Futbolun meyvesi doğaldır ki gol… Bu meyveyi yemesini ama iyi ama kötü oynasalar da, çok büyük açıklar vermedikten sonra gemilerini yürütüyorlar.

Klasik futbol deyişiyle, 'Atanla tutanın iyi olursa…'

Ne var ki son haftalarda İzmir futbolunda ve özellikle de PTT'de 'hacı bekler gibi' golü özler olduk. Bu arada rakipler de 'Atı alan Üsküdar'ı geçer' örneği durumlarını düzelttiler. Yeni ufuklara yelken açtılar.

Göztepe ilk iki yarışından koptu, Play Off bile tehlikeye girdi. Karşıyaka, 'kurtuluş savaşı'nda iyi oynadığı maçlarda futbolun meyvesini yiyemeyince yine dibe mahkum oldu.

Altınordu ise başka alem… Kimi bolluktan, kimi yokluktan, kimi de inattan. İzmir, futbolun meyvesini yememekte direniyor.

Karşıyaka'nın 1461 serüvenini, 'Bir Karadeniz Masalı' gibi diye değerlendirmiştik. Elinde Can Erdem, Gökhan Ünal, Necati gibi üç santrfor, bir de gole yönelik Kovalchuk olacak, hepsini yedek oturtacaksın. Ardından da 'Maçın primi bile belli değil' deyip topu yönetime atacaksın. Pes doğrusu…

Göztepe bu ligin en değerli kadrosu olarak anılıyor. Yani 'PTT'nin Mercedes'i… Gel gör ki ikinci yarı Kayseri Erciyesspor'la birlikte galibiyet alamayan tek takım. Galibiyetin yanı sıra ilk 45 dakikada hiç gol atamamış. Toplamda ise sadece 2 gol bulmuş. Denizli maçında da son dakikada penaltı kokan pozisyon, bir kaç cılız deneme dışında gol pozisyonu yok. Sezon başındaki ekibe bir o kadar daha golcü alınmış, kadro da yığılıp kalmış. Ama ortada çözüm yok. Çözümsüzlük, kaos var. İnsan ister istemez soruyor:

'Bu tablo içinde Diyadin'in günahı neydi?'

Altınordu bir başka alem. İki yıldır dilimizde tüy bitti. Ama ısrar ve inatla bu takıma golcü alınmıyor. Neymiş efendim; 'takımın havası bozulur'muş. Forvet yok, sol kanat yok. Doksan dakika top yap, sağa koş sola koş. Adam bir gol bulsun, puanı kapsın.

Kardeşim bu Türkiye'de hiç mi karakterli ağabey yok. Hepsi mi defolu bunların. Üstelik (örneğin geçen yıl ki Kerim Avcı gibi) üst lig deneyimi olanlar da onca olanağa karşın takımda tutulamıyor.

Bir proje takımı… Ligin en güzel futbolu oynayan takımlardan biri. Gelin görün ki gol yok. İlginç istatistikler var Altınordu'nun lig serüveninde.

Şeytanlar, 22 maçta 20 golle Karşıyaka ile birlikte ligin en az gol atan 4 takımından biri. Diğerleri 18 gol atmış, düşme adayı Kayseri Erciyes ve 16 alıp bir o kadar gönderen bir türlü dikiş tutturamayan Şanlıurfa…

Altınordu iç sahada 11 maçta sadece 7 gol atmış, dışarıda 11 maçta 13 gol…

Altınordu gol yemediği karşılaşmalardan beşini golsüz berabere tamamlamış. Eğer Şeytanlar bu maçlarda bir gol atabilselerdi. 5X2=10 puan alıp, 41 puanla şimdi zirvede yer alacak ve tüm Türkiye'nin konuştuğu bir mucizeye imza atacaktı. Demek ki 'daha vakit var' söylemi ardından Altınordu'nun Süper Lig'e ulaşması istenmiyor.

Ben bu işlere akıl sır erdiremiyorum.

'İzmir futbolu neden Süper Lig'de yok?' diye yıllardır her kent dışı ortamda karşımıza çıkan soruya da yanıt vermekten usandım.

Sevgili Şakir Kuruş'un kulakları çınlasın, Allah ona uzun ömürler versin. Şakir Ağabey;

'Topu üç direğin arasından geçir de nasıl geçirirsen geçir. Maradona da onu yapıyor zaten' derdi.

Futbolun meyvesi bu kadar acı mı? İzmir olarak bu meyveyi neden yiyemiyoruz? Ne zaman 'sadece ben bilirim' den vazgeçip, mantıklı olanı uygulayacağız? Ya da işi doğru adreslere teslim edeceğiz?

Yanıtı da siz bulun. Saygılar.