Herkesin bildiği gibi 15 Temmuz'da darbe yapmak için harekete geçen kirli-karanlık yapının girişiminin ardından bir süreç yaşanıyor. Ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ve Başbakanı dahil tüm siyasi parti yetkililerinin bir çırpıda silineceği yeni düzen milletin kararlı duruşu ve sonrasında yaşananlar nedeniyle gerçekleştirilemedi. Şimdi ise talimatı Amerika'da yaşayan Fethullah Gülen'den alan, üzerinde 40 yıldır çalışılmış, ilmek ilmek dokunmuş, örümcek ağı gibi her yeri sarmış yapı ile mücadele ediliyor. Bu mücadele, operasyon bitmiş de değil... Ülkeyi uçurumun eşiğine getiren olayların yaşanmasına engel olan milletin tavrı, siyasi iradenin çalışmalarıyla kamusal ve özel alanda farklı yöntemlerle sürdürülüyor. Aradan geçen üç ayı aşkın sürede FETÖ/PDY mensubu oldukları, bağlantılı görüldükleri gerekçesiyle binlerce kişi cezaevine gönderilirken yine on binlerce kişi de kamudaki görevlerinden atıldı, ihraç edildi ya da açığa alındı. Bu operasyonlar sürecinde elbette kurunun yanında yaş yanmamış mıdır? Elbette yanmış, at izi it izine karışmıştır. Buna kimse 'hayır' diyemez. Zaman bu konuda en önemli ilaçtır. Devletin tüm resmi organlarıyla birlikte gösterdiği ani refleks ve hızlı hareket etme çabası tabi ki süreci sıkıntıya sokacak hamleleri de beraberinde getirmiştir. Bir de üstüne operasyonları yapanların aslında 'kripto' tabir edilen kişiler olduğu gerçeği de gözden kaçırılmamalıdır. Bugüne kadar gelinen süreçte FETÖ'ye yönelik operasyonlara katılan polis müdürleri, savcılar ve hakimlerle ilgili ortaya çıkan 'uyuyan hücre' durumları yabana atılmamalıdır. Bir yandan içindeki kirli yapıyı temizlemeye çalışan devlet diğer yandan mücadelesini vermek zorundadır.

Gelelim meselenin bizi yakından ilgilendiren boyutuna… Türkiye'nin yaşadığı en uzun gece olan 15 Temmuz gecesinden sonra başlayan çalışmalar kapsamında 12 gün sonra Egedesonsöz Gazetesi de kanun hükmünde kararname ile kapatılan yerler arasında yer aldı. Şimdiye kadar FETÖ/PDY ile bağlantılı basın-yayın kuruluşlarıyla ne sermaye, ne de idari olarak bağlantısı bulunmayan İzmir merkezli bir gazeteye yapılan bu uygulama herkesi şok etti. Bundan sonra bizim için de bir dönüm noktası olan 3 aylık süreçte yaşadıklarımızın ayrıntılarını anlatmaya gerek yok. Ve nihayet uzun uğraşlar ve bekleyişin ardından kapısına kilit vurulan fakat internet yayınları devam eden gazetemiz son kararnamede yeniden açıldı. Yani ortada alenen duran yanlış düzeltildi. Hızlıca eski duruma, psikolojiye dönmek için var gücümüzle çalışıyoruz. Bu konuyla ilgili yaşadığımız zorlu süreçte yanımızda duran, desteğini esirgemeyen isimleri bir teşekkür metnine sığdırmaya çalışarak yayınladık. İsmini yazmadığımız, bizimle birlikte bu süreci her açıdan yaşayan yüzlerce isim var. Onlara da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bırakın kurumsal ilişkiyi insan bu tip süreçlerde gerçek dostları ile dost gibi görünenleri de çok iyi ayırabiliyor.

FETÖ/PDY ile zerre kadar ilişiği bulunmayan bir basın kuruluşunun bu listeye nasıl girdiği, kimler tarafından yazıldığı, nasıl bir operasyon yapıldığı da bizim meselemiz olacak. OHAL sürecinden yararlanarak Egedesonsöz'ün ismini lekelemeye çalışanlardan elbette hesap sorulacak. Kimsenin yaptığı da yanına kalmayacak. Şimdilik, devletin içine sızan yapının doğrudan kendisiyle uğraşan ve halen bu yapıyla mücadele eden devletin savcı ve hakimleri de zamanı geldiğinde bu yapının giderayak ya da görevlerdeyken yaptığı araştıracak. Onları bulacak ve bizim karşımıza çıkartacak. Karanlık sürece bilerek ya da bilmeyerek destek verenler de ortaya çıkartılacak. Bundan zerre kadar şüphemiz de yok.

Tabi ki bu süreçte fırsatçılar olmadı mı? Elbette oldu. Egedesonsöz'ün yıllardır yaptığı tarafsız gazetecilikten rahatsız olanlar, başarıları hazmedemeyenler, kendisine rakip görenler bu duruma sevindi. Sevinmekle kalmayan bazı tatlı su kurnazları, lağım fareleri, ölü soyucular kendi durumlarına bile bakmadan Egedesonsöz'ün ismini ağızlarına aldı. Küçük dünyalarında kendi çaplarında bir şeyler yazmaya çalıştı. Kimisi hedef gösterdi, kimisi bu zorlu süreçte mağduriyete inanan, koşulsuz-şartsız destek verenleri lekelemeyi tercih etti. Kendisini bu mesleğin içinde sayan fakat özgül ağırlığı bile olmayan bazı isimler sosyal medya hesaplarından yandaş toplamaya heveslendi. Ama hevesleri kursaklarında kaldı. Umutları, hayalleri hiç gelmeyecek başka bahara kaldı. Yayın hayatı boyunca doğruya 'doğru' yanlışa da 'yanlış' diyen Egedesonsöz'ün yaptığı gazetecilikten rahatsız olanlar, siyasi ve ticari ikballeri suya düşenler, karakteri zayıflar bir bir ortaya çıktı. Bu süreç aslında hem bizim için hem de kamuoyu için bir ayna oldu. Bundan sonra ne mi olacak? Egedesonsöz yine şimdiye kadar olduğu gibi yoluna aynı anlayışla, çizgisinden bir santim bile kayma olmadan yayınlarına devam edecek. Yine ilkelerinden, duruşundan, tavrından ve tarzından asla ödün vermeyecek. Evrensel gazetecilik ilkelerinden asla vazgeçmeyecek…