Ege Bölgesi Özel Okullar Derneğine üye kurucular ve yöneticiler olarak yıllardır toplanırız... Rekabet içinde hasımlar gibi değil, kardeş gibi, hısım gibi toplanırız biz eğitimciler. Anıları paylaşır, yönetmelikleri yorumlar, birlikte öğle yemeği yer, kahvemizi yudumlar, dertleşiriz, gerektiği yerde birbirimizi korur, kollarız. Eğitimsel tatlı bir rekabet yaparız dışarıda ama seviyesiz, dedikoduya dayanan çirkin rekabet yapmayız, birbirimizin öğretmenini ayartıp 'sınıfındaki öğrencileri topla gel' demeyiz. Alnımız ak, sırtımız dik birbirimizin yüzüne mahcup olmadan bakar, kahvemizi samimiyetle birlikte yudumlarız. Her özel okul katılmaz aramıza, davet edilirler ama gelmek istemezler, nedenini siz düşünün. Biz eskiden kalma bir gurup, dinozorlar misali eğitimci, sert ve seviyesiz rekabet yerine eğitimsel birlikteliği ve nezaketi tercih ederiz…
İşte böyle toplantı bir gününde, dernek yönetim kurulu başkanımız, aynı zamanda Çamlaraltı Koleji'nin kurucu temsilcisi Engin Dirikal ile eğim üzerine hoş bir sohbetim oldu. Burada onun yılların tecrübesine dayanan eğitimsel düşüncelerini sizlerle de paylaşmak istedim. Şöyle diyor Engin ağabey;
'Cumhuriyet'imizin 100. Yılına doğru yol alırken… Cumhuriyetimizin 100. Yılında 21. yüzyılın ilk çeyreğini de neredeyse tamamlamış olacağız. 2023 yılında, yüzyıllık bir cumhuriyetin temelini oluşturan harçların tümüyle özümsendiği, çağın gereklerine uygun olarak geliştirildiği, tüm kurum ve kuruluşlarıyla işlerliğinin ve devamlılığının sağlandığı bir noktada olacağımızı düşünmek ve söylemek isterdim.
Bilgiyi kullanan değil bilgiyi üreten bir toplum olduğumuzu, Ulu Önder Atatürk'ün 'Muasır medeniyetler' düzeyine çıkmak hatta o düzeyin de ilerisine geçmek hedefinin gerçekleşmiş olduğunu ulusça görmenin mutluluğunu ve gururunu yaşıyor olacağız demek isterdim. Eğitim kavramının yaşam boyu devam eden kesintisiz bir süreç olduğu düşünülürse bir ülkenin eğitime verdiği önem, her şeyin üstünde olmalıdır elbette. Eğitim politikaları, hükümetlerin değişmesiyle değişmeyen, partiler ve siyasetler üstü olmalıdır.
Çağdaş eğitim dendiğinde öncelikli olarak göz önünde tutulması gereken olmazsa olmaz kavramları şöyle sıralamak mümkündür. Eğitim her şeyden önce hem özgürlükçü ve hem de özgürleştirici olmalıdır. Başkalarının aklını değil kendi aklını kullanabilen, kalıplaşmış düşüncelerin, inançların tutsağı olmadan çalışıp üreten, yapıcı ve yaratıcı bireyler yetiştirme hedefi ön planda tutulmalıdır.
Sürekli olarak dile getirilen ancak uygulamakta sıkıntılarla karşılaştığımız 'ezbercilikten uzak eğitim sistemi' hayata geçirilmelidir. Tek gerçek yol göstericinin bilim olduğunu gerçeği unutulmadan, evrensel değerlere açık ve bu değerleri geliştirici bir eğitim politikası ile çocuklarımızı geleceğe hazırlamalıyız. Bireyde var olan potansiyeli açığa çıkarmak ve geliştirmek, çağdaş eğitimin temel amacı olmalıdır.
Tüm bunların ışığında çağdaş diye nitelendirebileceğimiz eğitimin önceliği, çağdaş insanlar yaratmak olmalıdır. Çağdaş insan, tüm dünyayı kucaklayabilen, kendi inancının, kendi değer yargılarının tek doğru olmadığını bilen, tüm insanları eşit değerde kabul eden insandır. Bu nedenle de insan hak ve özgürlüklerine saygılıdır, özgür düşünceyi benimser.
Cumhuriyetimizin 100. Yılında dünyada, güçlü ve saygın bir konum kazanmış olmak için de böyle çağdaş insanlardan kurulu bir toplum olmamız gerekir. Eğitimde 'çağdaş insanlar yetiştirmek' bu nedenle önem taşır. Bu bağlamda Atatürk'ün ülkemize kazandırmış olduğu 'laiklik' aslında her çağdaş devletin sahip olması gereken bir niteliktir ve özünde dinsel hoşgörü ve tarafsızlığı gerektirir. Bu nedenle çağdaş bir toplumda, laik olmayan bir eğitim düşünülemez.
Gelişmiş olarak nitelendirdiğimiz toplumların temel özelliklerine baktığımızda, insan hak ve özgürlüklerine saygı duyulduğunu, çoğulcu ve katılımcı olunduğunu, hukukun üstünlüğüne inanarak inanç özgürlüğünün benimsendiğini görüyoruz. Örgütlü bir toplum yapısının oluşturulabilmesi için de eğitimde bu ilkelerin benimsenmesi ve benimsetilmesi gerektiğine inanıyorum. Aynı zamanda bu ilke ve değerlerin öğrencilerimiz tarafından sadece bilinmesi değil içselleştirmesinin sağlanması da bu açıdan büyük bir öneme sahiptir.
Kısacası Cumhuriyetimizin 100. Yılına yaklaşırken ülkemizin yapısına ve duyarlıklarına uygun olmayan politikalardan medet ummak yerine, Atatürk'ün ışığıyla aydınlanmak gerektiğini düşünüyorum.' Bu güzel düşünceleri ve sözleri için Engin Dirikal ağabeyimize teşekkür eder, sevgili Atatürk'ümüzün ışığında el ele yürümeyi dilerim.