Hükümetin en büyük çalışmalarının başında özelleştirme geliyor. Bu zamana kadar 45 milyar TL'nin üzerinde özelleştirme yapılırken yıllardır kamu malı olarak hizmet vermiş alanlar, taşınmazlar bir bir satıldı. Geçmişte bulundukları konum itibariyle yeterli olan bu yerlerin planları şehirleşme ve nüfus yoğunluğunun gereklerine göre değiştirildi. Yani Başbakanlığa bağlı olan Özelleştirme İdaresi plan yapma yetkisi ile tarım alanında, konut içinde, değersiz arsalarda kalan bu bölgeler için çoğu zaman yerel yönetimleri hiçe sayarak yeni imar planları yaptı. Rant değerlerini arttırdı. Tabi özelleştirme furyası devam ediyor. Sıra akarsular üzerinde bulunan barajların kullanım hakkında. Son olarak elektrik bölge bölge özelleştiriliyor. TEKEL başta olmak üzere eski, önemli kuruluşların nereyse satılacak yeri, arazisi, tesisi kalmadı. Gözler aktif kamu kurumlarının alan ve binalarında. Zaten bu süreç de İstanbul'dan başladı. İller Bankası'na ait alanlar ilk olarak satışa çıktı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın önünde 9 bin dosyanın bulunduğu ifade ediliyor. Yani başbakan 'satın' derse satılacak, 'kalsın' derse kalacak.

Devletin gelir beklediği diğer bir mesele daha var. Orman vasfını kaybetmiş arazilerin satışı. Kamuoyunda 2B geliri olarak biliniyor. Hepinizin de bildiği gibi 30 Ekim'de bitmesi gereken süre Bakanlar Kurulu kararı ile 30 Ocak tarihine uzatılmıştı. Vasıflarını kaybeden arazi üzerinde konutu, işyeri, tesisi bulunan ve burayı bir şekilde kullananlar 'hak sahibi' olacak ve onlara satılacak. Antalya, Muğla, İzmir, İstanbul gibi şehirlerde bu oran çok yüksek. Devlet bu satışlardan 26 milyar TL'lik bir gelir bekliyor. Tabi ki bu gelirin kentsel dönüşümde kullanılacağı ifade edildi. Onun da yasası çıktı ama henüz bir fiili çalışma yok. Sadece göstermelik olarak illerde birkaç kamu kurumu binası ve lojmanı yıkıldı.

İzmir de 2B kanunundan yararlanacak iller arasında en ön sıralarda yer alıyor. Kentteki toplam taşınmaz sayısı 10 bin 250 adet olarak belirlenirken, taşınmazların metrekaresi ise 57 milyon 885 bin metrekareyi buluyor. Arazisi az olan illerden bu süre içinde geçici görevlendirmeler ile gelen memurlar harıl harıl çalışıyor. Bir buçuk ay sonra ikinci uzatma olmaz ise süreç tamamlanacak.

Şimdi bunları niye anlattım? Tabi ki süreci daha iyi anlayabilesiniz diye. Kısa bir süreç analizi yaptıktan sonra gelelim asıl konumuza. Size çok önemli bir karardan bahsetmek istiyorum. İzmir'de 2B arazilerinin en fazla olduğu ilçe Menderes. Ardından Kemalpaşa, Bergama geliyor. Şehir merkezinde yer alan bir yer daha var. Burası da kanun çıkmadan önce gündeme gelen, sorunlarla boğuşan Gaziemir'e bağlı eski Sarnıç Beldesi. Genel olarak baktığınızda 2B arazileri üzerinde konut fazla bulunmazken Sarnıç'ta yapılaşma 1960-70'li yıllardan sonra artarak devam etti. Bulgaristan'dan gelen vatandaşlarımızın devlet tarafından yerleştirdiği yer olan Sarnıç'ta 30 bin nüfus bulunuyor. Burada konutların dışında fabrikalar da var. Yani hem sanayi hem de yerleşim bölgesi. Doğal güzellikleri, yeşili ve mesire alanları ile cazibe merkezi. Yaşayan 30 bin nüfusun 20 bini bu kanundan etkileniyor. İzmir'in her yerinde yapılan çalışmalar hummalı bir şekilde devam ederken Sarnıç'taki işlemler şok bir karar ile durduruldu. Evet yanlış duymadınız. Şu anda bölge ile ilgili hiçbir işlem devam etmiyor. Emir çok büyük yerden. Hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na bağlı Tapu Kadastro Genel Müdürü Davut Güney'den. Gelen resmi yazının tarihi, sayı numarası belli. Yürüyen çalışmaların tam da hak sahiplerinin askıya çıkmasına bir gün kala jet karar ile askıya alınmasının altında bir şeyler var.

Gelelim konunun ayrıntısına. Niye askıya alındı? Ortada bir gerekçe var. Sarnıç'taki yerleşim başladığı zamanda açılan davaların İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde halen daha devam etmesi. Kayıtlarda Gaziemir Atıfbey Mahallesi olarak geçen Sarnıç eski Beldesi'nin tamamı ile ilgili yargı süreci 1992 yılında tamamlanmış. Buna karşı da açılan davalar da 21 Nisan 2004 tarihinde Yargıtay'da onaylanmış.

İyi de Buca Kaynaklar'ın alt bölgelerine kadar uzayan geniş alanları kapsayan binlerce insanın 'bekledik, biz göremedik, çocuklarımız sorunsuz yaşamlarını sürdürsün' dediği bu arazilerde, yerleşim yerlerinde kimlerin gözü var? Resmi kayıtlarda çok enteresan bir isim var. O da İbrahim Cevahir. Kim bu isim? İstanbul'un tanınmış işadamlarından Cevahir Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve Karadenizliler Vakfı Genel Başkanı. 9 Ekim 2012 tarihinde dilekçe ile kuruma başvuru yapan Cevahir'in Sarnıç'taki eski arazilerini geri istediği ortaya çıktı. Cevahir'in resmi başvurusunun yanında kayıtlarda olmasa da Türk inşaat müteahhitliğinin ilk isimlerinden Sezai Türkeş-Fevzi Akkaya Ortaklığı da yer alıyor. Ayrıca emekli olduktan sonra Torbalı'da çiftlik işleriyle uğraşan eski Başbakan Yardımcısı Ekrem Pakdemirli'nin de adı konuşuluyor.

Ortada duran işlemler, noktalanan, biten işler var. Bir kaos ortamı yaşanıyor. Okulların, sağlık ocağının, kamu kurumlarının binalarının bulunduğu araziler için yapılan çalışmalar dondu, kaldı. Bu gizli elin noktaladığı süreci devam ettirmesi, yürütmesi gerekenler var. Onlar da siyasiler. Ankara'da birileri tarafından kurgulanan bu oyun Tapu Kadastro İzmir 3. Bölge Müdürlüğü'nü da aşarak Sarnıç'ta sergileniyor. Burada başta AK Parti Genel Başkan Yardımcısı İzmir eski Milletvekili Nükhet Hotar'a iş düşüyor. Çünkü kendisinin bu bölgede verdiği sözler, yaptığı çalışmalar var. Ardından Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın hemşehrisi İbrahim Cevahir'in adının geçtiği bu işte yine bakanın diğer hemşerisi İzmir Milletvekili TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Aydın Şengül'e, bölgede 2B ile ilgili bilgilendirme toplantıları yapan Milletvekilleri İlknur Denizli ve Ali Aşlık ile ilginç çıkışları ile gündeme gelen son olarak 'kamu kurumları içinden rantçılara, çıkar gruplarına bilgi veren, haritaları gösteren memurlar var' açıklamasıyla takdir kazanıp özeleştiri yapan Milletvekili Rıfat Sait'e görev düşüyor. İktidar partisinin milletvekillerinin bu sorunu çözmek boyunlarının borcudur. Parti kanadında teşkilatların ilgili birimlerini, devlet kanadında ise ilgili kurumların sorumlularını çalıştırırlar ve 'görmek istediklerini' görürlerse her şey ortaya çıkacaktır. Bizden uyarması…