Aslında bu tür analizler uzun olur ve doğrusu da budur. Ancak yazıyı kısa, okunabilir yazmak, okuyucunun sabrı açısından son derece önemlidir.
Şimdi konuya dönersek. Öncelikle seçim sırasında Yunanistan'ın durumuna bir bakalım:
Kemer sıkma politikaları ve tek para sistemi AB'nin görece daha yoksul ülkelerine durgunluk ve yüksek işsizlik olarak geri döndü.
Bunlardan biri olan Yunanistan'da kemer sıkma politikalarına başlandığı 2010'da, yüzde 110'luk bir GYSH/borç oranı var iken, kemer sıkmayla birlikte oran yüzde 176'ya çıktı.
Oysa AB'nin ekonomik istikrar kriterlerine göre bu oranın yüzde 60'ı aşmaması gerekiyor.
Kemer sıkmanın bir diğer etkisi de durgunluk ve işsizlikti. Yunanistan'da son verilere göre işsizlik yüzde 25.8 iken, genç işsizlik yüzde 49.8'e kadar çıktı. Oysa 2010'da ülkede işsizlik yüzde 13.5, genç işsizlik de 30.8 idi.
Tek para birliği ise bölgeyi deflasyonist bir eğilime sokarak yeni bir krizin eşiğine getirdi. Bunun en önemli nedeni ülkelerin döviz kuru dengesini tek para birimiyle sağlayamamalarıydı. Dengeyi tutturmak için Yunanistan gibi ülkeler Almanya'ya göre fiyat düşürmek zorunda kaldı.
Bu nedenlerle Syriza'nın; borçların yeniden yapılandırılması, avro'dan çıkış, yeni iş alanları yaratarak işsizliğin azaltılması, çalışanlara ve emeklilere daha refah yaşam sağlanması gibi vaatleri Yunan halkında karşılık buldu. Her ne kadar AB'yi ve piyasaları rahatsız etse de Aleksisi Çipras yeni başbakan olarak dün yemin etti ve görevine başladı.
Bu sonucun domino etkisi yaparak bütün Avrupa'yı etkileyeceğini düşünüyorum. İlk etkisi ispanya'da görülmeye başlandı bile. İspanya'da bu yıl yapılacak olan genel seçimlerde favori gösterilen solcu Podemos Partisi bildirildiğine göre yüzde 28 olan oylarını dünden itibaren daha da arttırdı.
Bu durum bir süredir AB'nin birçok ülkesinde iktidarda olan sağ partileri oldukça telaşlandırdı. Sol için bir umut ışığı yokken bir anda 'umut' sloganıyla iktidar olan Syriza ve Çipras…
... Avrupa ve diğer ülkelerin soluna rol model olmaya başladı.
Bundan sonra ülkelerde neoliberal politikalara karşı uygun lider ve kadrolarla geliştirilen emek ağırlıklı politikalar önem kazanacak.
Türkiye'ye gelince. Ülkede 7 Haziran'da genel seçimler yapılacak. Bu gün itibariyle bütün yolsuzluk iddiaları ve ilan edilmemiş bir ekonomik krize rağmen…
...seçimin galibinin AKP olacağını anketler gösteriyor.
Ancak burada nasıl ki Syriza 'sol bir ittifaksa'…
…sol kulvarda bulunan başta CHP olmak üzere diğer partiler ile Birleşik Haziran Hareketine çok önemli görevler düşüyor.
Sağdan değil, soldan birleştirilen kadrolarla emek eksenli bir politika izlemek. Bu anlamda itici güç CHP olmalı. Başta Birleşik Haziran Hareketi olmak üzere bütün sol parti ve hareketleri sabırla dinlemeli ve ittifak yapmak için bütün zemini zorlamalı.
Seçmenin algısında sol 'birleşik' görülürse…
…en zengin yüzde 1'lik kesiminin ülke servetinin yüzde 54'ünü, geri kalan yüzde 99'lık kesimin servetin ancak yüzde 46'sını paylaştığı…
...resmi işsizliğin ortalama yüzde 10, gençler arasındaki işsizliğin yüzde 20 ve asgari ücretin 949 lira olduğu…
…dışarıdan sermaye akışının azaldığı…
…bir ülkede seçmenin tercihi niye 'Türkiye sol ittifakı'ndan yana olmasın?