Cumartesi günü Karabağlar İlçe kongresini izledim.

Olan biteni anlamlandırmakta çok zorlandım.
'Deve desem deve değil, kuş desem kuş değil' bir kongreydi izlediğim.
Görünüşte iki aday yarışıyordu, ama gerçek öyle değildi; aslında Karabağlar Belediyesi ile Erkan Büyükkaya yarışıyordu.
Nihayetinde, Karabağlar Belediyesinin kazandığı bir kongreydi bu.
Belediyenin neredeyse tüm çalışanları ve belediye ile çıkar ilişkisi içinde olanlar, hepsi cümbür cemaat yüklenmişler seçime.
Belediyenin ilçe başkan adayı konuşmak için kürsüye çıktığında, Belediye Başkanını, Belediyeyi falan konuştu. Bir de solcu olduğunu söyledi…
Doğrusu, konuşmalarını dinleyince, böyle bir insan CHP gibi sosyal demokrat bir partinin neden ilçe başkanı olmak ister, ben anlayamadım.
Seçilen ilçe başkanının beş dakika kesintisiz sosyal demokrasi üzerine konuşma ihtimali yok. İdeolojik bir formasyonu yok. Türkiye ve dünya vizyonu yok. CHP'deki yapısal değişime sempatiyle baktığını da söylemek zor.
Sayın Manduz'un başkan adaylığından benim aldığım izlenim; belli ki, arkasından birileri itmiş.
Solculuktan anladığı da, Deniz Gezmiş, Mahir Çayan falan demek. Bir kere de işçi sınıfı dedi; serde sendikacılık var ya... AKP iktidarından 'faşist cunta!' diye söz etti. Konuşması boyunca bir kez olsun sosyal demokrasi demedi, Parti ideolojisinden söz etmedi. Vermeyince mabut neylesin Mahmut…
Nasıl olsa örgütlerin dizayn edildiği merkezlerden 'ağır ağbiler' ne yapılacağını söyler.
Konak İlçesinden destek vermeye gelen rövanşistler sonuçtan çok memnundular.
Sayın Erdoğan kininin peşinde nesil yetiştirmek için boşu boşuna uğraşmasın, CHP o işi çoktan halletmiş…
Herhangi bir parti üyesinden, bilmediklerinin hesabını soramazsınız. Ama ilçe başkanlığına soyunan birinin neyin haddi olup olmadığını bilmesi gerekmez mi?
Parti içi demokrasi, her üyenin başkan olma hakkını -bir ihtimal olarak- tanır.
Ne var ki, sorumluluk duygusu ve haddini bilmek de erdemli olmanın gereğidir.
İzlediğim iki kongreden sonra benim umudum azaldı. Eskisi kadar iyimser olmadığımı söylemeliyim.
Konak İlçe kongresinde, saat 16.00 sularında delege yazımı nedeniyle bir sorun yaşandığında Aytekin Tunus soluğu Gül sokaktaki VİP'in ofisinde alıyor. 'Ağbi'sine akıl danışıyor. İnanılır gibi değil. 65 il delegesi yazmaktan ve bu süreci yönetmekten aciz bir ilçe başkanı.
Karabağlar İlçe kongresinde, kürsüden Belediyenin adamı olduğunu de facto ilan eden bir başkan adayı.
Konak'ta, Gül sokaktaki bir ofiste oluşturulan yönetim…
Karabağlar'da, Belediye tarafından seçilen bir başkan ve yönetim…
Bu durumu, CHP'ye oy veren sol kesimin anlaması mümkün değil.
Seçimi kaybeden tarafa gelince;
Bunun sadece bir seçim olduğunu bilen Erkan Büyükkaya'nın, birkaç gün önceden listesini hazırladığını ve şeffaf, net bir adaylık süreci öngördüğünü biliyorum.
Sosyal demokrasi fikrini savunan ilkeli bir insan. Gerçekten solcu bir CHP'li. İyi bir ideolojik formasyonu var. Deneyimli bir partili. Bir solcunun ahlaklı duruşundan asla taviz vermiyor; bu uğurda kaybetmenin aslında kazanmak demek olduğunu bilen biri.
Karabağlar ilçe seçimindeki Belediye olgusuna ve kurgusuna bakınca, Erkan Büyükkaya'nın seçimi kaybetmesi olağan görünüyor.
Kongrelerini izlediğim iki ilçenin bu süreci nasıl yaşadığına baktığımda görüyorum ki; CHP İzmir'de hal ve gidiş iyi değil.