Seçim bitti. Koltuk devroldu.

Uzun bir suskunluk evresinin ardından geri döndü. Önce 100 gün raporu yayınladı. Kendisine yöneltilen borçlar, işçi alımları konularındaki eleştirilere yanıt verdi.

Ardından T24'ün konuğu olduğu programda dozajı biraz daha arttırdı. Kılıçdaroğlu gibi kendisinin de ihaneti uğradığını, belediyenin bazı projeleri durdurmasından dolayı hayal kırıklığına uğradığını anlattı.

Sayın Cemil Tugay'ın mutlaka bir yanıtı olacaktır.

Kent siyasetinde seçimler sonrası taşlar yerine yeniden oturuyor, kartlar yeniden karılıyor, yeni ekipleşmeler yeniden filizleniyor. Bu CHP için de AK Parti için de böyle…

Ve kentin bundan 7-8 ay önceki en önemli figürü yeniden sahneye çıkma kararı aldı.

SOYER YENİ BİR HİKAYE YAZMAK İSTİYOR

Sayın Tunç Soyer'i hedefleri konusunda başarılı kılan şey kurduğu hayallerini çevresindekilere ikna etmesiydi. Seferihisar'daki belediye başkanlığı süreçlerinde ulusal ve uluslar arası ölçekte çeşitli çevre örgütleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, medyayla, aydın-sanatçı camiasıyla, kooperatiflerle ilişkileri oldukça gelişkin olan bir isim olması sebebiyle derdini, kelamını daha fazla anlattı. Performans anlamında iyi ya da kötü bir belediye başkanı olması tartışması bir yana, kurduğu ilişki ağlarını iyi ve doğru yöneten bir yapısı var. 'Başka Bir İzmir Mümkün' sloganı etrafında çok sayıda ismi etrafında topladı, büyükşehir noktasında hedef büyüttü. Kocaoğlu'nun Muharrem İnce'nin imza kampanyasına katılması kendisini öne çıkardı. Bu da büyükşehir belediyesinin kapılarını araladı.

Kurultay sonrası ise Özgür Özel tarafından devre dışı bırakıldı.

Haksızlığa uğradığını düşünüyor, 'kırgınım, pes etmeyeceğim' diyor. Görünen o ki, Tunç Soyer, Özel'in kendisini devre dışı bıraktığı ortamda yeni bir hikaye yazmak istiyor. Ok yaydan çıktı. Artık harekete geçmiş durumda… Ulusal medya vitrinine çıkan Tunç Soyer'in 2019 yılında aday gösterilmeyen sayın Aziz Kocaoğlu gibi sessiz kalmayacak.

YEREL-GENEL HATTI

Peki Soyer'in dönüşü neler etkileyebilir?

Bana kalırsa Soyer açısından iki denklemli bir hat beliriyor. Kendisi genel siyasette yer edinmek istiyor ve kurultay üyesi… Özgür Özel'in genel başkanlığının devamlılığı konusunda iç tartışmaların olduğu söyleniyor. İmamoğlu ile Özel arasında anlaşmazlığın giderilemediği, Kılıçdaroğlu'nun parti içinde halen bir etkisinin olduğu evrede oluşacak bir İmamoğlu-Kılıçdaroğlu ittifakında kendisine bir rol düşme ihtimali bulunuyor. Soyer'in geçmişten bu yana genel siyaset noktasında hedeflerinin olduğu biliniyor. Bence, İmamoğlu ve Yavaş'ın gölgesinde kalmasa potansiyel cumhurbaşkanı adayı olarak kendisini formüle edecek bir strateji mutlaka çizecekti. Ancak İstanbul ve Ankara'dan çıkan başarı hikayesi kendisini bir tık geriye itti.

TUGAY'IN PERFORMANSININ ÖNEMİ

Diğer denklem ise yerel siyaset… Soyer, genel siyasette yapmak istediklerini yerelden aldığı güçle pekiştirmek istiyor. Zaten tüm vurgularını da yerel zemin üzerinden yapıyor. Soyer'in ruh halinden yeni yönetimin her hatasını bir şekilde değerlendireceği ve kendisini haklı pozisyona getirmeye çalışacağı görülüyor. Konu sokaktaki evsizlerin hamamda belediye tarafından neden yıkanmadığına kadar inmiş durumda… Bunun dozajının artma ihtimali bulunuyor.

Bir adımı genel siyasette olsa da Soyer'in hala kafasının bir köşesinde İzmir ile ilgili de hedefleri olduğu görülüyor. Burada Cemil Bey'in başkanlık sürecindeki performansı Soyer'in kendisine bir alan açıp açamayacağını belirleyecektir. Cemil Bey, göstereceği performans ile Soyer'i unutturabilir, arattırabilir. Eğer ki arattırırsa dönemin sonunda Soyer, parti içi denklemler de istediği minvalde oluşursa kendisini kentte yeniden iddialı hale getirebilir.

'TOPLUMSAL BİRLEŞİK MUHALEFET'E NE OLDU?

Soyer, seçimin hemen öncesinde İzmir'de 'Toplumsal Birleşik Muhalefet' örgütlemek noktasında sivil toplum örgütleri ile toplantılar yapmıştı. Söylemde kolay, pratikte oldukça zor ve meşakkatli… Bunun nasıl bir siyasal hat izleyecek? Sadece parti içi konularla mı gündeme gelecek? İzmir merkezli bir muhalefet örgütlemek misyonuyla sahaya inecek mi? Bu doğrultuda CHP-Soyer ilişkisi nereye evrilecek? Yada yapılan bir toplantıdan ibret miydi?

Bunlar henüz yanıtını bulmamış sorular…

Muhalefetin ana merkez üssü CHP olarak görülse de gündelik yaşam içerisinde kent yoksullarının ekonomik-demokratik taleplerini dile getirmesi ve tepkinin açığa çıkması noktasında boşluklar olduğu görülüyor. Işık söndürme eylemlerinin fiyasko ile sonuçlanmasının en büyük nedenlerinden biri de buydu.

CHP'nın ışık bile söndürüp kapattıramadığı, toplumsal muhalefetin öncüsünü aradığı, sosyalist solun bitmek bilmeyen iç tartışmaları ve çok parçalı yapısı sebebiyle dolduramadığı alanda 'Toplumsal Birleşik Muhalefet' örgütleme hedefi koyan Soyer'in bu yönde adımlar atıp atmayacağını izleyerek göreceğiz.