Bir anlık yokluğunda yazılmıştır...

Sen yoksun ya!...
Bütün noktalama işaretlerinin bu cümlenin nihayetine sabitlendiğini düşünür müsün? Mesela virgülün... Ünlemin mesela. Ya da soru işaretinin, noktalı virgülün, üç noktanın?... Ayrı ayrı olsa da ifadenin biçimi, hülasa: Sen yoksun ya! Ne hazin bir cümle...

Sessizlik ve suskunluk!
Az önce, bütün imla kaideleri ve noktalama işaretlerinin cemiyle tasavvur ettiğim cümlenin ikrarından sonra bende ekseri hakim olan hal, dil ve gönül tutulmasıyla eşdeğer bir sükûnet... Kehf-i misal bir durgunluk… Dehlizlerinde kaybolurken yarı ürktüğüm, yarı da merakımdan arşınlamadığım bölmesi kalmayan muğlak bir mağara. Biliyorum aradığım sır mağaranın duvarlarına mahkûk bir haşiyede gizli;

'Katresi dahi ummandır bu çeşmenin...'
(A.Tuncer)

Meshûr bir avare gibi mağaranın duvarlarına dikiyorum gözlerimi, saatlerce! Dışarıda, gün mü doğuyor, gün mü batıyor, bilmiyorum… Bu karanlık benim sığınağımdır. Her tarafında sen olan bir sığınak!
Yani sana sığınıyorum... Uçsuz bucaksız bir ummana dalıyorum. Bütün mevcudattan sıyrılarak, kendimi 'SEN' ile doldurmak istiyorum. Bu mağara da tut ki, Tur-i Sina, ya da...
Saatlerce bu taş oyuğunun duvarlarında tahayyül ettiğim suret; Sensin işte!

'Her mevsim içimden gelir geçersin'
O çok sevdiğim bercestenin güftesini de şimdi değiştiriyorum:

'Her lahza içimden gelir geçersin!...'

Bil ki, sensiz geçen anlarım, zail olmuş yıllarım gibi acı ile geçiyor. Karanlıklar büyüyor içimde, her an kıvılcımlar çıkaran ateşler yanıyor, yanıyor, yanıyor... ve sonra kendimden geçiyorum. Uyandığımda yeni bir rüyaya açıyorum gözlerimi; Bütün mekan, seninle dolu. Zaman, saniye sürsinde bile senden gafil değil! Bir tek ben koparılmışım, bir tek ben tedriç edilmişim senden… Eyvah!

'Dinmiyor hiç bu akşam ne gözyaşım, ne acım,
Bu akşam, her akşamdan sana pek çok muhtacım!' (M. Erbulan)

Evet, 'Sen yoksun ya'; Bu, benim ile varlık arasında cevabını arayarak hayatımı harcayacağım bir sual. Demir parmaklıklarla hapsedildiğim fakat her tarafı seninle mefrûş bir hücre. Ne garip bir bilmece..?
Ve şimdi yoksun. Bu bir anlık yokluğuna alışmam gerek. Sonbaharda kuruyup sararan yapraklar gibi rüzgara vereceğim kendimi. Hani demiştim ya; 'Ben, senden başka ben olamam!'Öyle ise, sen yoksan, bende yokum!