Ege Genç İş İnsanları Derneği'nin çiçeği burnunda Başkanı Alp Avni YELKENBİÇER, Muhittin AKBEL'in sorularını yanıtladı…
İş dünyasının en genç başkanlarından biri, Alp Avni Yelkenbiçer... İki ay önce Ege İş İnsanları Derneği'nin başkanlık koltuğuna oturdu. Tam 11 yıldır derneğin en alt kademesinden başlayarak başarı merdivenlerini tırmana tırmana, başkanlığa kadar yükseldi. Rahmetli dedesini, babası Tayfun Yelkenbiçer'i, amcası İbrahim Yelkenbiçer'i yakından tanıyan biri olarak, ailenin bu altın çocuğu Alp Avni Yelkenbiçer'i de tanımak istedim, röportaj talebinde bulundum. 'Ne zaman istersen, hazırım, Muhittin abi' dedi. Ama pandemi şartlarında bir araya gelemedik ama telefonda uzun bir sohbet gerçekleştirdik. Ben sordum, Alp Avni Yelkenbiçer yanıtladı.
Heybesinde, yapmak istediği çok sayıda proje var. Girişimci kişiliğiyle öne çıkan Alp Avni Yelkenbiçer, ta başından beri Melek Yatırım Ağı'nın vazgeçilmez bir elemanı. İstiyor ki, gençler yeni projeler üretsinler, yatırımlar yapsınlar, memlekete faydaları olsun. Bu yönde üstlendiği tüm sorumlulukların altından başarıyla kalkacağına yürekten inanan birisi...
İsterseniz sözü daha fazla uzatmayalım, sohbetimize sizi de ortak edelim:
EGİAD'DA 11 YILDIR KEYİF ALARAK GÖREV YAPTIM
Yelkenbiçer ailesi, her zaman ekonominin, hayatın içinde olmuş bir aile. Siz de bu ailenin bir ferdisiniz. Alp Avni Yelkenbiçer, 37 yaşında EGİAD başkanlığına gelmeden önce kendini hangi evrelerden geçirdi? Bu makama gelirken hangi tecrübeleri yaşadınız? Sohbetimize sizi tanıyarak başlayalım.
- 1984 İzmir doğumluyum. Bornova Anadolu Lisesi'nden sonra Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden mezun oldum. Kalifornia'da CSU East Bay Uluslararası Ticaret okudum ve İzmir Ekonomi Üniversitesi'nde Lojistik Yönetimi Yüksek Lisansımı tamamladım. 2007 yılında İzmir'e döndükten sonra kendi aile şirketimizde çalışmaya başladım. Aile şirketimiz, bildiğiniz gibi akaryakıt, lojistik, inşaat ve otomotiv üzerine faaliyet gösteriyor. Üçüncü kuşak bir yöneticiyim. İzmir'e döndükten sonra sivil toplum yaşantım başladı. EGİAD'a 11 yıldır üyeyim. Melek Yatırım Ağı'nda BKY lisanslı bir Melek Yatırımcı'yım. Bornova Anadolu Lisesi Eğitim Vakfı'nda Mütevelli Heyet üyesiyim.Ege Teknopark yönetim kurulundayım. Karşıyaka Spor Kulübü'nde üç dönem yönetim kurulu üyesi olarak bulundum. Omurilik Felçliler yararına kurulan koşu takımının kurucu üyesi olarak yer aldım. Maraton koşuyorum. Triatlonla uğraşıyorum. EGİAD'ın her kademesinde çalıştım. Kültür Sanat Komisyonu Başkanvekili olarak görev aldım. Toplumsal Sorumluluk Bölgesel Girişim Komisyonu Bakanlığı yaptım. Melek Yatırım Ağı Başkanvekili oldum. Geçtiğimiz dönemde Başkanımız Mustafa Aslan'ın, başkanvekiliydim. EGİAD'da hep keyif alarak çalıştım. Çalışmalarımızın toplum için üyelerimiz için faydalı olduğunu gözlemleme fırsatım oldu. Toplumu yukarı çeken bir etkisi olduğunu gördüm. Bu artıları gördükçe çalışma şevkim daha da arttı. Ve EGİAD başkanlığı gibi büyük bir sorumluluğa talip oldum. Üyelerimizin de takdiriyle EGİAD başkanlığına getirildim.
İZMİR'İN GİRİŞİMCİLİK MERKEZİ OLMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Sevgili Başkan, EGİAD'ın Türkiye'ye örnek olan bir projesi var; EGİAD Melekleri, Hazine ve Maliye Bakanlığı'na akredite olan, Ege ve İzmir'de bölgesinde tek Melek Yatırım Ağı. Ege Genç İş İnsanları Derneği olarak 2011'den bu yana Melek Yatırımcılık alanında çalışıyorsunuz. EGİAD Melekleri Yatırım Ağında geride kalan 10 yıllık süreçte hedefe ne kadar ulaşıldı? Bu konuda rakamlar neler anlatıyor?
- 2011 yılında, Temel Aycan Şen başkanımızın son döneminde, EGİAD Melekleri Yatırım Ağı çalışmaları başladı diyebiliriz. Başlangıçta bir süre kademe kademe, yavaş yavaş, girişimcilikte nerede yer alabiliri; neresinde, nasıl bir rol alabiliriz, bu sorulara yanıt arama evresiyle geçti. 2015 yılında, artık Melek Yatırım Ağı olarak davranma kararı verildi. Aynı yıl EGİAD Melekleri, T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı'na akredite olan, Ege Bölgesi ve İzmir'de tek Melek Yatırım Ağı olarak görev almaya başladı. Bugüne kadar 43 Melek Yatırımcımız oldu. 24 kez Melek Yatırım Girişimci buluşması gerçekleştirdik. 2500'den fazla girişimciyle görüştük. Toplamda 15 yatırım gerçekleştirdik, 8 milyon lira civarında... 16'ncı yatırım yolda. Önümüzdeki ay açıklanır diye tahmin ediyorum. 16'ncı yatırım, 1.5 milyon lira civarında bir yatırım olacak. Kuruluş amacımız, İzmir ve bölgesinde girişimcilik kültürünün yaygınlaşmasıydı açıkçası... İzmir'in girişimcilik merkezi olması için her paydaşla, her üniversiteyle, her odayla işbirliği içerisinde olduk. Girişimcilik kültürünün yaygınlaşması anlamında TÜSİAD'ın 'Bu Gençlikte İş Var' Ege programına iki yıldır ev sahipliği yapıyoruz. Uluslararası liseler arası bir girişimcilik yarışması olan Diamond Challenge Türkiye temsilciliğini yapıyoruz. Bu girişimcilik çalışmaları sonucunda İzmir Ticaret Odası'nın İZQ projesi var. Buradaki ortaklığımızı çok önemsiyoruz. Bir de Melek Yatırımcılığı yaygınlaştırmak istiyoruz. Şu anda çok tecrübeli bir Melek Yatırım Ağı İcra Kurulumuz var. Levent Kuşgöz başkanlığını yapıyor. Kendileri de sürekli yatırımlar yapıyorlar ve son derece aktifler. Bu dönemde Espor ve oyun girişimciliğini ele almak istiyoruz. Oyun girişimciliği şöyle.. Oyun yazılımı yazan girişimci arkadaşlarımız var. Dünya çapında da oyunlar çıkarabilen genç yetenekler, beyinler var. Biz de onlara destek olmak istiyoruz. İzmir ve bölgesine onları çekelim, yatırım yapalım, onların başka projelerine destek sağlayalım istiyoruz. Oyun yatırımcılığı, normal yatırımcılıktan çok farklı. Onu biraz öğrenmemiz gerekiyor. Onu öğrenmek için de iki yıl içinde ciddi çalışmalar yapacağız.
AYNI İŞİ YAPTIÐIMIZ ARKADAŞLARLA REKABET ETMEK YERİNE, BİRLİKTE KALKINMAYI AMAÇLAMALIYIZ
Genel kurul sonrası yaptığınız açıklamada, EGİAD Girişimcilik, EGİAD Global, EGİAD Dijitalleşme, EGİAD Kültür Sanat ve Spor, EGİAD Gelecek, EGİAD Konuşuyor, EGİAD Sanayi gibi alanlarda 25 projeniz olduğunu söylemiştiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız?
- EGİAD Gelecek başlığı altında bizim 'Sürdürülebilirlik' projemiz var. Dönem temamız bu aynı zamanda. Çünkü artık başka bir şansımız yok. Gelecekten borç alarak yaşamayı, gelecekten borç alarak üretmeyi sonlandırmamız gerekiyor. Bu doğrultuda Birleşmiş Milletler'in Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerini tüzüğümüze aldık. Sürdürülebilirlik, genel kurulumuzla birlikte hepimizin ana gündem maddesi oldu. Şirketler açısından bakıldığında da üretim için ihtiyaç duyduğumuz şeyleri bulamayacağımız bir noktaya geliyoruz. Bizim için yerelin, milli olanın, ekonominin, yaşamsal kaynakların, suyun, tarımın, sağlığın önemini çok iyi hatırladığımız bir dönemden geçiyoruz. Bu anlamda da artık maliyetler üzerinden değil, değerler üzerinden hareket etmemiz gerekiyor. Karar alırken öncelikle çalışanlarımızın sağlığını, kendi sektörümüzde aynı işleri yaptığımız arkadaşlarımızla rekabet etmek yerine, onlarla bir arada devam etmeyi, onlarla beraber kalkınmayı amaçlamamız gerekiyor. Çünkü biz birlikte yaşıyoruz ve beraber yaşamaya da devam edeceğiz. Buna artık mecburuz. En önem verdiğimiz proje de EGİAD Gelecek başlığı altında, 'Sürdürülebilirlik' teması olacaktır. Yapacağımız her projede 'Sürdürülebilirlik' temasına dokunmak istiyoruz. BM Kalkınma hedeflerini desteklemek istiyoruz.
PANDEMİYE RAÐMEN LİDERLER YETİŞTİREN BİR OKUL OLMAYA DEVAM EDECEÐİZ
Bu projelerin arasında en öne çıkardığınız proje hangisi? Bu projelerle ulaşmak istediğiniz sonuçlar, hedefler nelerdir?
- Bu 25 projenin en önemlisine, nasıl bir sonuca ulaşmak istiyorsunuz, konusuna gelince... 25 proje, 25 EGİAD lideri demek. 25 yeni proje lideri demek. Bunlarla birlikte çalışacak 70-80 kişi demek. Aslında biz tek adayla genel kurula giderken, hiçbir proje hedefi koymayarak işimizi çok kolay bir şekilde yapabilirdik. Ama Aydın Buğra İlter döneminde, eminim öncelerinde ve takip eden dönemlerde de çalışanın önünün açıldığı bir düzen var. Bu düzen içinde bana yol açıldı. Benim kurum kültüründen aldığım bir görev. Nasıl ki Melek Yatırım Ağı İcra Kurulu liderliğinde benim önüm açıldıysa, nasıl ki daha fazla proje yapma şansı bulduysam, 25 proje hedefi koyarak yeni liderlerin önünü açmış olduk. Pandemiye rağmen liderler yetiştiren bir okul olmaya devam etmemiz gerekiyor. Bunun için de en doğru yöntemin hedefler koymak olduğunu biliyoruz. Arkadaşlarımıza yol göstermek, destek olmak, bizim en büyük hedefimiz.
DANIŞMA KURULU ÜYELERİNDEN ÇOK FAYDALANIYORUZ
Sevgili Başkan, EGİAD Danışma Kurulu ile her zaman örnek iş birliği halindesiniz. Sonuçta siz gençsiniz, Danışma Kurulu üyeleri de birer ağabey... Bu dayanışmayı bize biraz anlatır mısınız? Ne gibi kazanımlar sağladınız bu işbirliğinden?
- Danışma Kurulu İzmir'in sosyal, ekonomik, toplumsal yaşantısına yön vermiş çok değerleri isimleri barındıran bir kurumumuz. EGİAD'ın en büyük şansı da bu dönemde Mahmut Özgener'in varlığıdır. Danışma Kurulu başkanımız olarak bu dönemde de devam ediyor. İzmir için tüm mesaisini harcıyor. Onun sayesinde tüm odalar ve sivil toplum kol kola girdi İzmir'de. İş dünyasıyla Ankara arasında köprü oluyor. İş dünyasına bir kaldıraç etkisi var Mahmut Başkanımızın. Stratejik konularda Danışma Kurulu'nun varlığı bize her zaman güven veriyor. Bizim ulaşamayacağımız noktalara çok hızlı ulaşmamızı sağlıyor. Projelerimizde bize yol ve yön gösteriyor. Çok şanslıyız. Danışma Kurulu'ndan etkin biçimde yararlandığımızı söyleyebilirim. Geçmiş dönemde yapılan kazanımlardan biri, İZQ'daki başarımızdır. İzmir Ticaret Odası, eski binalarını İZQ adı altında girişimcilik ve inovasyon merkezi yaptı. Biz de İzmir ve Ege'nin referans noktası olduğumuz için orada paydaş ve ortak olduk. Hem yönetim kurulu hem icra kurulundayız. Bu anlamda Girişimcilik Ekosisteminde İzmir İZQ projesini, İzmir'in kaderini değiştirebilecek bir proje olarak görüyoruz. Bir diğer büyük kazanım, İZKA'nın varlığıdır. O da iyi bir örnektir. Danışma Kurulu üyelerimizin varlığı, uluslararası trendleri takip etme, en iyi örnekleri inceleme mecburiyeti doğuruyor aslında. Çünkü onların karşısına hazırlıksız bir şekilde çıkamayız. Danışma Kurulumuzda her sektörden çok değerli büyüklerimiz var.
SOSYAL SORUMLULUK PROJELERİMİZLE İZMİR'İN HİZMETİNDEYİZ
EGİAD'ın sosyal sorumluluk projelerinden biri de tarihi yapıları kente kazandırmak. Portekiz Sinagogunu restore ettirtiniz mesela. TARKEM ile de iş birliği halindesiniz. Bu yöndeki çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz? Başka sosyal projeleriniz var mı?
- TARKEM'le iş birliğimiz sürüyor. Tarihi Kemeraltı Projesi kapsamında, bize Uğur Yüce'nin yol göstermesi ve bizim EGİAD içinde kendi hazırladığımız Kemeraltı raporlarının çıkması sonucu, Portekiz Sinagog'u gibi bir değeri kazandırdık. Uğur Yüce, İzmir'in kanaat önderlerinden çok değerli bir büyüğümüz. Geçmişte Danışma Kurulu başkanlığımızı da yaptı. Onun orada bu kadar mesai harcadığını, çalıştığını gördükçe, bizim daha çok inisiyatif alma iştahımız doğuyor. Özellikle UNESCO'nun Geçici Miras Listesi'ne alındığını göz önüne alırsak; başka sivil toplum kuruluşlarının da Kemeraltı'nda bizim gibi sorumluluk alması gerektiğini düşünüyorum. Bu arada bizim Heykel Sempozyumu adını verdiğimiz başka bir sosyal projemiz daha var. EGİAD'ın vizyonunda yazdığı gibi toplumsal rekabet gücünü artırma yönünde bir mecburiyeti var. Rekabet gücümüzü de her zaman ekonomik değil, sosyal, kültürel etkinliklerle de desteklemek durumundayız. Bu anlamda Heykel Sempozyumu'nu çok önemsiyoruz. Bölgemizdeki Güzel Sanatlar Fakülteleri'nin heykeltıraş öğrencilerini toplayarak bir Heykel Sempozyumu yapacağız. Çalışabilecekleri bir alan açacağız, mermerini vereceğiz ve onların yaratıcılığıyla, bizim sürdürülebilirlik temamızla, bir heykel atölyesi formatında çalışmalar yapmayı öngörüyoruz. Şu anda pandemi sebebiyle maalesef bu projemizi hayata geçiremiyoruz. Bir yıl sonra bu projemizi de bir ay sürecek şekilde hayata geçireceğimizi umuyorum. Bu çok önemsediğimiz ve EGİAD'a kalıcı değer bırakabileceğimizi düşündüğümüz sosyal bir projedir.
TOPLUMA VE ÜLKEMİZE KARŞI SORUMLULUKLARIMIZ VAR
Sevgili başkan, 2020 yılı, pandemi nedeniyle ekonomi açısından çok kötü geçti. 2021'in neredeyse yarısına geldik, pandemi yine ekonominin prangası. Pandemi sürecindeki ekonomik tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz? İş dünyası, böyle zor bir durumdayken nasıl bir pozisyon almalı, neler yapmalı veya yapmamalı?
- Maalesef öngöremeyeceğimiz, yıllar önce söyleseler, gülüp geçeceğimiz, üstünde hiç durmayacağımız bir dönemden geçiyoruz. Aklımızın ucundan bile geçmeyecek bir salgınla karşı karşıyayız. Sevdiklerimizi göremiyoruz, kucaklaşamıyoruz. Maskenin arkasına saklanıyoruz artık! Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda ekonomik çalkantılar yaşanıyor. Hiçbir toplum, hiçbir hükümet, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu bilmiyor açıkçası. Çok hızlı değişen bir süreçten geçiyoruz. Bu sebeple İzmir iş dünyasına düşen ekonomik tablo tabii ki de zor. Özellikle aşılama konusunda tüm dünya genelinde varlıklı toplumların aşılandığı ve bizlerin daha aşı beklemek durumunda kaldığı, hatta Afrika'ya hiç aşının gitmediğini düşünürsek, eşitsizliğin çokça fazla olduğu bir süreç yaşadığımızı görüyoruz. Biz de iş dünyası olarak mevcut işlerimizi, şayet kapanma durumu yoksa, en iyi şekilde yapmaya devam etmemiz, bizim topluma ve ülkemize karşı sorumluluğumuzdur. Böylesine zor bir dönemde bunu nasıl yapabiliriz? Ancak bu dönemde değer yaratarak bunu başarabiliriz. Tüm dünyaya hitap edecek işleri, dünyanın en iyisi olabilecek bir anlayışla yapmak durumundayız. Ekonomide döngüsellik kavramını ön plana çıkarmamız gerekiyor. Artık kaynakları yok etmek değil, kaynakları tekrar ekonomiye kazandırmanın yöntemini bulmamız gerekiyor. Sanayide geri dönüşüm önceliği ile tarımda teknoloji kullanımını yaygınlaştırmamız gerekiyor. Şu anda yaptığımız işleri nasıl daha verimli hale getirebiliriz? Yüz yıllardır böyle yapıyoruz, böyle gideri değil; neyi daha doğru yapabiliriz, nasıl daha verimli kılabiliriz, bunları düşünmeliyiz. Biz bunları yapmaya mecburuz. Bunun için söylenmek değil, inisiyatif almak, dünyadaki tüm trendleri takip etmek, en iyileri vurgulamaya çalışmak, iş dünyası olarak bizlerin görevidir.
İZMİR, EKONOMİDE LİDER OLABİLECEK POTANSİYELE SAHİP BİR KENT
İzmir'de ekonominin çarkları nasıl dönüyor? Sizin pencerenizden bakıldığında İzmir ekonomisi, Türkiye ekonomisinin neresinde?
- İzmir, gerek coğrafi konumu, gerekse kentin sosyokültürel zenginlikleri, eğitimi, nüfusu, okur yazarlık oranının yüksek oluşu, toplumsal eşitsizliklerin az oluşu, kadının erkeğin bir arada yaşayabildiği, üretebildiği, kalifiye göç alması sebebiyle ekonomi için büyük potansiyeli içinde barındıran bir kent. Fakat bu potansiyelini, yani liderliğini maalesef başka şehirlere bırakmış durumda. İzmir'in şöyle bir avantajı var; İzmir'de, pandemi sürecinde de bunu çok net gördük, eski usul iş yapma tarzı hakim. Babamdan, amcamdan, dedemden gördüğüm gibi, yıllardır sözleşmesiz çalışabildikleri arkadaşları vardır. Pandemi şartlarında, bu vahşi dünyada böyle bir şey mümkün değil. Ege'de ve İzmir'de tamamen bir sözle yapılan ve güvene dayalı olan ilişkiler kuruluyor. Bu anlamda İzmir'in çok büyük bir avantajı var. Salgın sürecinde iş yapma şekli ön plana çıkıyor. Ticari kazançtan çok işin sürdürülebilirliğine önem veriliyor. Bölgede yardım aradığımızda etrafımızda bize yardım edebilecek çok kişiyi bulabiliyoruz, tıpkı depremde olduğu gibi. Yardımlaşma kültürünün yüksek olduğu bir kent İzmir... Uzun vadeli ve kalıcı bir yapı kurmak için çok büyük avantajları var Ege Bölgesi'nin... Her şey insana bağlı. İnsanların yaşamaktan mutlu olduğu bir iklimi bölgemizde sağlayabildiğimizi biliyorum. Bu da beni geleceğe dair ümitlendiriyor. Özgürlükçü düşünce yapısı olan ve yapıcı bir ortamda yaşıyoruz. Bu anlamda İzmir lider değil ama lider olmak için her potansiyele sahip. Liderliği alabilecek gücünün olduğunu çok iyi biliyoruz. Kalifiye beyin göçüyle birlikte liderliği de alacağına inanıyorum.