Yorglass Başkan Yardımcısı Gülfem Yorgancılar PERÇİN, yazarımız İhsan Özbelge ÖZDURAN’ın sorularını yanıtladı…

İş dünyasının tanınmış isimlerinden Yorglass Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Gülfem Yorgancılar Perçin ile hoş bir sohbette buluştuk... İzmir'in zarif hanımefendisi ile, iş dünyasından sosyal sorumluluk projelerine kadar pek çok konudan söz ederken, değindiğimiz konuların en önemli teması geleceğimizin teminatı çocuklarımızdı... 'Bir çocuk gelişir, dünya gelişir' diyerek imkanları sınırlı çocukları müziğin evrensel dili tanıştıran, çocukların kalbinde taht kurmuş Gülfem Hanım ile sohbetimizde; Eflatun'un 'Müzik, terbiyenin esaslı vasıtasıdır... Müzik bir eğlence aracı değil, güzellik, iyilik ve eğitim aracıdır…' sözlerindeki derin felsefeyi hissettim... Ülke sanayine hizmetlerinin yanında sosyal sorumluluk idrakleri ile topluma katkıları çok büyük olan değerli dostuma, iyi ki varsınız diyorum...

***

Kadın ve başarı deyince İzmir'de akla gelen isimlerden olan Gülfem Hanım, kendisini nasıl tanıtır?

1961 yılında İzmir'de doğdum. Dokuz Eylül Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü'nü bitirince iş hayatım da başladı. Okulda yarım gün eğitim, yarım gün boştu, ben de babamın 'muhasebeyi bilmezsen şirketi yönetemezsin' sözü ile muhasebe bölümünde eş zamanlı işe başladım. Daha sonra farklı departmanlarda çalışıp uzun yıllar şirketin tüm süreçlerine hakim olduktan sonra 10 yıl işletme müdürlüğü,

beş yıl İK direktörlüğü yaptım. 2018'de operasyondan ayrılma kararı aldım ve şimdi şirketimizin Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görev alıyorum. Ege Bölgesi Sanayi Odası'nda iki dönem Cam Sanayi komite başkanlığı ve meclis üyeliği yaptım. Bu dönem içinde Türkiye'de ilk kez Bayraklı Meslek Lisesi'nde Cam Teknolojileri Bölümü'nü kurduk ve eğitimine başlattık… TAİDER'in (Türkiye Aile İşletmeleri Derneği) de kurucu şirket üyelerinden biriyiz... Evliyim, bir oğlum ve bir kız torunum var…

İş hayatınızdan ve ailenizden sonra özel ilgi alanınıza neler giriyor diye sorsam?

Kitap okumak, kendime gelişim alanları bulmak beni mutlu eder. Ayrıca TAİDER'in faaliyetlerine katılıyorum. Örneğin bir dönem aile işletmelerindeki gençlere mentorluk yaptım, şimdi de TOBB'un Kadın Girişimciler Kurulu'ndaki genç arkadaşlarıma mentorluk yaparak iş hayatlarında fayda sağlamaya çalışacağım. Bence belli konuda birikim sahibi olan tecrübeli kesimin geleceğimiz olan gençlere bildikleri konuda rehberlik etmeliler. Böylelikle onların iş hayatlarında daha hızlı yol almaları için çok önemli. Yine TAİDER'in Kuzey Yıldızı (işletmelerde sürdürülebilirlik) komite başkanlığı görevim var. Bu da yine geleceğe dönük bir proje; özellikle aile şirketlerinin uzun yıllar devamlılığını sağlamak adına çalışan, çevre, toplum, gelecek nesiller açısından fark yaratarak ülke ekonomisine değer katan aile işletmelerinin teşvik edilmesini amaçlayan bir proje... Şirketimiz YORGLASS da TAİDER'in bu anlamlı ödülünü 2018 yılında kazanmıştı…

'ÜNLÜ BİR SANAYİCİNİN KIZI OLMAK BÜYÜK SORUMLULUK…'

Ülke sanayine yön vermiş bir babanın kızı olmayı ve aldığınız sorumluluklarınızı bir potada nasıl değerlendirirsiniz?

İsmet Yorgancılar'ın kızı olarak hayata başlamanın içinde çok büyük bir sorumluluk barınıyor. Okul yıllarımdan itibaren bu sorumluluğu hep hissettim, hep 'Daha fazla çalışmalıyız' diye düşündüm. Babam hiçbir zaman 'Şunu şöyle yap' demezdi. Her zaman doğruyu yanılarak bulmamızı isterdi. Şimdi düşünüyorum da yaptığı büyük cesaret. Babamın her işyeri ziyaretinde sorduğu sorular mutlaka içinde bir iyileştirme alanı barındırırdı. Direk söylemeden benim anlamamı sağlardı. Bu da yönetsel bir beceri, tam bir liderlik örneği. Bir de babam hem işi hem de

eğlenmeyi dengede tutardı. Bunu yapan nadir insanlardan biriydi. Çok vizyoner, girişimci, proje yapmayı çok seven, yardımsever, dünya tatlısı bir insandı. Onun kızı olmaktan çok ama çok gurur duyuyorum…

İş dünyasında kadın olmak konusundaki görüşleriniz ve varsa zorlukları nelerdir desem?

Aile hayatından iş yaşamına, destek sağlandığı müddetçe kadınlar daha da güzel işler başaracaktır. Destekten kastım ise eğitim, maaş, ailedeki konum, özgür yaşantı, liyakat gibi erkeklere tanınan aynı yaklaşımlara, kısaca, sosyo-ekonomik haklara sahip olmaları. Türkiye'de iş kadını olmak hiç kolay değil. Cam tavan kuralı maalesef işliyor… İştigal konumuz cam ancak kadın çalışanlarımız için cam tavan kuralı geçerli değil. Tam aksine onları mentorlukla yönlendirip, yönetim kademelerinde rol almalarını sağlıyoruz. Yorglass bünyesinde şu an itibarıyla kadın çalışan oranımız beyaz yakada yüzde 35… Bu oranı hiç olmazsa yüzde 50'ye çıkarmayı amaçlıyor, verimli çalışmalar yürütüyoruz... Genele baktığımızda, yalnızca iş dünyasında değil, spordan sanata veya bilime hiç fark etmez, hemen her konuda dünyaya örnek olan kadınlarımız bulunuyor. Kadınların sıkıntıları ve başarıları, iş dünyası için de geçerli. 'Gelişen kadın geliştirir…' düşüncesinden hareketle iş dünyasında bir kadının başarılı olması, fikirlerinin özgürce beyanından ve ekonomik özgürlüğe sahip olmasından geçiyor. Bundan dolayıdır ki, söyleyeceklerine ve yapacaklarına ket vurulmayan kadının başarıyı kucaklaması su götürmez bir gerçek. Kadın çalışan sayısının artmasıyla ülkenin refahının aynı doğrultuda artacağına inanıyorum…

TÜRKİYE'NİN GENÇ İŞ KADINLARINA TAVSİYELER…

Bir iş kadını olarak başarınızın sırrı nedir desem? Bu bağlamda genç iş kadınlarına ne gibi tavsiyeleriniz olur?

Benim işimi seçme şansım olmadı ancak işimi çok sevdim, tutkuyla yaptım, başardıkça keyif de aldım. Günün sonunda hep ne iyi yapmışım da çalışma hayatının içindeyim dedim. Bence bireysel başarının sırrı, hedefinden sapmadan odaklanarak çalışmak, fırsatları iyi değerlendirmek, iş sonuçlarını takip etmek, iyileştirme alanlarından kendine ev ödevleri çıkarmak… Sürekli iyileştirmekle başarı kendiliğinden geliyor. Sadece bireysel başarı bir şey ifade etmiyor, liyakatle oluşan ekiple birlikte çalışma kültürünü benimseyip bütünsel bakış açısıyla çalışmak da çok önemli. Üniversitelerimizin ve meslek okullarımızın sayısının artması gerekiyor. Bilgi ile beslenen toplumlarda iletişim hızlanırken, eğitim, sosyo-kültürel faaliyetler etkinlik kazanıyor. Böylece kadınlarımız iş hayatında ve sanatta, bilimde ve siyasette payını artırarak ilerliyor. Her şeyden önce bol bol okuma yapma ve tecrübe kazanmayı öneriyorum. Unutulmamalıdır ki, kararlı adımlar bilgi ve tecrübeden geçiyor. Alınan diploma mutfak yerine iş yerine asıldığında özgür kadınlar ortaya çıkmış olur. Özellikle son yıllarda kadınlar, eğitimi ve üretkenliği ile üst yönetimlerde görev almaya başladı. Bu da çok gurur verici bir gelişme olarak öne çıkıyor.

Dünyayı kasıp kavuran pandemi ile işini kaybeden milyonlarca kişinin çoğunluğu kadın... İşsizlik, kadın olmanın yükünü daha bir arttırdı. Bu konudaki görüşlerinizi rica etsem?

Maalesef pandemi birçok alanda iş imkanlarını kısıtladı. Kadın erkek fark etmeksizin herkes işsizliği fazlasıysa hissetti. Özellikle kadınların egemen olduğu hizmet sektöründeki durum çok daha vahim. Her gün televizyonlarda, haberlerde irdelenmesine rağmen konunun bir çözüme kavuşmaması endişe verici. Desteklerin sektörel olarak değerlendirilmesinin çok daha iyi olacağı görüşündeyim…

Bir işveren olarak kadın istihdamı konusundaki düşünceleriniz nelerdir?

Kadın çalışanlarımızın önünde, hem sosyo-kültürel faktörler hem de erkek egemen bir iş dünyası gerçeği gibi iki önemli engel var. Son yıllarda şirketler kadın kotaları koyarak işe alım ve terfilerde pozitif ayrımcılığa başladılar ki bizim gibi gelişmekte olan ülke şartlarında doğru bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Tabii ki ideali hiç dile getirmemek, sonuç itibarıyla dünyada kadın ve erkek oranı eşit ise diğer olumsuz faktörleri düşünmeden her alanda eşitlik bekliyoruz…

KADINLAR İŞ ALEMİNDE NASIL BAŞARILI OLUR?

Gülfem Hanım, ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların her sahada eşit temsiliyeti ile ilgili görüşlerinizi paylaşır mısınız?

Kadının başarılı olması her şeyin öncesinde kendine güvenmesiyle başlıyor. Bunun için de güdüleyici ortamı oluşturan üç ana faktör bulunuyor. Devletin yaptırım politikaları, medya ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile sosyal ve kamusal alandaki çizgiler belirtilmeli. Çizgilerden kastım elbette duvarlar değil! Çünkü duvarlar engeldir, çizgiler ise temel hakların korunmasını sağlar. Özgürlüğü ve özgünlüğü önemseyen yol haritaları çizildikçe ve bunları dağıtımı hızlandıkça kadın her merdiveni korkusuzca çıkmaya devam edecek. Bu arada, önemli olanın denemek ve neticesinde yılmamak olduğunun altını çizmeliyim. Uygun sonuçlara ulaşmak tekrar tekrar denemekten geçiyor. Olmadı mı, o zaman tekrar denenmeli. Olmadı mı, başka yollardan tekrar gidilmeli. Amaç, eşitliği öncelik edinen kuralların oluşturulmasını sağlamak. Şöyle bir gerçek var: Ataerkil toplumlarda erkeklere doğuştan tanınan yazılı olmayan haklar bulunuyor. Bu çok yanlış. Kadın ile erkeğin aynı temel haklara sahip olması adına sürecin iyi yönetilmesi şart. Üzeri sarsılmaz ve delinmez çelikle kaplanan kurallar kadının başarısının yegane anahtarıdır…

Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadına şiddet konusunda neler söylemek istersiniz?

Sanayi odasında meclis üyeliği yaptığım sıralarda Mersin'de dört yıl önce vahşice öldürülen Özgecan'ın ailesine taziyeye gitmiştik. O gün hayatımda geçirdiğim en zor günlerden biriydi. Bu konu ile ilgili sayfalarca yazılır ancak şunu belirtmeliyim ki; özellikle kadın şiddetini gerçekleştiren erkekleri ailenin kadını anneler yetiştiriyor. Küçük yaşta verilecek eğitimlerin içinde erkeğe öncelik veya ayrıcalık tanımak son derece yanlış. Erkeklere küçük yaştan itibaren kadınlara nasıl davranmaları gerektiği öğretilmeli. Psikolojik boyutu da çok önemli; bunu yapanlar incelendiğinde dengelerinin bozuk olduğu anlaşılıyor. Yoksa insan sevdiğini niye öldürsün?

Aile işletmelerinde sürdürülebilir başarının yol haritası nelerdir?

Türkiye ekonomisi içinde milli gelirin yüzde 90'ını aile şirketleri sağlıyor. Bu şirketlerin sürdürülebilir kılınması ekonominin istikrarı açısından son derece önemli. Genel olarak sürdürülebilirlik vizyonuna sahip işletmeler kar etmenin yanında değer yaratmayı da öncelikleri arasında yerleştiriyorlar. Bu değerin içinde çevre, paydaşlar, sosyal sorumluluk, mali disiplin gibi süreçlerin güvence altına alınması var. Şeffaf yönetim, hesap verilip alınabilen, liyakat usulü ile yapılandırılmış kadro, belli bir sistemi olan yapılarda aile şirketlerinin daha başarılı olduğunu görüyoruz. Ayrıca aile fertlerinin de çalışma şartlarının ister aile anayasası ile ister şirket tüzüğüne konarak belli kurallar çerçevesinde yine liyakat kurallarına uygun olarak görevlendirilmesi çok önemli…

'BİR ÇOCUK GELİŞİR, DÜNYA DEÐİŞİR…'

Gülfem Yorgancılar Perçin iş hayatının yanı sıra sosyal sorumluluk projeleri ile de dikkat çekiyor. 'Bir Çocuk Gelişir, Dünya Değişir' diyerek başlattığınız Yorglass Barış Çocuk Orkestrası Koruma ve Geliştirme Derneği'nin kuruluş fikri ve amaçları nelerdir?

Yorglass Barış Çocuk Orkestrası Derneği'nin felsefesinden biraz bahsetmek istiyorum. Bu projenin temelini, Venezuela'da Jose Antonio Abreu tarafından kurulan, suç oranının çok yüksek olan bölgedeki çocuklara klasik müzik eğitimi ile onları sokaktan koruyarak topluma kazandırdığı El Sistema modelinin kendi ülkemizde uygulanması oluşturuyor… Opera sanatçısı, Ankara Opera ve Bale Müdürlüğü görevlerinde bulunmuş Selmin Günöz de profesyonel sanat yaşamından sonra kendisi ve bu projeye gönül vermiş arkadaşları ile birlikte İzmir'in Kadifekale, İkiçeşmelik, Agora, Eşrefpaşa bölgesinde sosyo-ekonomik açıdan imkanları kısıtlı ailelilerin çocuklarına bu örnek projeyi uygulamak adına yola çıktılar. Biz Yorglass olarak derneğin kuruluşundan iki yıl sonrasında bir araya geldik, iyi ki de gelmişiz çünkü derneğin değerleri ile Yorglass'ın değerleri birebir örtüşüyor. Bu değerin adı: İnsan. İnsana verilen değere ne kadar yatırım yapılırsa o kadar iyileşen bir toplum oluşuyor… Unutulmamalıdır ki, çocukların gelişiminde önemli olan yalnızca okul değil! Sosyal gelişimlerine katkı sağlamak, hem öğrenen hem öğreten bir yapı sunmak, eğitirken eğlendirmek, fırsat eşitliği sağlamak ve çok sesli müziği tabana yaymak… Bunların çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca çocuklarda yetenek arayışımız da yok, temel amacımız çok sayıda çocuğa ulaşmak…

İmkanları elverişsiz 45 çocuk ile çıktığınız bu harika yolculuktaki yol arkadaşlarınızdan ve varmak istediğiniz noktadan söz eder misiniz?

Yorglass Barış Çocuk Orkestrası yalnızca bir sosyal sorumluluk projesi değil, zorlu mücadelenin sonunda gelen bir zaferin simgesi. Bugünden yetişen çocuklarımızın enstrüman çalmanın verdiği özgüven ile hayatta önlerine gelebilecek zorlukları daha rahat aşacaklarına inanıyorum. Yorglass Barış Çocuk Orkestrası Derneği olarak çocuklarımıza ulu önder Atatürk'ün çağdaş, uygar, sanatı değerli kılan ilkeleriyle müzik eğitimi vermekten gurur duyduğumuzun altını çizmek istiyorum. Bu eğitime kendi imkanlarıyla ulaşamayan tüm çocuklara da kapımız her zaman açık. Her gelen çocuğu kabul ediyor, seçme yapmıyoruz. Çünkü amaç çocukları müziğin aracılığıyla topluma kazandırmak. Yani müzik yalnızca bir araç; barışın sağlanmasında ve çocukları sokağın tehlikelerinden korumada tartışmasız çok önemli rol oynayan etkili bir araç. Hedefimiz bugün 120 olan çocuğumuzun sayısını binlere ulaştırmak…

ALKIŞLAR, 'YORGLASS BARIŞ ÇOCUK ORKESTRASI'NA…

Bu güzel çocukların müzikle buluştuğu Yorglass Barış Çocuk Senfoni Orkestrası, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını çok anlamlı özel bir konserle kutladı. Bu konudaki duygu ve düşünceleriniz nelerdir?

30 yetenekli çocuğumuzun performanslarını sergilediği konser Tülay Aktaş Gönüllü Kuruluşlar Güç Birliği ile beraber düzenlendi. Çalınacak parçalar arasında 23 Nisan El Ele Verelim, 10. Yıl Marşı, İzmir Marşı, Gençlik Marşı ve Wolfgang Amadeus Mozart'ın ölümsüz eseri Eine kleine Nachtmusik yer aldı. Barışcanlarımızla çok güzel bir çalışmaya imza attık. Hemen her alandan büyük destek gördük, çok da mutlu olduk ve bir de doğru yolda ilerlediğimizi bir kez daha anladık. İlk kez Youtube platformunda gerçekleştirdiğimiz canlı yayınımızın devamı gelecek.

Ayrıca 19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nda yine dijital platformda bir konserimiz olacak. 9 Mayıs AB günü nedeniyle NTV'de mini bir konserimiz gerçekleşecek. Tüm dünyayı etkileyen pandemiye rağmen derslerimize hiç ara vermeyeceğiz, online olarak barışın sesini evrensel dil olan müzik ile duyuracağız. Duayen sanatçıların, sanatseverler ve gönüllülerin desteğiyle her yıl daha da büyüyen orkestramıza hayat ve emek veren herkese yürekten teşekkür ediyoruz.

Çocuk, sanat ve mutlu bir toplum kelimeleri ile geleceğe dair nasıl bir cümle kurarsınız?

Çocuğu küçük yaşta sanatla buluşturmak, topluma yapılan en büyük faydadır…