Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, Yayın Koordinatörümüz Muhittin Akbel'in sorularını yanıtladı.

Bir dönemin ateşli ülkücülerindendi, Selçuk Özdağ... 12 Eylül darbesi sonrası ülkü ocakları davasında idamla yargılandı, 7 yıl hapis yattı. Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte siyaset yaptı yıllarca... Sonra yolu AK Parti'den geçti. Manisa Milletvekili olarak girdiği TBMM'de üç dönem görev yaptı. Genel Başkan Yardımcılığı gibi önemli bir görevi üstlendi… 1.5 yıldır, Ahmet Davutoğlu'nun Genel Başkanlığını yaptığı Gelecek Partisi'nde, Genel Başkan Yardımcısı apoletiyle yine siyaset sahnesinde Selçuk Özdağ...

***

15 Ocak'ta evinin önünde silahlı, sopalı saldırıya uğrayan Özdağ'la görüştük. Özdağ, saldırı ve sonrasıyla ilgili gelişmeleri değerlendirdiği röportajımızda, 'Bana saldıranları biliyoruz. Biz kuklayı değil, kuklacıları arıyoruz. Hatta kuklacıların arkasındakileri arıyoruz' derken, saldırganların serbest bırakılmasını da 'Yargı, bağımsız bir karar verememiştir' sözleriyle eleştirdi… Selçuk Özdağ, sorularımıza yanıt verirken, Gelecek Partisi'nin geleceğiyle, iddiasıyla ilgili işaretlerde bulundu. Buyurun sohbetimize...

Öncelikle geçmiş olsun; sağlığınız nasıl?

Gayet iyiyim. Parmağım tam iyileşmedi. Kırılmıştı. Onlar mı vurmuştu, ben mi yere çarpmıştım, bilemiyorum. Başımda 17 dikiş vardı. Boğuşurken başımı sopayla vurmuşlar. Şimdi ağır bir durum kalmadı şükürler olsun, ufak tefek ağrılar oluyor haliyle. Bunu da atlatacağız inşallah. Direnmeseydik orada, bizi öldürürlerdi…

BOÐAZİÇİ ÖÐRENCİLERİ İÇERİDE YATARKEN BANA SALDIRANLAR SERBEST…

Saldırganlar önce tutuklanıp sonra serbest bırakıldı. Bu konuda neler söylemek istersiniz? Ne gibi gelişmeler yaşandı?

Boğaziçi Üniversitesi'nde anayasal haklarını arayan öğrenciler, hala içeride yatıyor. Sayın Cumhurbaşkanına tweet attılar diye yaklaşık 9 bine yakın kişi hakkında dava açıldı. Bu yüzden içeride yatanlar var. Sosyal medya fenomenleri bir şeyler yazdı, bazı kurumlarla ilgili uyarılarda bulundu diyerek, 5 ay, 6 ay hapiste kaldılar. Bana saldıranlar, organize olarak benim evime geldiler. Bizim tahminimiz saldırganlar beş kişi gözüküyordu ama gri bir araba daha var; onun da plakası sökük. Onu da mahkemeye intikal ettirdik. Bu insanlar bizim evimizi nereden biliyor? Benim evime niye geliyorlar? Yalan söyledikleri, tüm kameralarla ortaya çıktı zaten. Karşımızdaki apartmandan çekilen videoda, gerekse apartmanların güvenlik kameralarında her şey ortada. Ben evden çıkıyorum, arkamdan saldırıyorlar. Kasıtlı olarak ellerinde silahlarla sopalarla bana geliyorlar. Bu konuyu, Türkiye'deki tüm hukukçulara havale ediyorum. Vicdan sahibi, hukuk fakültelerindeki üniversite hocalarına havale ediyorum. Bu konuyu, Adalet Bakanı'nın vicdanına havale ediyorum, İçişleri Bakanı'nın vicdanına havale ediyorum. Saldırganlar serbest kaldı, doğru. Burada siyasi bir baskının olduğunu tahmin ediyorum. Burada savcı da hakim de bağımsız karar verememiştir. Bağımsız, objektif karar verememiştir. Bu konunun takipçisiyiz. Bu noktada kuklayı değil, kuklacıyı arıyoruz. Aynı zamanda kuklacının arkasındakileri de arıyoruz. Adalet Bakanı, şöyle diyordu: Adalet yerini bulsun ki, kıyamet kopsun isterse... Adalet yerini buldu mu? Ankara'nın göbeğinde ben direnmesem, şoförüm benden cesaret alıp silahına davranmasa, bizim halimiz ne olurdu? Onlar, ellerinde silahlarla sopalarla oraya bizimle piknik yapmaya mı geldiler?

BİRİLERİ O ÇOCUKLARI KULLANDI YA DA ÇOCUKLAR DURUMDAN VAZİFE ÇIKARDI…

Sayın Özdağ, size yapılan saldırının altında ne yatıyor? Bu davadan nasıl bir sonuç çıkmasını bekliyorsunuz?

Beş senedir konuşuyorum. Darbe yapan FETÖ'nün örgütsel yapısına, nasırına basıyorum. PKK'nın nasırına basıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yanlışlarını dile getiriyorum, beş yıldır. Milliyetçi Hareket Partisi'sinin, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini destekleme başladığı günden bu yana yani 2.5 senedir, MHP'nin yanlışlarını anlatıyorum. Sözlerim yerini buldu ki, birileri harekete geçti, düğmeye bastı. Sözlerimin hedefe vardığını gösteriyor, tüm bunlar. Siyasetçiyim, sözle mücadele ederim. Kelimeler, benim sihrimdir. Söyleyecek sözü olmayanların başvuracağı şey, şiddettir, kaba kuvvettir. Birileri o çocukları kullandı, ya da çocuklar durumdan vazife çıkardı. Birileri bu çocukları ya yönlendirdi, ya da provokatörler devreye girdi. Geçen yıldan bu yana 14 gazeteciye arkadan saldırdılar, hem de eşlerinin, çocuklarının yanında... Bugün kötü eyleme karışanların arkasında kimse olmamalıdır… Tüm bunları mahkemede takip edeceğiz. İnşallah bir erken seçim olur da bu iktidar değişirse, ki kesinlikle değişecek, herkes şundan emin olsun ki, 14 gazeteciye, bana ve basına yansımayan onlarca saldırının hepsi aydınlanacak. Saldırganların arkasında kimlerin olduğunu ortaya çıkaracağız. Ankara'nın göbeğinde, 17 yıl Muhsin Yazıcıoğlu ile siyaset yapmış, üç yıl AK Parti Milletvekilliği yapmış, Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunmuş, Gelecek Partisi Genel Başkan yardımcılığını 1.5 yıldır yürüten, 12 Eylül öncesinde Ülkü ocaklarında yöneticilik yapan, Ülkücü kuruluşlar davasında idamla yargılanan, 7 yıl hapis yapan Selçuk Özdağ'a saldırıyı kimlerin yaptığını ortaya çıkarmak, Türkiye'deki her hukuk kurumunun, her basın organının, her devlet kurumunun ve her siyaset kurumunun, hükümetin görevidir. Çünkü bu, ayıplı bir iştir. Geçmişte Demirel'e yapıldı, Ecevit'e yapıldı, Kılıçdaroğlu linç edilmek istendi, üstelik kurşunlandı. Geçmişte İnönü'ye yapıldı, Mesut Yılmaz'a yapıldı, 21. yüzyılda da Ankara'nın göbeğinde bana yapıldı. Herkesin bu konuda hassasiyet göstermesi lazım…

'GELECEK PARTİSİ'NİN İZMİR'DE MUTLAKA KARŞILIÐI VAR…'

Gelecek Partisi'nin Türkiye, özellikle Ege illerinde örgütlenmesi nasıl gidiyor? İzmir'e bir yıl içinde dördüncü İl Başkanı atandı. İzmirliler bu durumu yorumlarken, Gelecek Partisi'nin İzmir'de örgütlenme, bir başarıya ulaşma şansının azaldığını söylüyor. Neler dersiniz?

Ege'deki 8 vilayetin 8'inde de örgütlendik. İzmir, Manisa, Aydın, Muğla, Denizli, Uşak, Afyon ve Kütahya'da örgütlenmeyi tamamladık. Türkiye'de 74 ilde ve 500 ilçede örgütlendik. Bunu çok kısa zamanda yaptık. Korku ikliminin olduğu ortamda üstelik... 14 ay içinde büyük kurultayımızı yaptık. Devlet sopasının olduğu, FETÖ karasının herkese çalınmak istendiği bir ortamda, bunları yapabilmek zordur. Anketlerde çok iyi durumdayız. Güney ve Güneydoğu'da bazı yerlerde ikinci, bazı yerlerde üçüncü parti durumundayız. Türkiye'de her geçen gün büyüyoruz. Şu andaki oy oranımız, yüzde 5 ile 8 arasında... Bazı yerlerde yüzde 10'u geçmiş durumdayız. İnsanlarımız hala gerçek kanaatlerini anketçilere söylemiyor, söyleyemiyor. Türkiye'de yüzde 18 kararsızın olmasının sebebi budur. Kararsızların oylarını anket firmaları, büyük partilerden başlayarak dağıtıyor. Kararsızların tamamını bence yeni partilere vermek lazım. Kararsızlar, bugünkü hükümetten memnun olsa, Cumhur İttifakından memnun olsa, neden kararsız olsunlar ki... AK Parti'yi destekliyorum, MHP'yi destekliyorum, der açık açık. Kararsızlar, CHP diyemiyor, İYİ Parti diyemiyor, CHP, Gelecek diyemiyor. Gelecek Partisi, bir kadro harekatıdır. Sayın Davutoğlu, tecrübeli bir devlet adamıdır. Beş yıl Dışişleri Bakanlığı, iki yıl Başbakanlık yapmıştır. Dört yıl zorunlu olarak siyaset dışındaydı. Meral Hanım (Akşener), darbeden sonra bir parti kurarak çok büyük bir iş başardı. İkinci cesur yürek olarak da Ahmet Davutoğlu var. Davutoğlu, kesin ihraç talebiyle disipline verilmişti. Tarihimizde bir Celal Bayar, daha sonra Ahmet Davutoğlu, Başbakan olarak partisinden ihraç edildi. Davutoğlu'na ve bana ayıp ettiler, biz bu ayıbı yaşatmamak için AK Parti'den istifa ettik. Anadolu'yu gezdik, vatandaşlara dokunduk. Partimizin adını da 'Gelecek' koyduk. İzmirlilerin direnciyle karşı karşıya değiliz. Tam tersine, Gelecek Partisi'nin İzmir'de mutlaka karşılığı var. Evet; 4. il başkanı atandı İzmir'de. Birinci atadığımız başkanımız, kendisi istifa etti. İkinciyi atadık, genel kurula gidildi. O arkadaş, kaybetti. Seçim kazanarak gelen arkadaştan da genel merkezimiz, çeşitli nedenlerle, görevi bırakmasını istedi. Şimdi 4. başkanımız görevinin başında. İnsanlar, Gelecek Partisi'ne oy vereceğim diyor. O zaman gel, üye ol, diyoruz; çekiniyor. Yönetime gir, diyoruz; çekiniyor. Ekonomik kriz var, Covid 19 salgını var. Ülkede korku iklimi var, devlet sopası var. İktidar havuzu var, FETÖ karası var. Böyle bir ortamda çıkıp 'Ben yöneticiyim' demek zordur. Zaman içerisinde İzmirli bize teveccüh edecektir, buna inanıyorum. 1.5 yılda 40'tan fazla ili dolaştım. 30 yıldır aktif siyasetin içindeyim. Bir zamanlar yan yana siyaset yaptığım arkadaşlarım bile çekiniyor. Doğrusun söylemek gerekirse, devlet kapısı, hala iş bulma kapısı. Bu durumda kimse ekmeğinden olmak istemiyor. Mart'ın sonuna kadar 81 ilde örgütlenmemizi tamamlamış olacağız. 600 ilçeyi de tamamlayacağız…

DAVUTOÐLU VE BİZLER, AK PARTİLİ OLAMADIÐIMIZ İÇİN DİSİPLİNE GÖNDERİLDİK…

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun bugün iktidara muhalefet yaparken, önemli bir kesim, Davutoğlu'nun AK Parti rozetiyle bakanlık, başbakanlık yapmış olmasını unutmuyor, 'Acaba?' diyor. Böyle ikilem durumundaki seçmenin kafasındaki soru işaretlerini nasıl ortadan kaldırmayı planlıyorsunuz? Siz de üç dönem AK Parti'de vekillik yapmış biri olarak, seçmenle diyaloglarınızda vatandaşa nasıl yaklaşıyorsunuz?

CHP'den dört kişi ayrıldı, geçmişte. Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan, Fuat Köprülü.. Uzun yıllar CHP'den milletvekilliği yaptılar. Bu şahıslar, bakanlıklar, başbakanlıklar yaptılar. Sonuçta ayrılıp bir parti kurdular. Siyasetçilerin geçmişteki duruşları çok önemlidir. Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı yaptı. Siyasetçilerin hataları olur. Hatasızlık, ancak ve ancak Allah'a mahsustur. En çok hatanın olduğu yer neresidir, diye sorsanız, siyaset kurumudur, derim. Hata yapılabilir ama suç işlememek lazım. Biz rüşvet almadık, biz hainlik yapmadık, biz yalan söylemedik, haram yemedik. Biz, iktidar partisinde temiz kaldık. Kolay değildi, ihaleye bulaşmamak, rüşvete bulaşmamak, buralarda temiz kalabilmek çok zordu. Davutoğlu, beş yıl Dışişleri Bakanlığı yaptı. Hakkında bir şaibe var mı? Yok! İki yıl Başbakanlık yaptı. Davutoğlu için herhangi bir suçlama var mı? Yok! Şurada partizanlık mı yaptı deniyor? Denmiyor. Davutoğlu, doğruluktan ve dürüstlükten ayrılmadı. Davutoğlu ve bizler, AK Partili olamadığımız için bizi kesin ihraç talebiyle disipline verdiler. Bizi neden ihraç etmek istediler? Düşüncelerimizden dolayı... Şu yaptığınız yanlış, doğru budur, dediğimiz için... İmar yasası çıkartın dediğimiz için... Şeffaflık yasası çıkartın, dediğimiz için... Türkiye'de siyasetçiler temiz olsun, dediğimiz için... Siyasi etik yasası çıksın, dediğimiz için... Partiler, koskoca birer kışladır. Partililerden de kurşun asker olmaz. Biz kurşun asker olmadığımız için Başbakanlığı, Genel Başkan yardımcılığını bıraktık. Biz sadece muhalefet etmiyoruz, Gelecek Partisi olarak, doğruları söylüyoruz. Yıkıcı bir muhalefet yapmıyoruz, yapıcıyız. Biz inşa edici ve ihya edici muhalefeti tercih ediyoruz. Mesela Kanal İstanbul'a karşıyız. Niçin karşıyız. Ekolojik dengeler nedeniyle, su havzalarına zarar vereceği için karşıyız. Güvenlik nedeniyle karşıyız, rantiye nedeniyle karşıyız. Coğrafi nedenlerle karşıyız. Bir maske dağıtmayı yönetemediler. Aşıyı da yapamıyorlar. Nasıl olacağının yolunu gösterdik. Biz devlet tecrübelerimizle, oradaki yanlışlıkları da bildiğimiz için, Türkiye'de bir sistemi inşa etmek istiyoruz. O sistem, güçlendirilmiş parlamenter sistemdir. Türkiye'de partiler, iktidar olduktan sonra partilerini, devlet yerine koymak istiyorlar. Devlet, iktidarıyla muhalefetiyle, 83 milyonun tamamıdır. Partinin, devlet yerine geçmesinden dolayı, ülkede kutuplaşmalar, ayrışmalar başladı. Gelecek Partisi, sadece iktidara talip değildir; biz bugün AK Parti'nin rakibi değiliz, bir sistem inşa etmek istiyoruz. Yani ben iktidarda kalayım diyerek, sistemi değiştirmek istemiyoruz. İktidara kim gelirse gelsin, gelenin bir daha kötülük yapamayacağı bir sistem istiyoruz…

'İNŞA EDECEÐİMİZ SİSTEM, GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEMDİR…'

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçmeyi öncelikli görüyorsunuz, değil mi?

Güçlendirilmiş Parlamenter sisteme dönmek şart. Siyasi partiler yasası değişmeli. Milletvekilleri, liderlerin iki dudağının arasından çıkacak talimatla belirlenmemeli. En az iki yıl üyelik şartı aranmalı. Liderlik, liderlik sultası yapamadığı bir ülke peşindeyiz. Seçim kanununu da değiştirmek istiyoruz. Ayrıca Yüksek Seçim Kurulu kanununun da değişmesi lazım. Yürütme ve yargı, ayrı olmalı. Birbirlerini denetlemeli. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yetkisinin de etkisinin de azaltıldığını gözlemliyoruz. Bugünkü başkanlık sistemi, Amerika'ya benzemiyor. Bizdeki başkanlık sistemi, nevi şahsına münhasır bir sistemdir. Tek adam sistemidir. Tek adam sistemini frenleyecek tek kurum vardır, o da güçlendirilmiş parlamentodur. AYM, kimsenin arka bahçesi olmamalıdır.

'GELECEK PARTİSİ OLARAK ERKEN SEÇİMİ BEKLİYORUZ…'

Erken seçim konusunda ne düşünüyorsunuz? Yarın seçim olsa, Gelecek Partisi, sıralamada nerede yer alır? Hedefi nedir?

Gelecek Partisi, iktidar olmak için yola çıktı, bir sistem inşa etmek için yola çıktı. Erken seçim bekliyoruz. Türkiye, artık bu insanlara, bu sisteme daha fazla tahammül edemez. Biz bugünkü Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle uçacaktık. Uçtuk! Nereye uçtuk, uçuruma uçtuk! Ekonomik olarak kalkınacaktık, dış politikada itibarlı olacaktık, eğitimde fırsat eşitliği olacaktı. Bunların hiçbiri olmadığı gibi hepsi eksiye gittiğini gözlemliyoruz. Bu sistem, Türkiye'nin siyasi kodlarına uygun değil. Bu sistem, Türkiye'yi taşıyamaz. Millet de bu iktidarı taşıyamaz. İktidarın Türkiye'ye verebileceği hiçbir şeyi kalmamıştır. Kötü yönetmiyorlar! Yönetemiyorlar! Ahmet Davutoğlu Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra kötü yönettiler ama bugün yönetemez hale geldiler. Türkiye'de erken seçim olmalıdır. Gelecek Partisi, 1 Mayıs itibariyle seçimlere katılma hakkını kazanıyor. En geç, 2022 yılının Nisan ayında erken seçim yapılmalıdır. Hatta bu 2021 Kasım ayında da olabilir. Aksi takdirde Türkiye, daha ağır bedeller ödeyecektir. İktidar olduğumuzda, bugünkü iktidarın işlemiş olduğu tüm suçları ortaya çıkarmayı düşünüyoruz. Biz, yüzde 50 + 1'e değil, 55 milyon insanımızın oyuna talibiz. Menderes'in, Ecevit'in, Demirel'in, Özal'ın geçmişte yaptığını, neden Ahmet Davutoğlu yapmasın? Milletimizin sağduyusuna güveniyoruz. Erken seçim olmalıdır. Zaten iktidar seçime gidecek, bunun hazırlıklarını yapıyorlar. Artık kanunlardan medet ummaya başladılar, yasaları değiştiririz, istediğimiz şekle getiririz, düşüncesindeler. Özal, bunu denedi, olmadı. Evdeki hesap çarşıya uymuyor. Bugün itibariyle, iktidar partisinin ve ortağının oylarının toplamı, yüzde 30 civarında. Anketler yüzde 36 gösteriyor, inanmayın anketlere. Bugün sessiz bir dalga var dipte. 13.5 milyon kişi devletten maaş alıyor. Bunun dışında 70 milyonluk kesim, yandım Allah diyor. Tencerede artık et kaynamıyor, dert kaynıyor. Bulgur bile kaynamıyor. Devlette israf diz boyu. Bu iktidar, 19 yılda ihale yasasını 200 kez değiştirdi. Millet, bunun hesabını sandıkta mutlaka soracaktır. İlk seçimde herkes Gelecek Partisi'nin farkını görecektir.

'ANAYASA, 12 EYLÜL'ÜN DEÐİL, AK PARTİ'NİN ANAYASASIDIR!'

Anayasa değişikliğiyle ilgili söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erken seçim, 2022 Nisan'ında yapılabilir. 2021 Kasım'da seçim yapmak, en doğrusudur. Şunu da söylemem lazım. Bunlar ekonomik reform yapmak istiyorlar. Ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Demek ki ekonomiyi kötüleştirdiniz. Hukuk reformu yapacaklarmış. Ne oldu, hukukta bir problem mi var? İtiraf ediyorlar, hukukta problem olduğunu... Hukuk, adaletle buluşmuyor. Cumhuriyet, demokrasiyle tanışmıyor. Devlet, liyakatle tanışmıyor. Bir noktada suçlarını itiraf ediyorlar. Yapamadıklarını, bozduklarını itiraf ediyorlar. Anayasayı değiştireceklermiş. Siz kim, Anayasayı değiştirmek kim! Zaten bu Anayasa, 12 Eylül Anayasası değildir, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Anayasasıdır. Çünkü AK Parti 70'e yakın maddeyi değiştirdi. Millet bunların hepsini görüyor. Sandıkta gereken ders verilecektir.

'YİNE SEÇİM KAZANIRLARSA, ÇOK PARTİLİ HAYAT BİTER…!

Gelecek Partisi'nin ittifaklar konusunda yaklaşımı, beklentisi nedir?

Bugün Türkiye'de teamüller ortadan kalkıyor. Teamüller, devletin ahlakıdır. Bize insanlığımızı unutturan siyaset, doğru bir siyaset değildir. Türkiye'de bir daha darbe olmamalı. Siyasetçiler de bu darbelerin zeminini hazırlamamalı. Sonuçta kaybeden toplum oluyor. İnsan haklarını, hukukun üstünlüğünü, kuvvetler ayrılığını, hesap verilebilirliğini, cumhuriyetin demokrasiyle taçlandığı, devletin liyakatla buluştuğu, hukukun da adaletle anlam ifade ettiği bir sistem inşa etmek için yola çıktık. Tüm demokratları da birlikte olmaya davet ediyorum. Kim insan hakları diyorsa, onunla beraberiz. Kim hukukun üstünlüğü diyorsa, onunla beraberiz. Bunlar bir daha seçim kazanırsa, Türkiye'de, çok partili hayat, iki partiliye dönüşecektir; AK Parti ve MHP'den ibaret olacaktır…