Ege Sağlık Derneği(ESADER) rotasını Afrika'ya kırdı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki sağlık ihtiyacı olan vatandaşlara yönelik çalışmalar yürüten dernek, Tanzanya, Sudan ve Somali'de tedavi ihtiyacı olanlara yardım elini uzatıyor.

Kutay GÜROCAK/EGEDESONSÖZ - Kurulduğu günden bu yana birçok çalışmaya imza atan Ege Sağlık Derneği (ESADER), Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki sağlık ihtiyacı olan vatandaşlara yönelik çalışmaların ardından rotasını Afrika'ya çevirdi.


Tanzanya, Somali ve Sudan'da belirli dönemlerde temel sağlık hizmeti veren ESADER, 5 bine yakın muayene ve 200'den fazla ameliyat yaparak sağlık sorunu bulunan insanlara Türkiye'den yardım elini uzatmış oldu. Bu ülkelerde çalışmanın ciddi organizasyon gerektirdiğini belirten ESADER Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Metin Akdağ, doktor, hemşire ve sağlık personelinden oluşan ekibin büyük bir özveriyle çalıştığını söyledi. Dr. Akdağ, ESADER'in Afrika'daki çalışmalarını; Türkiye'nin bölgedeki durumunu siz değerli 'EGEDESONSÖZ' okurları için değerlendirdi.
Görüşmemize dilerseniz, Türkiye'nin Afrika ülkeleriyle olan ilişkilerinden başlayalım. Son yıllarda Türkiye bu coğrafyaya hem politik hem de ekonomik anlamda önem veriyor. Yapılan ikili anlaşmalar ve ziyaretler bu süreci geliştirme yönelik. Sizin ESADER olarak düşünceniz nedir?
Evet, Türkiye son günlerde rotasını Afrika'ya yönlendirdi. Aslında bunu yapmakta biraz geç bile kaldı diyebiliriz. Çünkü Çin Halk Cumhuriyeti, 1960'lı yıllardan itibaren, örneğin Tanzanya'ya, mecburi hizmet kapsamında doktor göndermeye başladı. Biz daha sonra buralara gitmeye başladık. Fakat şu anda orada açılan Türk okulları, ülkemizin adının duyulması noktasında başarılı çalışmalar yapıyor. Öyle ki, o ülke bakanlarının çocukları bile buralardan mezun. İnsan öncelikle bundan gurur duyuyor. Bizim Afrika'yla ilgili düşüncemiz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki çalışmalarımızdan sonra şekillenmeye başladı. Orada gördük ki, Türkiye kendi ülke sınırları içinde belli noktaya kadar temel sağlık hizmetleri verebiliyor. Fakat Afrika'daki insanların durumu böyle değil. Size bir örnek vermem gerekirse, yaklaşık 1.5 milyon nüfuslu bir kentte sadece 15 hekim bulunuyor. Afrika'daki gerçek bu. Üstelik insanlar açlık sorunuyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Dolayısıyla sizde dernek olarak 'Bu noktada ne yapabilirim?' diye düşünmeye başlıyorsunuz.


Peki Afrika ile ilgili netleşen görüşünüz nasıl bir süreci beraberinde getirdi? Bu konuyla ilgili nasıl bir çalışma yürüttünüz.
Bizim yurt içindeki ilk projemiz, 2007 yılında Diyarbakır ve Siirt'te başladı. Yaklaşık 30 kişilik ekiple birlikte bölgeye, ilaç ve tıbbi yardım malzemesi götürdük. Burada sağlık taraması yaparken; Afrika ile ilgili düşüncelerimiz de şekillenmeye başlamıştı. Zaten Türkiye'nin de bölgeyle ilgili bir 'açılım'ı söz konusuydu. Sonrasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde okuyan Tanzanyalı bir öğrenci bu konuda bize yardım edebileceğini söyledi. Böylece, onun aracılığıyla 2008'de bu ülkeye gittik. Bu bizim ilk yurtdışı çalışmamız oldu. Bu çalışmamızı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Sağlık Bakanlığı'nın desteği birlikte yürüttük. Bu tarihten itibaren düzenli olarak ekiplerimiz buraya gitmeye başladı.
Burada nasıl bir ortamla karşılaştınız? Sizi şaşırtan ya da üzen bir olay oldu mu?
Her toplumda olduğu gibi, Tanzanya'daki insanlar da sağlık konusuna önem veriyor. Fakat oradaki hayat şartları çok farklı. Şöyle ki; bizim en çok çalıştığımız Zanzibar bölgesindeki hastane, yaklaşık 1 milyon 200 bin kişiye hizmet vermeye çalışıyor. Buna karşın hastanenin 'acil servis' kısmı bulunmuyor. Çünkü burada çalışacak doktor yok. O büyüklükteki bir hastanede sadece 15 tane hekim çalışıyor. Geri kalanı, sağlık memurları. İnanması zor ama sağlık memurları orada ameliyat yapıyor. Şu anda buraya acil servis kurulması için çalışıyoruz. Bu konuda TİKA ile görüştük. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki yıl burayı açacağız.
Peki ESADER'i ve Türkiye'yi nasıl karşılıyorlar? İç savaşın ve huzursuzluğun kol gezdiği kıtada, insanların yabancılara karşı ilgisi ve mesafesi nasıl?
Bu sorunuza şu şekilde yanıt verebilirim: bir kısım Afrikalının beyaz insana karşı soğuk bir bakışı var. Bunun nedeni ise Batı'nın kıtayı sömürmesi. Fakat bize karşı böyle davranmıyorlar. Çünkü yaptığımız iş sonrası herhangi bir karşılık beklemiyoruz. Dolayısıyla ülkemize karşı çok iyi ve sıcaklar. Herhangi bir agresiflik yok. Biz Tanzanya'ya her gidişimizde yaklaşık 5 bin muayene; 200'e yakın da ameliyat yapıyoruz. Mesela son gittiğimizde yanımızda 1 ton ilaç ve tıbbi malzeme götürdük. Sıtma hala bu ülkede yaygın olduğu için 4 bin adet cibinlik götürmeyi de ihmal etmedik. Bu şekilde 5 defa bu ülkeye gitmiş olduk. Diğer bir projemizde ise Sudan'a gittik. Kimse Yok Mu Derneği ile birlikte yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda 15 gün içinde tam 6 bin sünnet gerçekleştirdik
Bu süreçte hangi kurumlardan destek alıyorsunuz? Ya da nasıl bir işbirliği içinde hareket ediyorsunuz?
Dernek olarak önce projemizi hazırlıyoruz. Sonra bunu, TİKA'ya inceletmek için gönderiyoruz. Sonrasında ise proje Sağlık Bakanlığı tarafından değerlendiriliyor. Buradan onay çıktıktan sonra harekete geçiyoruz. Bu sürecin nedeni ise hem projenin ilerleyen safhasında hem de ekipte yer alacak arkadaşların çalışmalarında sorunun çıkmaması. Yol ücretini TİKA karşılarken; konaklama ücretleri, yeme içme parasını herkes kendi cebinden karşılıyor. İlaç ve tıbbı malzeme konusunda ise gönüllülük esasıyla hareket ediyoruz. Bu noktada Türk Hava Yolları (THY) da bu malzemelerin taşınmasında bize yardımcı oluyor. Sonuçta oraya giden ekibimiz her türlü masrafını cebinden karşılıyor. Bu da fedakarlığı gösteriyor.
Önümüzdeki dönemde Afrika'da başka hangi projeleri gerçekleştirmeyi planlıyorsunuz?
Geçen yıl, 13 ilde hizmet veren 16 sağlık çalışanı derneğini çatısı altında toplayan Ege Uluslararası Sağlık Federasyonu (ESAFED) kuruldu. Bu federasyona üye diğer kuruluşlarla birlikte ortak bir proje yapalım istedik. Bunun için de Somali seçtik. ESAFED şu anda burada bir hastane inşa ediyor. Buranın yıl sonuna kadar açılması planlanıyor. Biz bu ülkeye de diğer federasyon üyesi derneklerle dönüşümlü olarak gidiyoruz. Son olarak şubat ve mart ayında bir grup arkadaşımız buraya gitti.
İzmir'e dönecek olursak, buradaki çalışmalarınız ve üyelerinizle ilgili de kısaca bilgi verebilir misiniz?
Derneğimiz 2007 yılında İzmir'de kuruldu. Aralarında doktor, hemşire, eczacı ve veterinerin de bulunduğu 80 üyesi olan bir derneğiz. Profesyonel anlamda kurumsal bir yapımız var. Kendi içimizde belirli aralıklarla rutin toplantılar yapıyoruz. Bunun yanı sıra bilimsel anlamda toplantılar da yapıyoruz. Sosyal proje anlamında ise yaptığımız son iki proje ise; sigaranın zararları ve gebelik öncesi dönemde hijyen. İlerleyen dönemde bilimsel bir takvim hazırlayıp, belli eğitimler yapmak istiyoruz.
Son olarak İzmir'in EXPO adaylığı ve temasıyla ilgili düşüncelerinizi de öğrenebilir miyiz?
İzmir'in sağlık turizmi konusunda ciddi bir alt yapısı var. Özel hastaneler, yerleşmiş sağlık sistemi noktasında ciddi bir birikim oluşturuyor. İzmir'in bu alanda önünün çok açık olduğunu düşünüyorum. İzmir'in EXPO 2020 temasını da çok anlamlı buluyorum. İzmir'in sağlık turizminin gelişmesinde doğrudan uçuşların önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum.