Hanzade Ünuz, Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ile “Uluslararası Enginar Festivali” nin ardından izlenimleri konuştu…
Urla'da güzel şeyler oluyor.
Bu güzel şeylerin yönetmeni - yapımcısı da bizzat Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar.
Bu yıl ikincisi düzenlenen Uluslararası Enginar Festivali'nde çok anlamlı, çok çarpıcı, çok faydalı gelişmeler oldu.
29 Nisan – 1 Mayıs tarihleri arasında toplam üç gün süren festivalde deyim yerindeyse Urla'da yer yerinden oynadı.
Tüm Urla sanki kız istemeye gelinecekmiş gibi titizlenerek hazırlandı.
Sokaklar yıkandı, pencereler silindi, yemekler hazırlandı, tatlılar pişirildi…
Ve enginarın başrolde, hatta assolist olduğu festival boyunca Urla'ya 100 bine yakın konuk adeta akın etti.
Enginar baştacı oldu, herkes onu konuştu.
Mütevazı şartlarda hazırlık yapan Urla Belediye Başkanı Sibel Uyar ve çalışma arkadaşlarının özverili gayretleri, inanç ve heyecanı Türkiye çapında ses getirdi.
Urla'da gerçek bir 'Enginar Bayramı' yaşandı.
Festival sonunda hem enginar üreticisi, hem esnaf, hem de Urlalılar kazandı.
Enginar Festivali'ne gelen konuklar da ağızlarında enginar lezzeti, yüzlerinde Urla güneşi, ciğerlerinde Urla'nın temiz ve bol oksijenli havasıyla yeni festivallerde buluşmak üzere Urla'dan ayrıldılar.
'Enginar Festivali' yapmaya nasıl karar verdiniz?
-İlk söylediğim zaman 'Enginardan ne olur ki Başkanım' diye tepki aldım. Geçen sene ilkini düzenlediğimizde 'Kadın bir enginar tutturdu gidiyor' diye bakanlar vardı. İşte belediye şu kadar para harcayacak, tezgah kiralanacak bunların hepsi para vs. diye söylenenler vardı. Belediye ciddi para harcıyor festivale tabii ki ama bu parayla Urla'nın bu kadar reklamını yapabilir miydik? Tabii ki hayır.
Enginar Urla'nın marka ürünü mü oldu?
-Eskiden enginar nedir diye bilmeyenler vardı. Şimdi marka değeri oluştu. Urla'da bu yıl 8 bin dönüm alanda enginar dikili. Geçen seneden bu yıla enginar üretiminde yüzde 30 artış var. İzka projesiyle Kuşçular'daki bir soğuk hava tesisinde kooperatif bünyesinde enginar işleniyor. Burada bir kalkınma söz konusu. İnsanlara direkt dokunuyorsun, karnı doymadığı zaman istediğin kadar ideolojin olsun. Aç iken hiçbir şey olmuyor.
ESNAF ÇOK MEMNUN
Esnaf memnun mu?
-Esnafa katkısı çok büyük oldu, iki gündür esnaftan teşekkür telefonları alıyorum, çiçek gönderiyorlar. Bir lokanta 5 bin tane enginar işlemiş. 'Ben bu yaşımdayım böyle şey görmedim' diyorlar. Sevindirici bir diğer yanı da festival boyunca bir tek adli vaka olmaması, bir hırsızlık bile yaşanmadı. Tertemiz geçti festivalimiz. Üretici tarlasından enginarını aldı, tezgahta doğrudan sattı. Parasını cebine koydu. Festivalden bir gün önce Urla'daki esnafta un kalmadı, şeker kalmadı. Herkes hazırlık yaptı. Festivalin öncesinde ayrı, esnasında ayrı yoğunluk yaşandı. Otoparkçı da kazandı, tuvaletçi de kazandı. Otobandan 45 bin araç girişi oldu Urla'ya üç gün boyunca. Bir o kadar da diğer yoldan gelse, 100 bin araç yapar. Yani festival boyunca en az 200 bin konuk ağırladı Urla.
Ekonomik büyüklüğü ne oldu Enginar Festivali'nin?
-Ziraat Odası'nın verdiği bilgiye göre sadece 2 milyon adet enginar festival esnasında burada satılmış. Bir kişi 20 bin liralık enginar almış, muhtemelen bir restoran sahibidir. Tarla kapatanlar oldu. Alanda 63 üretici vardı, kendi malını sattı. Rekor kırdım diye ağlayarak bana teşekkür eden esnaflar var. Köprübaşı'ndaki köy kahvesi sadece Pazar günü 2 bin çay satmış. Kahve sahibi, 'Allah senden razı olsun' diye bağırıyor. Üç günlük festival süresince Urlalılar 10 milyon liraya yakın para kazandı. Dün Çeşmealtı'na gittim, sardalye festivali istiyorlar. Öbürü başka bir festival istiyor. Ben bunu tek başıma yapmıyorum, esnafla birlikte yapıyorum. Urla'yla birlikte yapıyorum ve herkes sahip çıkıyor.
DANS ETMEK İSTİYORUM
Kadınlar çok ön plandaydı festivalde, çok mutluydular…
-Maltaca pazarı normalde kadınların geçmediği bir bölge. Kadınlar geldi, 'Sen bize Maltaca'da, Köprübaşı'nda oyun oynattın ya, dans ettirdin ya. 5 yıl önce söyleseler inanmazdık' dediler. Festivalin son günü gece 12'de baktım Köprübaşı'ndaki kahvede kadınlar oturuyor. Bu vaki değildir Urla'da. Maltaca'da, Sanat Sokağı'nda 10. Marşı okuduk, dans ettik. Desem ki 'Hadi yürüyün arkadaşlar' desem bütün kadınlar arkamdan gelecekti. 80 yaşında bir teyze vardı yürüteçle yürüyor. Bir baktım olduğu yerde sallanıyor. Yanına gittim, 'Ne yapıyorsun' dedim. 'Dans ediyorum' dedi. Böyle böyle tatlı tatlı dans ediyor. Bir şey ikram edelim diye sorduğumuzda, 'Yok ben sadece dans etmek istiyorum' dedi.
TANJU OKAN BESTE YARIŞMASI
Başka yeni projeler var mı?
-Tanju Okan Beste Yarışması yapıyoruz. TRT'den canlı yayınlanacak bir organizasyon. Türkiye'den 60 beste geldi. 9 Eylül Üniversitesi Konservatuarı ve MESAM ile birlikte 19 Mayıs akşamı Urla meydanda düzenleyeceğiz.
Çocukluğunuzda Tanju Okan ile tanışmış mıydınız?
-Öyle bir hatıram yok ama bizim için orada sokakta hep bir Tanju Okan vardı. Sokakta görürdük, önünden geçerdik. Hayatımızda hep vardı, bizden biriydi. Ben Tanju Okan'ı anarken hep içim yanardı. Daha fazlasını hak ediyordu. 'Urla Urla' diye diye öldü. Belediye Başkanı olmak istedi. Bu ciddi bir aidiyet duygusudur. Kente bir katkı koymak istedi. Dikkat ederseniz biz festivallere başka ünlü bir isim çağırmadık. Ama sokaklarda her köşede bir müzik grubu vardı.
SANKİ KIZ İSTEMEYE GELDİLER
Neden?
-X bir ismi getirip, festivalin önüne geçmesini istemedik. Bu işin assolisti enginar. Başka bir assoliste ihtiyacımız yok yani. Biz yaptığımız festivallerde ünlü bir isimle çalışmayı uygun bulmuyoruz. Hepsine saygımız sonsuz, kapımız açık ama bir konser için gelip enginarın önüne geçsin de istemiyoruz. Gelirse sadece enginar için gelsinler. Bizim amacımız o, enginar için gelsinler. Assolist dediğimiz de o.
Başkan olarak bugüne kadar yaptığınız işler içinde en çok enginar festivalinden zevk aldığınızı söyleyebilir miyiz?
-Ben normalde hiç yoruldum demeyen bir kadınımdır. Ben yoruldum, düşünün. Çok ama çok yoruldum. Çünkü hiç durmadım. Eve gidin diyorlar gidemiyorum. Nasıl hazırlanıyorsun diye soranlar, 'Evimize misafir geliyor' dedim. Perşembe gecesi bütün yolları basınçlı suyla yıkattım. Sanki kız istemeye geliyorlar. Gün yapan anne gibiydim, hani çocukları misafir odasına sokmaz ya, 'Girme onu elleme, misafir gelecek' diye. Görseniz bir gece önce herkes camını siliyor, kapısının önünü süpürüyordu. Sanırsınız akşama kız istemeye geliyorlar…