Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tanju Tosun, 12 Haziran seçimleri öncesi İzmir’deki siyasi tabloyu Egedesonsöz’e yorumladı.
Fırat Soylu/Egedesonsöz - Muhabirimiz Fırat Soylu'nun sorularını yanıtlayan Tosun, AK Parti'nin İzmir'de neden başarılı olamadığını, CHP'nin 20 milletvekili çıkarma iddiasını değerlendirdi.
*Referandum sonuçları 12 Haziran'a nasıl yansıyacak?
*Partilerin aday listelerine seçmenin bakışı nasıl?
* AK Parti'nin vaatleri oyları artırdı mı?
* CHP'nin 10+10 iddiası gerçekleşecek mi?
* AK Parti İzmir'de neden birinci parti olamıyor?
* Günay ve Yıldırım'lı Ak Parti ne kadar başarılı olur?
*CHP 2009 yerel seçimlerdeki başarısını tekrarlayacak mı?
Fırat Soylu: Partilerin seçim beyannamelerini ele alırsak, Mecliste gurubu bulunan partilerden seçmenin beklentisine yanıt veren veya seçmeni etkilemeye yönelik en iyi vaatleri hangi parti verdi?
Tanju Tosun: 12 Haziran seçimlerine yönelik olarak siyasi partilerin deklare ettiği seçim beyannameleri, seçmenlerin beklentilerine yönelik vaatlerle yüklü. AK Parti, CHP ya da MHP'nin bu anlamda birbirlerine karşı vaatler üzerinden bir üstünlük kurduğunu ya da en iyi vaatlerin bir parti tarafından verildiğini söylemek zor. AK Partinin beyannamesinde somutlaşan vaatlerde bireyi, toplumu ve Türkiye'yi iktisaden dönüştürme temelli bir siyaset tahayyülü dikkat çekerken, CHP yoksullaşan bireyi sosyal politikalarla ayağa kaldırma temelli bir tahayyüle sahip görünmekte. MHP de CHP'ye benzer biçimde orta sınıfların dertlerine derman olmayı amaçlayan bir ekonomi vizyonu ve sosyal politikalarla yola çıkmış görünüyor. AK Parti ve CHP'de demokratikleşme vizyonlarının MHP ile kıyaslandığında bir adım daha önde olduğu söylenebilinir.
F.S: Peki, İzmir'e dönük seçim vaatlerde AK Parti'nin 2,5 sayfa ayırmasına karşılık CHP sadece bir paragrafla yetinmesi, sağlık turizmi konusu dışında bir konuyu öne çıkarmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu İzmirli seçmeninin oy verme kararını etkiler mi?
T.T: AK Parti ile CHP arasında İzmir'e dair beyannamelere konu olan rekabette Ak Parti'nin sayfa sayısı bakımından üstünlüğü tabii ki belirgin. Fakat seçmen sandıkta oy verirken ya da sandığa gitmeden önce, beyannameleri çok fazla inceleyerek, okuyarak tercihini yapmıyor. CHP'nin İzmir'e dair vizyonunun Ak Parti'ye kıyasla kısa kesilmesi CHP adına tabii ki düşündürücü. Kanımca bunda CHP elitlerinin İzmirlilere duydukları güvenin payı da etkili oldu. Muhtemelen Büyükşehir Belediyesinin yerel kentsel projelerinin çarpan etkisi olacağını da CHP'liler düşündükleri için, daha ziyade ulusal vaatler merkezli beyannameyi tercih ettiler.
FS: AK Parti'nin vaatleri İzmir'de oy kazandırır mı?
T.T: İzmirli seçmenin oy verme davranışının vaatler üzerinden şekillenerek, sürekli değişebileceğini söyleyebilmek için elimizde kesin veri yok. En son 2002 genel seçimlerinde Genç Parti Lideri Cem Uzan'ın söyleminde belirginleşen vaat şampiyonluğu, İzmir'in hatırı sayılır bir seçmen kitlesinin bu partiye yönelmesine neden olmuştu. Fakat Uzan'a oy veren seçmenlerin merkezcil eğilimli, liberal ve sol partilere oy vermeye yatkın bir kitle olduğunu düşündüğümüzde, bu seçmenden sağ partilere fazlasıyla yönelim olabileceğini söylemek bugün itibarıyla kolay görünmüyor.
F.S-CHP İzmir'i yıllardan beri kalesi olarak görüyor. Gerçekten İzmir CHP'nin kalesi mi? İzmirli seçmenin çoğunluğunun CHP'ye oy vermesinde en temel etken nedir?
T.T: Bir kenti bir siyasi partinin kalesi ya da suru olarak takdim etmek her şeyden önce o kentin yerleşik demografisine haksızlık etmek anlamına gelir. İzmirlilerin geçmiş dönemlerdeki parti tercihlerine bakacak olursak, ideolojiler ya da kendini partiye adama durumu değil, ideolojiler üstü, pragmatik politik davranışlardır. Tabii ki, sosyal temsillerin parti tercihlerine yansımasında modern hayat tarzlarının kutsallığını ve laiklikle, Cumhuriyetin, özgürlüğün harmanlandığı ruh hallerini de gözardı edemeyiz. Bu anlamda son yıllarda İzmir'de CHP'yi muktedir kılan ya da seçmenin çoğunluğunun CHP'ye oy vermesine yol açan; modernite, laiklik, Cumhuriyet ve Ata sevdasıyla harmanlanan kendine özgü reflekslerdir.
F.S: Peki, Türkiye genelinde birinci parti olan AK Parti'nin iki genel seçim ve iki de yerel seçimde İzmir'de birinci parti olamamasının sebebi nedir?
T.T: Türkiye'nin büyük çoğunluğunda hakim olan Ak Parti ağırlığını veri alarak, Ak Parti'nin İzmir'de de birinci parti olması gerekir şeklinde bir şartlanmaya gitmek pek doğru olmaz. İzmir'de yaşıyorsak ve İzmir'in havasını teneffüs ediyorsak, İzmir'deki hakim algıda laiklik-cumhuriyetçilik ekseninde Ak Parti'ye dair İzmirlinin geliştirdiği, bu partiye oy vermemeyi, en azından birinci parti yapmamayı gerektiren sayısız düşüncelerin varlığını gözardı edemeyiz. Ak Parti'ye ilişkin algılanan siyasi özne ile İzmirli olmanın rasyonalize edildiği değerler standardında bir özdeşleşememe durumu mevcut. Sözkonusu özdeşleşememe gerçekliği içinde sayısız irrasyonel algıların da mevcut olduğunu eklemek gerekir.
F.S: Asıl temel sorun nedir?
T.T: Ak Parti'nin sorunu, bir yandan kentte kendisine dair üretilen negatif şehir efsaneleriyle mücadele etme konusunda yetersiz kalması, diğer yandan Ak Partililerin İzmirlilerin içlerinden biri oldukları konusunda sosyal temsil bağlamında yetersiz kalmalarıdır.
F.S: AK Parti, CHP ve MHP'nin Milletvekili aday listeleri ile ilgili düşünceniz nelerdir? Adayların partinin başarısına katkısı ne kadardır?
T.T: Ak Parti ve MHP listelerinin CHP ile karşılaştırıldığında daha yerlici, daha doğrusu yerel tonlarla bezenmiş, teşkilat takviyeli adaylarla öne çıkmasına karşılık, CHP listesi tıpkı beyannamedeki İzmir vurgusunun sınırlılığı gibi Türkiye'yi İzmir'de temsil etme şeklinde kurgulanmış. Tüm partilerin adaylarının sosyo-ekonomik nitelikleri Türkiye'deki sosyo-ekonomik farklılaşmayı siyasette temsil ettirme iddiasında. Kanımca tıpkı beyanname gibi, adayların da seçmenlerin tercihini partiye kanalize etme bağlamında belirleyiciliği zayıf. Bu nedenle, adayların partinin başarısına katkısı çok yüksek olmaz. Özellikle de İzmir gibi büyük kentlerde.
F.S: AK Parti ve CHP mevcut milletvekillerinin tamamına yakınını liste dışı bıraktı bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
T.T: Üç partinin aday listelerine baktığımızda özellikle Ak Parti'nin İzmirlilerin parti tercihlerini bu kez değiştirme manevrası yaptığını söyleyebiliriz. İzmir'deki moderniteyi ve yükselen burjuvaziyi teşkilat dışı adaylarla, muhafazakarlığı ise teşkilat takviyeli isimlerle tamamlamış. Bir zamanların ANAVATAN Partisi'nin icracı siyaseti bu kez Sayın Binali Yıldırım ile temsil ettirilerek, adeta Özal'ın dört eğiliminin İzmir'de yeniden dirilişine tanık oluyoruz.
CHP aday listesi ise AK Parti ve MHP'ye kıyasla İzmir'i Ankara'dan tanzim etme bağlamında daha belirgin bir stratejiye dayanıyor. Adeta burada da Kılıçdaroğlu ve ekibinin İzmir'e duyduğu güvenin sonucunu görüyoruz. CHP'de emeğin, Aleviliğin, entelektüel bilginin temsilcisi aday var. Fakat neredeyse örgütün adı yok.
F.S: 2007 seçimlerine göre bir değerlendirme yapacak olursak dört yılda üç partinin oylarında bir değişme var mı?
T.T: Böyle bir değerlendirme yapabilmek için, elimizde alandan toplanan somut veri ve buna dayalı bulgu olması gerekir. Buna şu anda sahip değiliz. Fakat, geçmiş seçmen eğilimlerini, eğilimlerdeki konjonktürel değişmeleri, ülkenin ve İzmir'in gidişatıyla birlikte yüksek sesle düşündüğümüzde, seçmenin 12 Haziranda sürpriz yapmasının kolay olmadığını söyleyebiliriz.
F.S:CHP'nin yüzde 50 oy oranını geçme ihtimali var mı? CHP İl Başkanı Tacettin Bayır ve Genel Başkan Yardımcısı A. Yüksel'in iddialı hedefleri var. Özellikle her iki bölgeden 10+10 olmak üzere 20 milletvekili çıkaracaklarını söylüyorlar. Bu iddianın gerçeklik payı var mı?
T.T: Olasılık teorisi içinde baktığımızda tabii ki var. Fakat teoriyi siyasette gerçekle buluşturacak olan; kalan süre içinde CHP'li yerel siyasi aktörlerinin yürüteceği kampanyadır. Kötü yürütülecek bir kampanya, CHP'lilerin beklentilerinin bir hayli altında kalmalarına yol açabilir. 20 milletvekili çıkarma beklentisi, partinin koyduğu bir hedef. Bu hedefin motivasyonu arttırıcı bir etkisi olduğu muhakkak. Fakat gerçekleşir mi? Çok bilinmeyenli bir denklem.
F.S: AK Parti'nin iki Bakanı (Ertuğrul Günay ve Binali Yıldırım) İzmir'den aday göstermesi İzmirli seçmen üzerinde etkili olur mu? Oy oranına yansır mı?
T.T: Sayın Günay ve Sayın Yıldırım'ın İzmir'den aday gösterilmelerinin sembolik bir anlam ve önemi vardır. Fakat Günay'ın sosyal demokrat geçmişi dikkate alınıp böyle bir karar verilmişse yanlış bir strateji. Yok, eğer Kültür Bakanı kimliği veri alınmışsa daha doğru olur. Fakat Sayın Yıldırım'ın mütevazi kişiliği, hoşgörülü ve uzlaşma siyasetine yatkınlığı, bakanlığı dönemindeki icraatçı ve vizyoncu kimliği dikkate alındığında kent merkezinde olmasa da kırsalda prim yapacağını ve Ak Parti oylarını arttırabileceğini söyleyebiliriz. Fakat son tahlilde seçmen üzerinde aktörlerin kimlikleri sadece kısmi etki yapabilir diye düşünüyorum.
F.S: AK Parti, CHP'nin özellikle sahil şeridinde yaşayan vatandaşlardan oy aldığını savunuyor. Bu duruma benzer durum İzmir'de de var. CHP deniz kenarı dediğimiz daha merkezi kentin alçak bölgelerinde güçlü iken AK Parti varoşlardan daha yüksek oy alıyor. Ancak 2009 yerel seçimlerinde CHP büyük bir atak yaparak bu bölgelerde de oyunu artırdı. 29 belediye başkanlığı kazanması, CHP'nin varoşlarda oyunu arttırdığı tezini doğurur mu? 2009 yerel seçimlerinde yakalanan başarı ve ardından gelen referandum sonuçları ile 12 Haziran seçimlerinde nasıl bir tablo bizleri bekliyor?
T.T: 2002 genel seçimlerinden sonra gidilen 2004 yerel ve 2007 genel seçimlerinde CHP'ye yönelik toplumsal destek kent merkezinden çevreye (kırsal kesime) ve varoşlara gidildikçe azalıyordu. Bu eğilim 2009 yerel seçimlerinde değişmeye başladı ve özellikle varoşlarda, kısmen kırsalda kırılmaya ve CHP'nin kent merkezi ile çevresindeki oyları dengelenmeye başladı. Bu oy değişiminin mimarı Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kocaoğlu'dur. CHP'nin varoşlarda ve kırsalda seçmen zihninde elitist söylem solculuğu, yerini halkçı-icraatçı, ideolojiler üstü bir parti algısına bırakmaya başlamıştır. Bu algı değişiminde Sayın Kocaoğlu'nun seçilmiş bir yerel politik aktör olarak rolü belirleyici olmuştur. Bir yandan metropolde ki varoşların, diğer yandan metropol sınırları içindeki mekanlarda klasik yerel hizmet sunumu dışında üretilen sosyal belediyecilik Kocaoğlu, eliyle CHP'nin yanında olmayan kitlenin CHP ile buluşmasına zemin hazırlamıştır. 12 Haziran'da bunun tekerrür edip etmeyeceği, bu seçmenin CHP'de kalıp kalmayacağını şimdiden söylemek kolay değil.
F.S: Başta Başbakan Erdoğan olmak üzere AK Parti'li pek çok isim İzmirlilerin tepkisini çekecek açıklamalarda bulundu (Hüseyin Çelik, Bülent Arınç, Melih Gökçek gibi) bu durum İzmirli seçmenin sandıkta AK Parti'ye olan bakışını olumsuz yönde artırıyor mu? AK Parti'nin oylarında bir azalma yaratıyor mu? Bu seçim bunun etkisi ne kadar olur?
T.T: Adı geçen siyasi aktörler bu tür açıklamalarda bulunmadıklarını ya da açıklamalarının iddia edildiği şekilde yorumlanmaması gerektiğini defalarca ifade ettiler. Fakat, İzmir gibi siyasette kendine özgü rasyonelliklerin inşa edildiği bir kentte yerleşik olanlar, bilinçaltlarındaki Ak Parti karşıtlığı ile, söylenen ya da söylendiği iddia edilen sözcüklerle, zihinlerinde takdim edilen değil, söylenen ya da söylendiği varsayılanlarla bir Ak Parti imgesi inşa ettiler. İnşa edilen bu yeni Ak Parti imgesinin zihinlerden kazınması, çılgın projelerle, ultra icracı bakanlarla bile kolay görünmüyor.
F.S: AK Parti'nin özellikle kendisini 'anlatamama' 'ön yargıyı' kıramama gibi öz eleştirisi var. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'ın buradan aday olması kendisi gibi daha önce CHP'de siyaset yapmış bir kaç ismin de yine sıralamalarda bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? AK Parti 'aksolcu' diye tabir edilen isimlerle İzmir'de bu önyargıyı kırabilir mi?
T.T: Sayın Günay ya da geçmişte sosyal demokrat çizgide politika yapmış bazı isimlerin listede ön sıraya konması bir politik strateji olmakla birlikte, İzmir'de bu stratejinin tutması kolay değil. Çünkü seçmen bu aktörlerin dününü, sol geçmişini veri alarak değil, bugün sağda politika yapmasının nedenlerini sorgulayarak tercinde bulunabilir. Bu sorgulamada bulunacak yanıtlar Ak Parti'ye ilişkin önyargının kırılmasına yardım edecek nedenler olmayabilir.
F.S:Yerel yönetimleri elinde bulunduran CHP'nin 2009 yerel seçimlerinde elde ettiği başarının ardından yerel hizmetler anlamında 2 yılda ortaya koyduğu çalışma seçmene nasıl yansıyacak? 29 CHP'li belediyenin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Belediyelerde yaşanan sıkıntılar (metronun bitirilmemesi gibi) bu seçim CHP'ye oy kaybettir mi?
T.T:Konu İzmir ve İzmir seçmeninin oy verme davranışı, siyasi eğilimleri olduğunda, yerel yönetimlerin performansını veri alarak CHP oy artışı ya da analizi üzerine değerlendirme yapmak kolay değil. İzmir'de her üç seçmenden biri ya oy verdiği partinin kendi dünya görüşünü temsil ettiği ya da geçmişten beri o partiye oy verdiği için bir partiyi destekliyor. Bu hakim kanaat CHP'ye oy veren seçmende had safhada. Bu veri durumun CHP seçmeninde belirgin olduğu bir kentte yerel yönetimlerin başarı ya da başarısızları genel seçimde tayin edici olmaz. İzmir seçmeni eğer görülecek bir hesabı olduğunu düşünüyorsa, yerel seçimi bekleyecek kadar sabırlı ve bilinçli bir seçmen.
F.S: Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP Genel Başkanı olması, yenilenen CHP, Mustafa Balbay'ın adaylığı bunlar İzmirli seçmenin CHP'ye olan bakışını nasıl etkiledi? CHP bu seçim gerçekten bir sürpriz yapacak mı?
T.T: Mustafa Balbay'ın adaylığı bir siyasi simge, bir mesaj. Ergenekon davasına, yargılamalarına ilişkin CHP'nin geliştirdiği bir yöntemsel eleştiri. CHP'ye oy veren ya da vermeyi düşünen seçmen açısından bu adaylık negatif bir etki yapmayacaktır. Balbay aday yapıldı diye de oylar tabii ki CHP'ye akmayacaktır. CHP seçmeni asıl CHP'deki değişimi, ki bence bu geç kalınmış bir devrimdir. CHP'nin Kılıçdaroğlu ve ekibiyle zorla salonlardan alınıp, sokaklara taşınması anlamında bir devrim. Fakat burada kritik mesele, sokakların müdavimi Ak Parti'nin sokaklardan çekilmeye hiç niyetli olmamasıdır. Bu nedenle sürpriz ülke genelinde şimdilik zor görünüyor.
F.S: MHP'nin baraj sorunu var mı? İzmir'de 2007 seçimlerine göre oylarında bir değişim yaşandı mı?
T.T: Ulusal düzeyde MHP'nin baraj sorunu olmaması gerekir. Yüzde onlar düzeyindeki kendi seçmenini kontrol ediyor. İzmir'de çok sınırlı bir değişim yaşanma ihtimali yüksek diye düşünüyorum.
F.S: Birinci bölgede Osman Pamukoğlu, ikinci bölgeden de Doğu Perinçek aday bu iki isim de parti genel başkanı sizce bu iki isim İzmir'deki oy dengesini nasıl etkiler? CHP, AK Parti ve MHP'den en çok hangisi bu iki ismin adaylığından etkilenir.
T.T: Bu isimlerin adaylıkları simgesel anlamda önemli olmakla birlikte, sınırlı sadık seçmenleri dışında, gerniş seçmen kitlelerinden destek alıp, oy dengelerini değiştirme güçleri yok. Bu isimlerin alacakları her oy CHP'nin milletvekili sayısının artışı önünde kısmı bir engel teşkil edebilir.
F.S: 12 Haziran seçimleri öncesi AK Parti ve CHP'nin en büyük kozu sizce ne olacak?
T.T: Ulusal düzeyde düşündüğümüzde, Ak Parti'nin en büyük kozu sayın Başbakan Erdoğan'ın varlığıdır. Başbakan Erdoğan, tarafsız bir yerli ya da yabancı siyasi analist için neredeyse 10.iktidar yılında heyecanını yitirmeden Türkiye'yi siyasi, ekonomik ve toplumsal açıdan yenden tanzim etmeye kendini odaklamış bir siyasi aktör. Ak Parti ve iktidarının başardıkları ve başarısızlıklarından ayrı olarak düşündüğümüzde, ortalama Türkiyeli seçmenin böyle düşündüğünü tahmin ediyorum. Her coğrafyada, toplum kesiminde azımsanmayacak kişisel ve parti temelli desteğinin ardında kanımca bu yatıyor. Ak Parti'nin yarınlara ilişkin referans gösterdiği sağlık, eğitim alanındaki politikaları, bir de iktidarın sihirli sözcüğü 'istikrar' bu partinin en önemli kozu.
CHP'nin seçim sürecindeki en büyük kozu ise, Kılıçdaroğlu şahsında belirginleşmeye başlayan ve sosyal demokrasiyi sokağa taşıyan yeni vizyondur. Kılıçdaoğlu'nun denenmemiş oluşu, sade, sıradan, mütevazi kişiliği, sosyal demokrasiyi sosyallik ve demokratlıkla harmanlayan halkçı, fakat popülist olmayan, ayağı yere basan vaatler kanımca önemli kozlar şeklinde dikkat çekiyor.
F.S: 13 Haziran sabahı hem İzmir'i hem de Türkiye'yi nasıl bir meclis tablosu bekliyor.
T.T: Ulusal düzeyde yapılan kamuoyu araştırmalarının sonuçları Ak Parti, CHP, MHP ve BDP'nin desteklediği adaylardan müteşekkil bir parlamentonun oluşacağını gösteriyor. İzmir'den ulusal parlamentoya seçilecekler arasında CHP'lilerin ağırlıkta olması kuvvetle muhtemel. Önemli olan, yeni parlamentonun Türkiye ve toplumu adına neleri üreteceği ve bu sürecin diyalog ve hoşgörüyle yönetilip yönetilemeyeceği. Her koşulda Türkiye 2023 sınavı yeni parlamentoyla başlayacak.