Paralel Devlet Yapılanması ve FETÖ'nün kamu kurum ve kuruluşlarındaki örgütlenmesine yönelik çalışmalar sürüyor. İş dünyasındaki yapılanmayla mücadele kayyum atanması, operasyonlar ve şirketleri el konulması gibi süreçlerle ilerlerken akademik camiada da bir hayli yol alındı.

Yapılanmanın İzmir'deki üniversiteler ayağına bakıldığında sürecin başından bu yana dikkat çeken bir durum var. İzmir'de Ege Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi ve Yüksek Teknoloji Üniversitesi'nden sonra kurulan dördüncü kamu üniversitesi olan Katip Çelebi Üniversitesi sürekli operasyonlarla gündeme geliyor. Bir yandan Gediz Üniversitesi ve İzmir Üniversitesi'ne el koyarak iki vakıf üniversitesini kamu üniversitesi haline getiren devlet, Şifa Üniversitesi'ni ise tamamen kapatmıştı. İki üniversitenin kurucu rektörlerini belirleme çalışmaları ise şimdilik ayrı koldan devam ediyor.

FETÖ/PDY yönelik mücadelede Katip Çelebi Üniversitesi sık sık operasyonlar ve bünyesindeki akademik personelin bu yapıyla ilişkisi ile gündeme geldi. Üniversitenin Kurucu Rektörü Prof. Dr. Galip Akhan'ın karşısında olan isimler 'bu kadar kişiyi üniversiteye siz aldınız, sorumluluğunuz var' diyor. Üniversitenin halen de rektörü olan Akhan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün dayısının kızı Ayşenur Akhan ile evli. Üniversiteye rektör olarak atanması da yine bu konuda yoğun lobi çalışması yapan Gül'ün eniştesi İzmir eski Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Tekelioğlu'nun aktif siyasette olduğu dönemde yapılmıştı.

Galip Hoca, son günlerde sadece akademik olarak rakipleri tarafından sıkıştırılmıyor. Hem AK Parti içindeki bazı isimler hem de CHP tarafından yoğun markaja alınmış durumda. Konu, CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfü Baydar'ın açıklamalarıyla yeniden alevlendi. Baydar, meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada Akhan'ın şu anda FETÖ ile irtibatlı oldukları gerekçesiyle cezaevinde olan ya da yurt dışına kaçan birçok kişiyi üniversite bünyesine aldığını anlattı. Üstüne bir de rektör seçilmesinden sonra Amerika ve Pensilvanya'ya bağlılık ziyareti yaptığını da söyledi.

Prof. Akhan hakkındaki iddiaları, operasyonların olduğu günden itibaren kabul etmiyor. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Konak Meydanı'ndaki mitingleri aksatmayan Akhan, bir ara rektör cübbesi ve kıyafetleriyle gezerek dikkat çekmişti. Yine rektörün yaptığı açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla FETÖ bağlantısı tespit edilen 52 akademisyen ve 12 idari personel kamu görevinden çıkarılmış. Bu konuda özverili çalışmanın devam ettiği belirtilirken yeni alımlarda aynı hassasiyetin ve özenin gösterildiğinin de altı çiziliyor. Yani Prof. Akhan kendisini bu yapılanmanın yuvalanmasından sorumlu gören kesimlere açık açık yanıt veriyor. Tabi ki son kararı akademik personel olarak üniversiteye alınan, sonra da atılan kişilerin referanslarına bakan yargı karar verecek. YÖK ile koordineli yürütülen çalışma sonucunda bu kadar kişinin neden Katip Çelebi Üniversitesi'nde barınabildiği de yanıt bulmuş olacak.

İzmir'de başı FETÖ/PDY ile dertte olan isim sadece Prof. Akhan değil… Bu aralar Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Hoşcoşkun da aynı sorunla uğraşıyor. Yoğun çaba ve yıllara yayılan mücadele sonucunda rektörlük koltuğuna oturmayı başaran Hoşcoşkun, kapatılan Şifa Üniversitesi'ni kuran Türkiye Tabipler Vakfı'nın kurucuları arasında yer alıyor. İzmir 11. Noterliği tarafından yıllar önce onaylanan vakıfta bugün tutuklu ya da yurt dışına kaçmış Mahmut Akdoğan, Kudret Ünal, Şerif Ali Tekalan, Mehdi Yeksan gibi isimlerin yer aldığı 37 kişilik kurucu ekipte yer alan Prof. Hoşcoşkun o döneme ilişkin durum sorulduğunda ise, 'Bilgim dışında ismim listeye eklenmiş. Haberim yoktu. Vakfın kuruluşu ve çalışmaları hakkında hiç bilgim olmadı' yanıtını veriyor. Durumu kara propaganda olarak nitelendiren rektör daha önce organ mafyası ve bıçak parası şebekesi gibi yapılarla ilişkilendirilmeye çalışıldığının altını çizerken önceliğinin eğitim ve bilim olduğuna da vurgu yapıyor. Uzun yıllar eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a yakın çalışan Hoşcoşkun, Birlik Vakfı İzmir Şube Başkanlığı görevini yürüttüğü sırada rektör olarak atanırken FETÖ/PDY karşı mücadele ettiğini, üniversite bünyesinde bu yapının barınmasına izin vermeyeceğinin de altını çiziyor.

Kısacası, İzmir'in en köklü üniversitesi Ege Üniversitesi ile kurulurken ismi bile tartışmalara neden olan Katip Çelebi Üniversitesi'nin rektörleri FETÖ/PDY konusunda sınav veriyor. Devletin tüm kurumlarıyla refleks gösterdiği bu yapılanmanın ayıklanması sınavından geçip geçemeyeceklerini de zaman gösterecek.