İZMİR - Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde Balkan göçmenlerinin çözüm bekleyen sorunlarını dile getiren Türeli, “Hükümet milyonlarca Balkan göçmeni vatandaşımızın sorunlarına karşı son derece duyarsız bir politika izliyor” tespitinde bulundu.
Bulgaristan başta olmak üzere Yunanistan, Makedonya, Bosna ve Kosova’dan Türkiye’ye göç eden vatandaşların, göç ettikleri ülkelerde kalan taşınmaz malları üzerinde hak iddia edemediklerini kaydeden Türeli, “Bulgaristan ile 1926 yılında imzalanan Ankara Anlaşması ve buna dayalı olarak çıkarılan ikamet sözleşmesine göre, Türkiye’de yaşayan Bulgarlar ve Bulgaristan’da yaşayan Türklere anlaşma imzalandıktan sonra iki yıl içinde mallarını serbestçe elden çıkarma hakkı tanınmıştı. Ancak anlaşmanın yalnızca imzalandığı tarihten önceyi mi kapsadığı, yoksa daha sonraki dönemler içinde mi geçerli olduğu hususu açık değil. Bu nedenle Bulgaristan kötü niyetli bir yaklaşımla vatandaşlarımızın topraklarının iadesine ilişkin açtığı davaları reddediyor. İnsanlar ata yadigârı toprakları üzerinde hak iddia edemez halde. Bu anlaşmanın bir an önce yorumlanmasına ihtiyaç var” diye konuştu.
Balkanlarda Türk vakıflarına ait çok sayıda taşınmaz bulunduğuna değinen Türeli, hükümete “ Türkiye’de azınlık vakıflarına ait malların iadesi kararı aldığınız bir dönemde, Balkanlarda kalan Türk vakıflarına ait taşınmazları unutmayın” uyarısında bulundu.
Emekli olamıyorlar
Balkan göçmenlerinin en önemli sorunlarından birinin de emeklilik olduğuna dikkat çeken Türeli, gerek 1968 göç anlaşmasına göre, gerekse 1993 yılından sonra kendi isteğiyle Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç edenlerin bürokratik engeller nedeniyle emekli olamadığını ifade etti. Göç eden vatandaşların Bulgaristan’da çalıştıkları süreleri Türkiye’ye aktaramadıkları bilgisini veren Türeli sözlerini şöyle sürdürdü: “ 1968 yılında imzalanan Türkiye-Bulgaristan Yakın Akraba Göç Anlaşması’nın 12’nci maddesinde böyle bir hüküm olmasına rağmen bu hüküm uygulanmıyor. Bir de 1993 yılından itibaren bugüne kadar kendi rızalarıyla gelenler var. Bunların çoğu emekli olamıyor. Bu konuda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’nın ortak bir çalışma yapması ve göçmen vatandaşlarımızın emeklilik sorununun derhal çözülmesi gerekiyor.”
Türkçe eğitim engelleniyor
Türeli, komisyonda yaptığı konuşmada Balkan ülkelerinde halen yaşayan Türklerin eğitim, dil ve kültür sorunlarını da gündeme taşıdı. Özellikle Bulgaristan, Yunanistan ve Makedonya’nın Türkiye ile imzaladığı ikili anlaşmalar ve uluslararası anlaşmalara aykırı olarak Türkçe eğitim hakkını engellediğini kaydeden Türeli, “Şu anda Bulgaristan’da yaşayan Türk çocuklarının ancak yüzde 1,5’u haftada iki saat Türkçe eğitim görebiliyor. Aynı şekilde, Yunanistan, Lozan Anlaşması ile Batı Trakya Türklerine tanınmış olan Türkçe eğitim hakkının kullanılmasını engelliyor. Hatta Yunanistan ülkedeki Türk okullarından alınan diplomaların denkliğini dahi tanımıyor. Makedonya’da da benzer sorunlar yaşanıyor. Kosova Cumhuriyeti’nde önemli bir problem var: Türkçenin Arnavutça ve Sırpça ile eşit, resmî dil statüsüne sahip olmaması. Hâlbuki geçmişte böyle bir eşit statü vardı fakat bugün öyle bir şey yok.” dedi.
Bulgaristan tarafından zorla yapılan isim değiştirme olayına da değinen Türeli “Bulgaristan 1971 yılında Pomak Türklerinin, 80’li yılların ortasında da Türklerin isimlerini zorla değiştirdi. Onlara Slav( Bulgar) isimleri alma zorunluluğu getirdi. Bu uygulamadan sonra vazgeçtiler ama nüfus kütüklerinde hala o isimler kayıtlı. Bu kayıtların geriye doğru silinmesi gerekiyor” dedi.