TUNCELİ - CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, TBMM’nin şu an konuşması gereken en önemli konunun Kürt sorunu olduğunu belirtti. "Ben bu gece Tunceli’de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık. İktidarın ivedilikle, iktidarı ile muhalefeti ile bu sorunun çözümü konusunda ne yapılacaksa çok hızlı bir şekilde yapması gerekiyor. İnsanlar hala kurşun sesleri ile uyuyorsa bu seslerle uyumaya çalışıyorsa, burada çok ciddi sorunların olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor" dedi.
Tunceli’ye, bir düğün törenine katılmak için gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, bugün basın toplantısı düzenledi. CHP grubunun yemin etmemesi ile ilgili değerlendirmede bulunan Tekin, siyasi partilerin demokrasiler içinde yapabileceği eylemler olduğunu söyledi. Eylemlerini sonuç alıncaya kadar devam ettireceklerini belirten Tekin, "Bu eyleme yönelik özellikle AKP yetkililerinin ve sayın Başbakanın söylemleri doğrusu beni dehşete düşürüyor. AKP’ye açılan kapatma davasını isim vermeden eleştiren Başbakan Recep Tayip Erdoğan ’milletin iradesine kimse ipotek koyamaz’ demiş. Şimdi siz kendinize gelince millet iradesi diyeceksiniz, size yönelik bir saldırı olunca hukuku yargıyı yok sayacaksınız. Ama başka bir siyasi parti böyle bir olayla karşı karşıya kalınca dönüp demokrasi dersi vereceksiniz. Bu kadar da iki yüzlülük olamaz. Demokrasi çifte standart istemez" dedi.
KURULTAY TARTIŞMASI: BİZE ULAŞAN İMZA YOK
Tekin, basın toplantısını izleyen gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Parti içi muhalefetin başlattığı kurultay çalışmalarının hatırlatırlatılması üzerine Tekin, "Şu ana kadar bize ulaşan herhangi bir imza yok. Sadece kamuoyunun da bildiği ve bizimde basından takip ettiğimiz arkadaşlarımız Türkiye’de 40 ilde toplantı yapmış. İmza toplamak için ayın 6’sında eğer gerekli imzalar toplanmış ise bize ulaşır. 640-650 imza toplanırsa tabiki biz de kurultay iradesine her zaman saygılıyız. Ama gördüğüm kadarıyla daha imzalar gelmeden birçok imza geri çekildi" diye konuştu.
’İNSANLAR HALA KURŞUN SESLERİYLE UYUYOR’
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, parlamentonun ve Türkiye’nin konuşması gereken en önemli sorunun Kürt sorunu olduğunu belirterek şöyle dedi: "Ben bu gece Tunceli’de kaldım. Sabaha kadar helikopter sesi ve kurşun sesleri ile uyuyamadık. Olağan bir durum söz konusu değil. Bu durum sadece Tunceli içinde geçerli değil, bütün Güneydoğu illerine gittiğinizde oralarda da ciddi sorunların yaşandığı biliniyor. Ancak bu sorunların görmezlikten gelinmesi Türkiye için hayra alamet bir sorun değildir. İktidarın ivedilikle, iktidarı ile muhalefeti ile bu sorunun çözümü konusunda ne yapılacaksa çok hızlı bir şekilde yapması gerekiyor. 12 Eylül’den bugüne kadar bölgede olağan bir durum söz konusu değil. İnsanlar hala kurşun sesleri ile uyuyorsa bu seslerle uyumaya çalışıyorsa, burada çok ciddi sorunların olduğunu herkesin bilmesi gerekiyor. Bu sorunlar ötelenecek sorunlar değil. Öelene ötelene bugünlere gelindi. Asıl olarak başbakanın ve iktidarın ve diğer siyasi partilerin bu konudaki sorunu çok hızlı bir şekilde bu sorun nasıl çözülecekse , parlamentoda nasıl görüşülecekse bunu çözmesi gerekiyor. Aksi taktirde ötelenirse çok daha zorlaşacağı bellidir."
’SİVAS’TA YAPILANLAR FAŞİZAN BİR ÖRNEKTİR’
Sivas olaylarının 18’inci yılı nedeniyle düzenlenen anma programına izin verilmemesine tepki gösteren Tekin, "Kabul edilecek bir durum değil. Böyle faşist bir anlayışı kabul etmemiz mümkün değil" diye konuştu.
YEMİN KRİZİNİN ANA NOKTASI BİZ DEĞİLİZ
Tunceli’den sonra Elazığ’a giderek parti teşkilatını ziyaret eden CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Meclis’te yemin etmemelerine değinen Gürsel Tekin, "Krizin ana noktası biz değiliz. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak şu anda yapmış olduğumuz son derece demokratik bir eylemdir. Haklarımızı arıyoruz, demokrasi istiyoruz, özgürlük istiyoruz. Şunu da hatırlatmak istiyorum. Geçmiş dönemlerde hepinizin akıllarımızda vardır. Kendi televizyonlarınıza baktığınızda, gazetelerinize baktığınızda orada da göreceksiniz. Sayın Başbakan dahil olmak üzere AKP’nin bütün yetkilileri adeta yargıyla savaşır bir vaziyette geçirdi yedi yılını. Her yargı kararında onlara şiddetli tepki, hakaretler hatta yandaş gazetelerinin ’Kırılsın bu eller’, ’Kim bunlar?’, ’Millet iradesinin üstünde olabilir mi?’ diyenlerin; bugün ’Yargıya saygılı olun’, ’Efendim hukuka müdahale mi edelim?’ diyenlerin iki yüzlülükten vazgeçmeleri lazım. O zaman ben sorarım. Daha tükürdükleriniz kurumadı. Dün öyle söyleyeceksiniz bugün de bize yargıya saygılı olun diyeceksiniz. Kim bu yargı? Bu yargı Anayasa Mahkemesi değil mi? Bu yargı sizlerin tarafınızdan tayin edilmiş üç tane özel yetkili yargıç. Şimdi böylesi bir hukuk sistemi olabilir mi? 2007’de farklı bir hukuk sistemi, 2011’de farklı bir hukuk sistemi. Bu insanlar 3 yıldır cezaevlerinde yatıyorlar. 3 yıldır soruşturma aşamasında ve belgeyi bulamadık diyorlar. Bunun süresi nedir kardeşim? 30 yıl mı yani? Onun için bu bizim demokratik bir hakkımızdır. Bu hakkımızı sonuna kadar kullanacağız" diye konuştu.
BAŞBAKAN BİZİ KORKUTAMAZ
Başbakan Erdoğan’ın seçimden sonraki balkon konuşmasına da değinen Gürsel Tekin, "Sayın Başbakan biliyorsunuz her seçim dönemi böyle bir balkon konuşması yapar, şirinlikler yapar. Üstünden daha 10 gün geçmedi, 10 gün sonra meydan okuyor. Sayın Başbakan unutmasın, o devlet olanaklarını kullanarak meydan okuyabilir ama biz hayatımızın her alanında faşizme karşı, gericiliğe karşı meydan okumuş insanlarız. Eğer bize karşı meydan okuyacaksa, sayın Başbakan yanlış adres arıyorsunuz. Bizi korkutamazsınız. Siz basını medyayı, iş dünyasını herkesi korkutabilirsiniz ama korkutamayacağınız bir adres var o da Cumhuriyet Halk Partisi ve onun genel başkanı. Herkes haddini bilecek. Herkes demokrasi içerisinde, biz meşru hakkımızı arıyoruz. Hiç kimsenin bunu küçültmeye, bunu eleştirmeye, bunu ötekileştirmeye hakkı yok. O yandaş medyaların köşe yazarlarına hepsine hatırlatmak istiyorum, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını şiddetle eleştireceksiniz, olmaz böyle bir yargı diyeceksiniz, onlara her türlü hakareti yapacaksınız ama buraya gelince bize yargıyı hatırlatacaksınız. Bu iki yüzlülükten herkesin vazgeçmesi lazım. Demokrasi herkese lazım. Onlara daha çok lazım olacak" dedi.