ANKARA - CHP MYK toplantısı sonrası açıklama yapan Güler, Kemal kılıçdaroğlu ile Filistin eski Başkanı ve Hamas Lideri Haniye'nin salı günü saat 10.30'da görüşeceklerini söyledi.
Güler, Van depremi, Uludere olayı ve TBMM’de çalışma koşullarını değiştiren iç tüzük değişimini de değerlendirdi.
VAN’DA YAŞAM KOŞULLARI
"Sayın Kılıçdaroğlu ve MYK üyelerimizle, yılbaşında Van ve Erciş’teydik. Oradaki konteyner kenti ziyaret ettik" diyen Güler, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“2,5 ay geçmesine rağmen yaralar sarılamamıştır. Vali’nin verdiği bilgiye göre Van’ın %30’u Van’dan göçmüştür. Hangi ülkede 180.000 kişinin göç etmesi büyük olay olarak değerlendirilir. Bu olayın arkasında siyasi yetersizlik vardır.
Çadır kent, konteyner ve evlerin yeniden yaşanabilir hale getirilebilmesi için hesapsızlık söz konusudur. İşletmeler için afetlerden ötürü yardım mekanizmasını işleten Foskep, kendisine gelen kredi destek talebini bankalarla yürüttüğünden dolayı tıkanıklıktan ötürü çalışmalar gerçekleşmiyor. Kütahya Simav’da da aynısı olmuştu. Foskep çerçevesinde esnafa sağlanan yardım tıkanmış durumda. Sezaryen doğumdan yeni çıkmış annenin sıkıntısını gördük. Sağlık elemanlarının yaşam şartı çok zor, afetzede sağlık sıkıntısı yaşıyor.
Kız çocuklarından ve velilerin çoğundan okulların açılması gerektiği talebini duyduk. Okulların bugün açılacağı sözünü Vali’den almıştık. Bugün bazı okullar açılmış. Milli Eğitim’in afet durumda normalleşme için çalışmaları sürdürmesi gerektiğini görüyoruz.
Bizim afet ve imar hukukumuz mülk sahipleri üzerine kurulmuş. Üniversiteler dahil bürokrasinin ve siyasetin ele almasında yarar var. Kiracıların yaşam şansı yok.
Van ve Erciş ziyaretlerimizde Uludere’ye gitmemiz için helikopter tahsisine izin vermeyeceği bilgisini aldık. Heyetimiz ikiye ayrıldı ve bir kısmımız Uludere’ye yola çıktı, bir kısmımız Van’da kaldı. Yolda kaza gibi bir talihsizlik yaşadık.”
ULUDERE FACİASI
Hükümetin, CHP'nin Şırnak'a gitmesi için gereken helikopter tahsisini engellemesini de değerlendiren Güler; sözlerine şöyle devam etti:
“Ortak aklı gerçekleştirmeye çalışan muhalefete hükümetin uygulamasının göstergesi oldu. Orada aileler ziyaret edildi ve dönüldü. Uludere olayı hükümetin bir an önce hem yaslı ailelere hem de dünya kamuoyuna hesap vermesi gereken bir olay olarak tarihe geçti.
Biz bu konuda bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmamasından rahatsızız. Bakanlar Kurulu toplantısından sonra hükümet umuyoruz ki hatasının farkına varacak ve kamuoyuyla bilgileri paylaşacaktır.”
İÇ TÜZÜK MUHALEFETİ SINIRLANDIRMAYA YÖNELİK
Türkiye’de pek çok temel kurumu susturan ve kendi yönetimi altına alan hükümetin şimdi de TBMM’yi by-pass ettiğini daha önceden belirttiklerini belirten Güler; “Meclis TV’deki sınırlamalar, gensorulara cevap verilmemesi, Kamer Genç’in kürsüdeyken itilmesi, TBMM’nin KHK’larla yetkilerinin elinden alınmasını duyurmuştuk.
Bu iç tüzük değişikliği ile TBMM’nin muhalefetinin öneri sunma, soru sorarak yürütmeyi denetleme yetkilerini kısıtlamak istiyor. Konuşma sürelerinin kısaltılması, uzmanlık konuları olan komisyonlardaki üyelerin yalnızca bir öneri vermesi, hükümeti soru sorarak yürütmeyi denetmesi 2 saat ile sınırlandırmak isteniyor.
Akif Hamzaçebi’nin yaptığı açıklamada ‘çoğunluğun zorbalığı’ olarak tanımlandı bu değişiklik girişimi. Biz de ‘çoğunluğun zorbalığı’nı kınıyor ve gerçekleşmemesini istediğimizi belirtiyoruz.
Uludere olayı hükümetin az gelişmiş bölgelerde hükümetin devlet ve kamu görevinden kaçması görüldü. Kamu iktisadi teşebbüsleri özelleştirme politikasıyla kapatıldı. Kooperatifleşme şirket zeminine dönüştürüldü, sanayi üretim ve madencilik adına gerekli destekler sağlanmaktan vazgeçildi. 18-20 yaşındaki gençlerimizin kaçakçılık şebekelerinin elinde oyuncak edilmesi sonuç oldu.
Uludere’deki sorumluluk hükümetin mevcut politikaları neticesinde hükümetindir. Hükümet mevcut politikalarını gözden geçirmelidir” şeklinde konuştu.