CAN ÖZLÜ/ EGEDESONSÖZ- Konak Belediyesi tarafından organize edilen Kadınlar Günü Etkinlikleri çerçevesinde, Selahattin Akçiçek Kongre Merkezi’ndeki panele katılmak için kente gelen CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Konak Belediyesi Saadet Mirci Semt Evi ve Giysi Bankası’nı ziyaret etti. Semt evinde eğim gören Konaklı kadınların el işi takı tasarımlarını dikkatle inceleyen Tarhan, ürünlerin satışı noktasında destek vermek istediğini de belirtti. Tarhan’ı havaalanında karşılayan makam aracının şoförlüğünü de yapan Konak Belediye Başkanı Hakan Tartan, Genel Başkan Yardımcısı Tarhan’a el işi tasarımlı mor bir kolye hediye etti. Hanımların kendi elleri ile yaptıkları ikramları da Tarhan’a bizzat sunan Başkan Tartan övgü aldı.
Tarhan: Türkiye'yi yönetenler kadını sevmiyor
“İZMİR ‘GÂVUR’ KALMAYA DEVAM EDECEK”
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, ülke ve İzmir gündemine ilişkin soruları cevapladı. Büyükşehir belediyesine yapılan operasyonların sindirme amaçlı olduğuna dikkat çeken Tarhan “Muhaliflere baskıların çok yoğun olduğu ve özel yetkili mahkemeler ile toplumun dizayn edilmeye çalışıldığı süreçte ana muhalefet partisinin belediyelerinin de bu durumdan ayrı tutulması düşünülemezdi. Şaşırtıcı değil ama fazlasıyla anti demokratik bir durum olduğunun altını çizmek istiyorum. İzmir’in Büyükşehir Belediyesi’nin, operasyonlarla pes ettirilmeye çalışıldığını, dönüştürülmeye çalışıldığını düşünüyorum. Ama İzmir’in pes etmeyeceğini biliyorum. Her alanı fethedilecek bir kale burcu olarak görmek ve o kaleye bayrak dikmek gibi açıklamaları çok ilkel buluyorum. Bu anlayıştan, bu zihniyetten dolayı yapılan bir açıklamadır. Her şey benden ve bizden olsun istiyorlar. Yargıya, topluma ve medyaya nasıl bakıyorsa bu zihniyet kendinden olmadığını düşündüğü her kesimi de bu şekilde bakmaya devam etmesini de şaşırtıcı bulmuyorum. Ama bu durum bizim için kabul edilemez. Bizim gibi demokratik bir yapı da ve halk iradesine inanan insanlar için kabul edilemez. ‘Gâvur’ İzmir’in “gavurluk” konusundaki kararlılığını sürdüreceğini inanıyorum” dedi.
“YENİ SİSTEMLE ÇOCUK GELİN YETİŞTİRİLECEK”
Hükümet tarafından, eğitim sistemi ile ilgili olarak ortaya atılan ve pek çok kesim tarafından eleştirilen
4+4+4 eğitim sistemini de değerlendiren Tarhan “ 4+4+4 kamuoyuna tanıtıldığı gibi 12 yıllık kesintisiz bir eğitim sistemi değil. Bunu öncelilikle halka anlatmak istiyoruz. Dün komisyona verilen bir önerge ile ilk dördüncü yılda bir ilkokul diploması, ikinci dördüncü yılda ise ortaokul diploması verilmek suretiyle zorunlu eğitimi zorunlu olmaktan çıkardıklarını görüyoruz. Bizimki gibi kadınlara bakış açısının çok daha farklı olduğu toplumlarda kız çocuklarının bu sistemde ilkokul sonrasında eğitimi sürdürememesi gibi bir durum ile karşı karşıyayız. Kadınlar için Cumhuriyet’in en önemli kazanımı olan Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun delinmesi ile de karşı karşıya kalmaktayız. Cumhuriyet’in kızları olarak, tırnakları ile çalışarak eğitim sisteminin verdiği olanak ile bir yere gelen kadınların önünün kesildiğinin görmeliyiz. Eğitim hakkının sadece zenginlere özel bir yapıya sokulduğunu görüyoruz. İlkokuldan sonra aileler çocuklarının evde kalmasını isteyecek. Bu durum da en çok kızlarımız etkilenecek. Bazı yan sorunların artmasına sebep olacak. Bunlar çocuk gelinlerin sayısının ve erken doğumların artığını görebileceğiz. Hem kız çocuklarımızın geleceğini ipotek altına alınması ile karşı karşıya olduğumuzu hem de laik eğitim sisteminin delinmesi gibi bir durum ile karşı karşıyayız” diye konuştu.
“TÜSİAD ÇIKIŞI DEMOKRASİYE BAKIŞ AÇISINI YANSITIR”
Tarhan sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların yüzde 33 lük temsilinin ne kadar önemli bir gelişme olduğunu sevinçle görüyoruz. Umarım bir rekabet duygusu oluşur ve diğer partiler de en az yüzde 33’lük bir kota uygulamasına gider. Hatta yüzde 50’lik bir uygulamaya gidilmesini istiyoruz. Sonuçta dünyayı erkekler ile ortak paylaşıyoruz. Temsilin de eşit olması gerektiğine inanıyorum. Bizim gibi toplumlarda geçiş süresi olduğunu düşünüyorum. İlerde bu tarz kotalara ihtiyaç kalmamasını umuyorum. Başbakan’ın TÜSİAD’a yönelik yaptığı çıkışı da doğru bulmuyorum. Bu durum, başbakanın kadına bakış açısını yansıttığı gibi demokrasiye bakış açısını da yansıtıyor. Demokrasiyi hazmedememiş bir zihniyetin ve demokrasinin gereği olan sivil toplum, muhalefet ve toplum gibi noktalarda tahammüllü olması gereken bir başbakanın bu şekilde her kendinden farklı düşünene saldırması ve öfke krizleri geçirmesini bir zayıflık olarak değerlendiriyorum”