İSTANBUL - Mahkeme, Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Mehmet Haberal ve Mustafa Balbay’ın tahliye taleplerini reddetti. Bu karar, CHP'den milletvekili seçilen iki ismin Meclis'e girememesine yol açacak. Haberturk gazetesinin haberine göre hukukçular konuyla ilgili görüşlerini bildirdi.
PROF. ERSAN ŞEN (Anayasa hukukçusu)
"Çözüm Meclis'ten geçiyor"
Hatip Dicle ile ilgili durum Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın durumundan farklı. Dicle ile ilgili mesele seçilme için nitelikli şartın kaybedilip kaybedilmediği, diğerlerininki ise vekil olarak seçilmiş ama dokunulmazlıktan yararlanıp yaralanamayacakları. Hatip Dicle için seçilmiştir, mazbatasını almıştır deniyor ama bu dokunulmazlık meselesi değil. Dokunulmazlık Balbay ve Haberal için geçerli. Dicle'nin durumu tamamen seçilmeden önce bu şartlardan birini kaybetmiş olması meselesi. İki kavramı ayırmak lazım.
Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'a gelirsek... Milletvekili seçilmek tahliye için yeterli neden değildir. Yasama dokunulmazlığı 82 anayasasıyla kısıtlanmıştır. 14. maddeye göre ülkeyi bölmek, anayasayı ortadan kaldırmak, düşmanla işbirliği ve casusluk suçlarında vekil seçilse bile sanık dokunulmazlık kazanamaz. 24 ve 64 Anayasalarında olmayan bir kısıtlamadır bu. Karşımıza halkın oylarıyla seçilmiş ve tutuklu yargılanan 9 milletvekili var. Bu noktada benim düşüncem mahkemenin, yasama dokunulmazlığını geniş, 14. maddeyi dar yorumlaması gerekir. Halkın iradesinin Meclis'e yansıması bakımından karar vermesi gerekir. Ancak burada mahkemenin böyle bir yoruma girmediğini görüyoruz. Çözüm yasal düzenlemeden, Meclis'ten geçiyor. Kamu vicdanının rahatsız eden bu durumdan çıkmanın yolu bulunabilir."
FİKRET İLKİZ (Türk Ceza Hukuku Derneği Yönetim Kurulu Üyesi)
"CHP hemen politika belirlemeli"
Hatip Dicle'nin durumu ile Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın durumları arasında bir benzerlik yok. Dicle'ninki milletvekilliğin düşmesiyle ilgili bir konu diğerleri ise tutukluluk haliyle ilgili bir konu. İkisi farklı şeyler. Haberal ve Balbay konusunda, bir siyasi partiden milletvekili seçilmiş iki kişi hakkında bir karar verildi, itiraz edilecek ve tekrar değerlendirilecek. Ortada bir kriz yok, sadece olağanüstü bir durum diyebiliriz. Şimdi asıl önemli olan bu siyasi partinin nasıl bir politika izleyeceği. Çok hızlı davranması, en kısa sürede politika belirlemesi gerekiyor.
HİKMET SAMİ TÜRK (Eski Adalet Bakanı)
"Haberal ve Balbay'ın tutukluluklarının devamına gerek yoktur"
Milletvekili seçilmenin en önemli sonucu dokunulmazlıktır. Bunun ististnası Anayasa'nın 83. maddesinde, 14. maddeye yollama yapılarak gösterilmiştir. Bu maddede, işte bölücülük ya da Anayasal düzene karşı suçlar biçimde özetleyebileceğimiz suçlar söz konusu. Karar bunlardan dolayı 'dokunulmazlık işlemez' anlamına geliyor. Aslında kuralı geniş yorumlamak gerekir. Çünkü burdaki dokunulmazlık milletvekili dokunulmazlığıdır. İstisna ile birlikte değerlendirildiğinde gerek Haberal, gerekse Balbay'la ilgili yagılamlar devam eder ama kendilerinin artık tutuklanmalarına gerek yoktur.
Kanadoğlu 'çıkamazlar' demişti
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay ve Engin Alan gibi tutuklu yargılanan isimlerin milletvekili adayı gösterilmesinin ardından konuyu değerlendirmiş ve 'çıkamazlar' demişti.
Kanadoğlu, tutuklu yargılanan milletvekili adayları ile ilgili aylar önce şunları söylemişti: “Anayasanın 14 ve 83’üncü maddeleri, Ergenekon gibi bir davadan herhangi bir şekilde yargılananların milletvekili seçilse dahi dokunulmazlık kazanamayacağını açıkça ortaya koyuyor. Aday olmalarında bir engel yok ama dokunulmazlık kazanamazlar”.
Kanadoğlu bu konudaki düşüncesini şu sözlerle açıklamıştı: “Tutuklu olanlar ‘Dokunulmazlık kazandı’ gerekçesiyle tahliye de edilemez, milletvekili olduğu için tahliyesi söz konusu olamaz; böyle bir gerekçe kullanılamaz. Ancak ‘Tutuklu olma nedenleri ortadan kalktı, deliller toplandı, kaçma şüphesi yok’ ya da ‘Delilleri karartamaz’ gerekçeleriyle tahliye edilebilirler, o ayrı bir şey. Sebahat Tuncel olayında da oldu; mahkeme ‘Milletvekili seçildi ve dokunulmazlık kazandı’ gerekçesiyle tahliye etti. Dönemin İstanbul Başsavcılığı itiraz etti tahliye kararına, bu defa gerekçeyi değiştirdi mahkeme ve ‘Tutukluluk nedenleri kalmamıştır’ kararıyla tahliye etti. Davasının görülmesine de devam edildi. Mahkeme ‘Tutukluluk nedenleri ortadan kalkmıştır’ demediği müddetçe Ergenekon tutuklularının herhangi biri milletvekili seçilse dahi tahliye edilmeyebilir, dolayısıyla dokunulmazlık kazanmaz.”
Anayasa’nın 14’üncü maddesi
Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve laik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz. anayasa hükümlerinden hiçbiri, devlete veya kişilere, anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz. Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.
Anayasa’nın 83’üncü maddesi
Seçimden önce veya sonra bir suç işlediği ileri sürülen bir milletvekili, Meclis’in kararı olmadıkça tutulamaz, sorguya çekilemez, tutuklanamaz ve yargılanamaz. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hali ve seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla anayasanın 14’üncü maddesindeki durumlar bu hükmün dışındadır. Ancak, bu halde yetkili makam, durumu hemen ve doğrudan doğruya TBMM’ye bildirmek zorundadır. TBMM üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı işlemez. Tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır…”