-Hey Evlat!
Buyur abicim...
-Ben buraların yabancısıyım. Aziz Başkan diye birini arıyorum, tanıyor musun?
Hımm, bizim İzmir'de bir Aziz Başkan tanıyorum ama...
-Evet evet, İzmirli Aziz'i arıyorum. Önemli, onu mutlaka bulmam lazım. Çok uzaklardan
geldim.
Valla abi kusura bakma ama Aziz Başkan'la senin ne işin olabilir? Böyle elde mızrak ne yapacaksın sen İzmirli Aziz'i... Hem hayrolsun böyle atın üzerinde nereden gelirsin, nereye gidersin? Gözüm seni bir yerden ısırıyor ama...
-Çok uzaklardan geldim... Duydum ki, İzmirli Aziz gerçek bir şövalye gibi savaşıyormuş bu topraklarda. Ona destek olmaya geldim.
Aslında doğru duymuşsun. 'Ölürüm de İzmir'i vermem' diye savaşıyor Aziz Başkan yedi düvelle. Pardon bu arada adın ne idi abicim? Ben Canıtın, Martı Canıtın.
-Ben de Kişot, Don Kişot... Memnun oldum Canıtın.
Don Kişot abicim, biz senin kahramanlık hikayelerinle büyüdük. Bizi biz yapan değerleri korumak için cesaretle savaşmayı öğrendik senden. İdeallerimizin peşinde koşarken seni kendimize örnek aldık. Korkusuz mücadeleni hayranlıkla izledik. Devlere karşı delicesine, inatla direnmenin simgesi oldun bizlere.
-Estağfurullah Canıtın...
Yok abi öyle deme. Sen bizim için, İzmirliler için önemlisin. Hele bugünlerde...
-Zor günler geçiriyorsunuz değil mi?
Hem çok zor, hem de çok kolay aslında Don Abi. Bir yandan çok zor, çünkü karşımızda orantısız gücüyle üzerimize gelen bir ordu var. Elindeki her türlü silahla saldırıyor. Aziz Başkan da, İzmir için aslanlar gibi savaşıyor doğrusu. Yiğidi öldür, hakkını yeme. Yedi düvelle kahramanca savaşıyor.
-Demek konuşulanlar doğru...
Evet, ne duyduysan az bile duymuşsundur sana o kadar söyleyeyim yani. Karşımızdakilerin dev gibi göründüğüne de bakma ama. Aslında tel tel dökülüyorlar. İki ayakkabı kutusu salladın mı suratlarına, kriz geçirip dağılıyorlar. Hele bir de limanda bacanak, Urla'da duble villa dedin mi, üstüne bir de paralel tapeleri okudun mu değme gitsin.
-Neyini sevmiyorlar İzmir'in peki Canıtın?
Valla aslına bakarsan çok seviyor olmalılar İzmir'i... Çünkü her yeri satın almak, İzmir'de yaşamak istiyorlar. 'İzmir'i alacağız' diye göğüslerine vurup, haykırıyorlar. Onlar galiba İzmirliler'i sevmiyorlar. İzmirliler'in yaşam sevinci, rahatlığı, özgür tavırları içlerini buruyor, gıcık oluyorlar. Yani İzmir'den İzmirliler'i şöyle bir dışarı çıkarabilseler hiç sorun kalmayacak aslına bakarsan.
-İzmir'i seviyorlar yani...
İzmir'i kim sevmez Don abi. İzmir'i onlar da çok sevecekler, tabi şu İzmirliler olmasa... İzmirliler de bunu hissedip kenetleniyorlar ya birbirlerine. Aziz Başkan'ın en büyük gücü de işte bu İzmirliler.
-Peki bir de kalede yarın çıkması muhtemel bir isyandan bahsediliyor...
Onu da doğru duymuşsun. Aziz Başkan'la yolları ayrılan eski derebeyleri kazan kaldırıp, isyan edebilir diyorlar.
-Ne olacak peki o zaman?
Hepsinin hakkından gelir Aziz Başkan, sen merak etme. Çok formunda. Zaten böyle seçim vakti geldi mi, ayrı bir havaya bürünüyor. Diriliyor adeta, dinçleşiyor. İzmirliler'den aldığı haklılığın gücüyle yürüyor yolunda. Onun asıl sorunu, dışarıda değil içerideki ekibinde. Aziz Başkan en büyük golleri, hep içeride kendi karargahından yiyor kalesine.
-Neden?
Bak işte ona kimse akıl sır erdiremiyor. Evren nasıl oluştu diye insanlığın merak ettiği kadar İzmirliler de bunu merak ediyor yıllardır.
-O vakit Canıtın madem İzmirli Aziz'in bana ihtiyacı yok, ben de Alaçatı'ya doğru gideyim. Geçerken yeni onarılmış yeldeğirmenlerine bir bakayım.
Don Kişot abi, senin bir de Sanço diye bir adamın vardı. Kısa boylu, tombik bir arkadaş. Gözüm onu aradı ama...
-Sizin topraklarda internet yasağı varmış. Biz ne bilelim? Sanço doğuştan muhalif, elinde ipad atmış bir tweet. Muhafızlar apar topar sınır dışına attılar Sanço'yu. Çıkışta buluşacağız artık.
Selam söyle Sanço kardeşime.
-Unutmadan Canıtın, 'Victor Hugo İzmir'i Prenses'e benzetmişti. Şimdi görse sözünü geri alırdı' diyenler varmış...
'Biz İzmir'i değiştirmeyeceğiz, biz de İzmir'e benzeyeceğiz' dedikten sonra böyle samimiyetsiz konuşuyorlar. Hepsinin farkındayız, sen dert etme.
Victor Hugo İzmir'i bugün görseydi, o sözünü gerçekten değiştirirdi Canıtın. İzmir'in, İzmirliler'in verdiği mücadeleye bakıp hepinizi Amazon savaşçılarına benzetir, 'Amazon İzmir' derdi. Haydi İzmir size emanet...
Tamamdır Don Kişot abim, sen gönlünü ferah tut. Biz izmiriz. İzmir'i kimselere ham yaptırmayız. Biz dahaki sefere kalmaya bekleriz...