Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

O unutulmaz anıyı anlatarak bu günlere taşıyan...

“Atatürk'ün Hususiyetleri” eserinin sahibi Ali Kılıç'ı…

Saygıyla analım...

***

Trablus’tan dönüp, İskenderiye’de vapur beklediği günlerin birinde, evvelce Selanik’te tanıştığı bir Rum kızı, kendisini tanımış:

“Aaaa… Kemal Bey siz burada mısınız?”

“Evet… Birkaç gün İskenderiye’de kalacağım.”

“Bir kadeh likörümü içmez misiniz?”

Mustafa Kemal olaylardan zaten üzgündür...

İskenderiye’de tanıdık kimsesi de yokTU...

Rum kızının davetini reddetmiyor...

Dereden tepeden konuşurken...

Rum kızı bir aralık...

Mustafa Kemal’in gözlerinin içine bakarak şöyle diyor:

“Eee, Kemal Bey… Nihayet bizimkiler Selanik’i de aldılar ha...”

Mustafa Kemal şaşırıyor:

“Hangi Selanik’i?

Şaşırmakta haklı Mustafa Kemal...

Trablus Harbi devam ettiği müddetçe...

Doğup, büyüdüğü Selanik’ten tek bir haber alamadığı için...

Selanik’in düşman eline geçtiğini de o zamana kadar bilmiyormuş...

Mustafa Kemal, derin bir uykudan uyanır gibi...

Silkinerek ayağa kalkıyor...

Kızın gözlerinin içine bakarak şöyle diyor:

“Ne dedin; Selanik mi işgal edilmiş?”

Ve onun cevap vermesini dahi beklemeden...

Sofrayı yüzüstü bırakarak...

Kapıyı tıpkı bir tokat gibi kızın yüzüne çarpmış...

Mahmuzlarını şıkırdatarak evden çıkmıştı bile...

Yürürken bile...

Kalbinden yükselen sesini bastıramıyordu:

“Nasıl bıraktınız o güzel Selanik’i?”

Afrika’daki subaylarla birlikte...

Binbaşı Mustafa Kemal de yine kaçak olarak memlekete dönmüş...

Düşman ordularını İstanbul’un eşiğinde bulmuştu...

Aslında bu sıkıntı veren gelişme...

Özellikle Mustafa Kemal için öylesine acıydı ki...

Doğduğu ve müthiş bağlandığı...

Akarsularının sesleri ve...

Zengin topraklarının yeşilliği içinde büyüdüğü...

Kulağında hala türkülerinin sesleri çınlayan...

O eşiz Makedonya ve Selanik düşmanın eline geçmişti...

Trablus’tan dönünce...

Babıali caddesindeki Meserret kahvesinde...

Bir kaç asker arkadaşına rastlamıştı...

İstemeyerek de olsa yanlarına gitti...

Selanik’ten söz açarak...

Sert bir ses tonuyla şöyle dedi;

“Nasıl bıraktınız? O güzel Selanik’i düşmana nasıl teslim ettiniz? Hele bu kadar ucuza!”

Gazi Mustafa Kemal’e göre...

Selanik savunulabilirdi...

O böyle facianın geleceğini biliyor...

Asker arkadaşlarına politikayı bırakarak...

Bu gelişmelere karşı hazırlanmalarını istiyordu...

Gerçekten onun dilediği gibi çalışılsaydı...

Rumeli elden gitmeyecekti...

Nokta...

Sonsöz: Tanzimat Fermanı’nın ilanıyla Atatürk’ün dünyaya geldiği Selanik ticaret ve kültür alanında büyük bir gelişme gösterdi... Ancak, Batı'dan gelen fikir akımlarına ve Balkanlar’da yaşayan kavimlerin tahrik ve propagandalarına karşı da açık olan Selanik şehri, Balkan Harbi’nden sonra 8 Kasım 1912'de, Yunanlılara teslim edildi...