Kötü geçen 2015 yılından daha da kötü geçecek 2016 yılı için iyi şeyler yazmayı, iyi temennilerde bulunmayı her şeyden önce gerçekçi bulmuyorum. Kendimizi aldatmayalım, Türkiye'de ve Dünya'da iyi şeyler olmayacak. İnsanlığın kötü gidişi kısa vadede durdurma ihtimali yok. Daha çekilecek çok acı var. Neyin bedeli ise?
Türkiye manzaraları iç karartıyor; Ülke tek adam yönetiminde ve kötü yönetiliyor… Türkiye'nin Ortadoğu'da nasıl bir maceraya sürüklendiği meçhul… Ama fena halde sürüklendiği kesin. Güneydoğu bölgesinde yaşanan olaylar iç savaşa doğru tırmanıyor. Paramparça olduk, kimsenin kimseye tahammülü yok. 'İktidar var muhalefet yok' durumdan dertliyiz, karamsarlığımızı katlıyor. Geçim sıkıntısı endişe verici düzeyde fakat yakınmaya bir türlü sıra gelmiyor. Gündelik hayat karabasan gibi üstümüze çökmüş... Ne yapsak, ne etsek yüzümüz gülmüyor.
Çıkış var mı? Siyasetçi ne kadar umut tacirliği yaparsa yapsın, umutlanmamız için bir neden yok ortada… Kısa vadede çıkış gözükmüyor. Toplum, kamusal alanda yeni toplumsal mutabakat yapmaya hiç hazır değil.
Daha beteri, Türkiye, 'bilişim devrimi' dediğimiz, 'Endüstri. 4.0' veya '4. Sanayi Devrimi'ne hazır değil. Oysa uluslararası sistem geçiş hazırlıklarını 2020'de tamamlamış olacak. Bunu da ıskaladık.
Neresinden baksan durum berbat! Yeni yılda, akıl ve vücut sağlığından öte ne temenni etsen boş!
2016'da, insanlığı çok daha kötü bir yıl bekliyor. Ortadoğu'da savaş bölgeye yayılmaya devam edecek. Hergün kıyılardan ceset toplayacağız. Hayatı pahasına, yersiz yurtsuz milyonlarca insan batıya doğru göçe devam edecek. Kendi topraklarında bağımsızlık isteyen Kürtler gün yüzü görmeyecek. Sünniler ile Aleviler arasında gerilim artacak. İslamcılar ile Atatürkçüler arasındaki nefret ilişkisi istikrarını koruyacak. Vicdanlarımızın üstündeki baskı sürecek. Dünya biraz daha kirlenecek. İklim değişikliği daha çok can sıkacak. İşsizlik artacak. Yoksulların sayısı artacak. Hayatın renkleri solmaya devam edecek. O ortak akıl denen polis, kişiyi kendisi için yaşamaktan daha fazla alıkoyacak. İnsan teki, kendini yaşamaktan daha da uzaklaştırılacak. Özel hayat, insanlığın yaşadığı büyük dramın altında ezilecek. Hayatlarımıza biraz daha yabancılaşacağız. Korkularımız bizi daha fazla teslim alacak.
Dünya gittikçe anlamsızlaşıyor. Yazı da çaresizliği ve çıkışsızlığı betimlemekten daha fazlasını yapamıyor. Eylemlerimiz yine sisteme dönüyor, sistemi besliyor. Ne sözün, ne eylemin, ne de yazının insanı bu cehennemden kurtarmaya mecali var.
Yazsan olmuyor, söylesen olmuyor… Ne ki derdin var. Dünya'nın ahvalinden şikayetin var. Hiç değilse bunu yazmak gerek.
Bir şey değişeceğinden değil ama insan yazıyor işte! Belki de bu Dünya'ya lanet bırakmak ihtiyacındandır. Üstümüzdeki lanete lanet!
Bu yıl da bakalım, aramızdan kaçımızın canını alacak efendiler, sırf bu Dünya'yı kimin yönettiğini göstermek için? Değil mi ki halklar kapitalistler için istatistikî veriden fazlasını ifade etmiyor.
Kutlamaya değer hiçbir şey yok. Nefes alalım, yeter. Herkese sağ salim geçireceği bir yıl diliyorum.