Başlığa bakıp da sayıları hızla artan belediye başkan aday adayları için bir yazı yazacağımı sanmayın. Bu köşeyi mümkün olduğunca günlük siyasetin akıl dışı hırslarından korumaya çalışıyorum. Herkesi görüyor, her şeyi değilse de birçok şeyi görüyor, öğreniyor ve duyuyorum. Ciddiye alınacak pek az şey var günlük yerel siyasetin tartışmaları içinde onları da portalimizdeki yazarlar değerlendiriyor zaten.

Bugün dünyanın ciddiye aldığı, hem de dünya gazetelerinde en çok manşet olan konuyu yazalım: Dubai'de toplanan COP28! COP28, nihai anlaşma konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle uzatıldı… Dostlarımla beraber 10 gündür Avrupa'nın çeşitli kentlerinde gezerken her gün bir gazete kioskuna uğradım ve manşetlere baktım, o kadar çok COP28 manşeti gördüm ki…

Okurlarımız anımsayacaktır: BM'nin COP28 Yıllık iklim zirvesi, petrol endüstrisiyle derin bağlantıları olan bir ülkede ev sahipliği yapmasına rağmen Dubai'de umut verici bir şekilde başlamıştı. Haberlerde okuduğumuza göre iki hafta süren tartışma ve görüşmelerin ardından delegasyonların büyük kısmının ruh hali bozulmuş durumda. du. Zirve başkanlığı tarafından öne sürülen anlaşma taslağı, delegeler tarafından 'son derece yetersiz', 'tutarsız', 'kabul edilemez' ve 'haksız' olmakla eleştirildi. Çünkü fosil yakıtların kullanımı konusunda 'aşamalı olarak sona erdirme' veya 'aşamalı olarak durdurma' ifadelerine yer verilmedi.

'Sulu mezarlarımıza sessizce gitmeyeceğiz!' Marshall Adaları delegasyonu başkanı John Silk'in, COP28'deki iklim anlaşması taslağına yanıt olarak sert sözleri bunlardı. Taslağın onlarca ülke tarafından açıkça kınanması, iklim krizinin en keskin etkileriyle karşı karşıya kalanlar açısından durumun ciddiyetini yansıtıyor. İlk taslağın Küçük Ada Devletleri İttifakı'nın bir temsilcisi tarafından 'ölüm belgesi' olarak tanımlanması boşuna değil. İklim krizi nedeniyle yok olma tehdidi yaşayan bu adaların temsilcileri 'Fosil yakıtların aşamalı olarak durdurulması konusunda güçlü taahhütler içermeyen hiçbir şeyi kabul etmeyeceklerini' söylüyorlar ama takan kim?

Dün sabah (13 Aralık) uzun bir bekleyişin ardından yeni taslak yayımlandı… Kritik dil daha da sertleştirildi ve 'enerji sistemlerinde fosil yakıtlardan uzaklaşmaya' atıfta bulunuldu; ancak ülkelerin artık bu değişimin kendileri için yeterli olup olmadığına karar vermesi gerekiyor, bu biraz zaman alacak bir süreç. İlk taslağı eleştirenler, aralarında Suudi Arabistan, Hindistan ve Rusya'nın da bulunduğu 'yakıt bağımlısı ülkelerin', fosil yakıt kullanımının sona erdirilmesi gerektiğinin altını çizen her türlü ifadeyi ortadan kaldırmak için nüfuzlarını kullandıklarını söyledi. Bu üç ülke suçlanıyor ama şunları da unutmayalım: ABD insanlık tarihinin rekor petrol üretimini yapmıştır! Norveç de gibi büyük bir üreticidir. Orta Doğu'daki diğer 'petro- devletleri' malum!

Bu durumda bence anlamsız beklenti, metnin 'azaltılmamış' fosil yakıtları aşamalı olarak ortadan kaldırmaya veya aşamalı olarak azaltmaya yönelik tedbirlere ilişkin net bir dil içermesiydi. Bunun yerine taslak, ülkelerin alabileceği, fosil yakıtların azaltılmasını 'içerebilecek' bir dizi seçenek ortaya koydu; bu da fosil yakıtlardan uzaklaşmayı isteğe bağlı hale getiriyor. Fosil yakıtların 'aşamalı olarak azaltılması' veya 'aşamalı olarak durdurulması' konusundaki kararlılığın eksikliği, daha güçlü bir dil umut eden birçok temsilci için hala endişe kaynağı olmaya devam ediyor.

Ayrıca şimdiki metne de haksızlık etmeyelim. İki yıl önce, Glasgow'daki Cop26'da, genel olarak fosil yakıtlardan hiç söz edilmeksizin, 'azaltılmış kömür enerjisinin kademeli olarak azaltılması' ihtiyacından bahsedilmişti. Ama dünya gördü ki 2022 ve 2023 yaz aylarında rekor kıran sıcaklıklar ve bizim İzmir'de bile yaşadığımız iklim felaketleriyle geçen bir yıl. Dikkat çekici bir şekilde, bir COP zirvesi metninde ilk kez tüm fosil yakıtlara (kömür, petrol ve gaz) açıkça atıfta bulunuluyor. Metinde ayrıca küresel yenilenebilir enerji kapasitesinin 2030 yılına kadar üç katına çıkarılması çağrısında bulunuldu ve 'yenilenebilir kaynaklar, nükleer enerji, azaltma ve ortadan kaldırma teknolojileri' gibi 'sıfır ve düşük emisyonlu teknolojilerin' üretilmesi çağrısında bulunuluyor.

Uzatılmış zirvenin bitiminden önce ülkelerin bir araya geldiği son genel kurul izlenimlerini bir sonraki yazıda kaleme alacağım.