Geçtiğimiz günlerde, Çeşme’de, iyi kalpli zenginler fakirleri sevindirmek için yine bir etkinlik yaptılar. Komşunun Divası sahne alacaktı. Toplanan bağışlarla da yoksul çocuklar okutulacaktı… Olmadı, beceremediler. Senin bayrak, benim bayrak, Atatürk posteri derken birbirlerine girdiler. Boş işlerden sorumlu mini mini burjuvalarımız da durumdan epeyce görev çıkardı… Boş durur muyum, ben de bir sürü ders çıkardım.

Dünya büyük bir değişimin eşiğinde. Öncü sınıf yine burjuvazi. Sosyalistler ise romantik takılmaya devam ediyor. Hele Batı ile ilişkileri, beni benden alıyor.

Neyse, konumuza dönelim… Burjuvazinin öncü rolünü ciddiye almak gerekir. Ancak bizim burjuvazi de kendisini ciddiye almalı.

Eğitim sistemi çöktü. Gençlik, üniversiter öğrenimden umudunu kesti. Meslekler hızla ortadan kalkıyor. Yoksullar eğitim kapanına girmek istemiyor. Okulda zaman kaybetmek yerine, sokakta nasıl başının çaresine bakacağını öğreniyor. Yoksulların, “İyi ki suç var!” diyeceği günler çok uzakta değil.

Bence, iyi kalpli zenginler şu mesele üstüne düşünseler daha iyi olur;

Nasıl oldu da 8 milyar dünya nüfusunun 6 milyarını yoksullaştırmayı başardık?

Bir milyar insanı aç bırakmayı nasıl becerdik?

Her gün, 20 bin kadar insanın açlıktan ölmesi, ne demek?

Daha ne kadar zenginleşeceğiz, servet biriktireceğiz?

Yunanlı şarkıcı, ayağına gelen fırsatı tepmedi. Türkiye’de Türklere rest çekerek ününe ün kattı. Muhtemelen, servetine de servet katacak… Olan bizim fakirlere oldu. Neyse canım, onlar da cemaat cemaat dolaşır sorunu çözerler.

Acı bilgi; Vasatlaşma can yakmağa başladı.

Geçtiğimiz günlerde, yolun ortasında, elektrik çarpması sonucu iki kişi öldü. İki kurumun da sorumluluğu var. Gel gör ki bu iki kurum, sorumluluğunun gerektirdiği gibi davranmak yerine, suçu birbirine atmakla meşgul. Çünkü her iki kurumun yetkililerinin ayakları bu ülke topraklarına basmıyor. Havadalar. Yürekleri bu ülke insanı için çarpmıyor. Bir araya gelerek, bir daha olmaması için yapılması gerekenleri konuşmak akıllarına bile gelmiyor. Erginlik sorunu…

Vasatlaşma insanlığı hızla tüketmeğe başladı. Fransa’da Ulusal Meclis Başkan yardımcıları seçiminde Macron yönetiminin yaptığı seçim hilesini basında göreceksiniz. İyi ki faşizme geçit vermediler…

Mesele şu; Çağımız vicdan yitimiyle malul. Akıl çağına geldiğimizi düşünürken, aptallık çağının ortasında bulduk, kendimizi. Akıl yitik, vicdan yitik, ahlak yitik. Bu tükenişten geriye kalan; aptal toplum.

Tükenişi izleyen çöküş her yerde… Ayakta kalabilen tek sınıf burjuvazi. Ne ki burjuvalar da iyi sınav vermiyor. Burjuvazi aklını başına alıp öncü rolü layıkıyla üstlenmezse, top yekûn çöküş kaçınılmaz olacak.

Belki de en doğrusu bir an önce dibi boylamaktır.