Gönül Soyoğul
Sol ne demek anne?
2 Şubat 2010 Salı

CHP Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu’’nun ODTÜ Mezunları Derneği’’nde yaptığı  açıklamalar, ’“Türkiye’’de sol sorunu var. Halktan ve sendikalardan koptu.’¶ Türkiye’’de CHP dışındaki sol öldü’” ifadeleri, bugün Milliyet gazetesinin manşetinde.
’“Sol bitti mi’” başlığı altında kimi isimlere düşüncelerini sormuş ve konuya ilişkin anketler yayınlamış Milliyet.
Onlarca isim taşıyan, her gün bir yenisiyle güne başladığımız darbe planları ile (tam da istedikleri gibi) karışan kafalarımıza, iyi bir soluklanma noktası bence.
’“AKP’’nin başı’”nın, her sabah yataktan kalkar kalkmaz, (muhtemelen) yüzünü bile yıkamadan ortaya atıp gündemi/kafaları karıştırdığı,
’“CHP’’nin başı’”nın da atılan bu yemleri (isteyerek veya istemeden) yiyip ortalığa saçtığı düşünülürse; Kemal Kılıçdaroğlu’’nun sol üzerine tartışma başlatması, şahsımda ’‘oh be, nihayet! Nihayet köşelerde iler tutar bir şeyler yazılacak, ekranlarda ciddi analizler yapılacak’’ duygusu uyandırdı.
Kimi köşelerde şimdiden bu tartışmaya katılanlar var ki, bu duygumda yalnız olmadığımı da gördüm bugün.   

’“Sınıflar ortadan kalktı, dolayısıyla sınıf mücadelesi diye bir şey kalmadı’”
diyen sosyolog bozuntuları, Tekel işçilerinin bugün 50. güne ulaşan direnişiyle ne yumurtlayacaklarını düşünedursunlar’…

Aynı tarz bakış açısıyla ’“Berlin duvarı bile yıkıldı, sol ortadan kalktı’” palavralarına karşı, solun, günlük gazetelerde ’‘popüler dozda’’ bile olsa gündeme gelmesi/tartışılır olması, nereden bakarsanız bakın, şu kirli gündemde iyi bir gelişme.
Sol olmadığı apaçık ortada, sağ-milliyetçi çizginin partisi olan CHP’’nin solculuğunun tartışılması dahi, içindeki kimi iyi niyetli unsurları harekete geçirmesi ihtimali nedeniyle iyi.

İlçe kongrelerinde ottan b.ktan nedenlerle, daha doğrusu tamamen duygusal(!) kişisel çıkarlar/hırslar yüzünden birbirleriyle dövüşen, birbirlerinden ’‘çevik kuvvet’’le ayrılabilen CHP’’liler; belki bu tartışmaları bir şekilde kendi gündemlerine taşır da, hem kendilerine, hem de darbe senaryolarından tepe sersemi olmuş ahalinin düşünsel hayatına, faydalı bir katkıda bulunmuş olurlar.  
CHP içinde hala iyi unsurlar taşıyan, en azından ’‘demokrat kalma’’ başarısını gösterebilen partilileri ve onlara gönül verenleri tenzih ederek belirtmem lazım ki, solu neredeyse tamamen unutmuş olan CHP’’liler için bir kıyağım olacak bugün.
İşin alfabesinden başlamalarında fayda var düşüncesiyle, Işıl Özgentürk’’ün, 30 Nisan 2006’’da Cumhuriyet Gazetesi’’nde yayımlanan köşesini, köşeme taşıyorum.
Aslında kendisine ’“solcuyum’” diyen ve ’“ileri düzey’” tartışmalara katılacak bilgi ve birikimi olanların da okuması, üzerinde düşünmesi gereken bir yazı Özgüntürk’’ün yazısı.
’“Anne sol nedir’” diyen bir çocuk kadar, zaman zaman solu niçin istediklerini unutan kimi büyüklere de hitap ediyor o yazı çünkü’… 

İşte o yazı: 
Küçük çocuk annesine sordu: ''Sol ne demek?''
Anne bir süre düşündükten sonra yanıtladı:
''Sol; sokakta seksek oynamak demek, korkudan öleyazsan da lunaparkta zincirli sandalyeye binmek demek, gece yatağından gökyüzünü izleyip gözüne kestirdiğin bir yıldızla sır paylaşmak demek, küçük fokları gaddarca öldüren fok katillerini hiç unutmamak ve kürk giymiş bir bayanın üstüne, 'Yaşasın foklar' diyerek kalıcı boya atmak demek.
Yunusların bazen bir insan olduğunu düşünmek ve onların o muhteşem özgürlüklerini kıskanmak demek.
Afrika'da bir ay sonra 700 bin yaşıtın çocuğun susuzluktan öleceğini öğrenip kumbaradaki parayı koşarak acil yardım kurumlarına götürmek ve bundan böyle diş fırçalarken musluğu kapalı tutmak demek, yemeğini bitirip geri kalanını üşenmeden bir torbaya koyup en yakın hayvan barınağına götürmek demek, köpeğini gezdirirken bir poşete onun
bıraktıklarını almak ve çöp kutusuna atmak demek.
Kesilen her ağaç, yanan her orman için ne yapıp edip mutlaka ve mutlaka ağaç dikmek demek,
kimselerin bu orada ne yapıyor demesine aldırmadan insanların kumsalda bıraktığı çöpleri toplamak demek’…
Çok meraklı olmak demek’…
Şu yaşadığımız dünyada kaç dil konuşuluyor, farklı kaç renk insan var, neden Çinliler sütle yapılmış yiyecekleri yiyemezler, Güney ve Kuzey Kutbu'na kaç kişi gitmiştir, onların bu yolculuklarda başına neler gelmiştir, şu bizim oturduğumuz kentin kaç kapısı var, şu bizim oturduğumuz kentte kaç müze var, yazıyı ilk bulan kavim Sümerlerin kaç tanrısı varmış, Hititlerin kaç tanrısı?
Hint mitolojisiyle Yunan mitolojisindeki tanrılar birbirine ne kadar benzer, güçlülerin tanrısı Apollon'un da, Hint tanrılarından en sevilen insan başlı fil tanrı Gades'in de yardımcıları neden faredir, bir karınca bir kilometreyi ne kadar zamanda kat eder, sesten hızlı giden uçakların hızı saatte kaç kilometredir, neden erik ağaçları erken çiçek açar, dünyada kaç çeşit kurbağa vardır, insanın en yakın akrabası gerçekten su sineği midir?
Freud neden herkesin bildiği bir bilim adamıdır, karpuz neden soğuk suya bırakılır, dünyada parfüm yapılan kaç çeşit çiçek vardır, çöllerde kum fırtınaları  neden hala insanların korktuğu bir doğa olayıdır, kırlık alanlarda neden ay ve yıldızlar daha parlaktır, aşk nedir, bu neden başımıza gelir, kalbimiz sık sık neden kırılır, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kızarır’…'' 
Küçük çocuk ''Anne dur biraz'' dedi, ''kafam karıştı!..''
''Elbette karışacak'' dedi annesi, ''Dünyanın en zor sorusunu sordun, devamı var.
Sol demek; her yaptığın işin neye yarayacağını bilmek demek, okuduğun her kitabı, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek, bir ormanda pusula olmadan Kuzey Yıldızı’’na bakıp yolunu bulmak demek, herkes birinin karşısında mum gibi dururken kendin gibi durmak demek’…
Geceden ölesiye korkmak ama geceyi sevmek demek, gün batımlarını sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir’…
Sol, kendin için dans etmek demek, ağız dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra söyle bir silkinip kendi küllerinden yeniden doğmak demek.''
Küçük çocuk birden bağırdı.
''Şimdi anladım'' dedi, ''Sol demek, hiç durmadan düş kurmak demek!''
(Işıl Özgentürk, Cumhuriyet 30.04.2006) 
Işıl Özgentürk’’ün, ’“sol’”dan sonra annesine ’“sağ ne demek’” diye soran çocuğa verdiği yanıtları da yarın taşıyalım köşeye’…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Kartla ödemede 'derin' sorular!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yolun sonu
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Hangisi?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva