Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
29 Eylül 2024 Pazar

Yıllar önce Sanat Tarihi derslerimizin birinde değerli Hocam Sezer Tansuğ’dan şöyle bir not almışım: “Goethe, aydınlanma düşüncesinin birçok yönünü benimsese de, aynı zamanda romantik bir şair ve yazar olarak, duygusal ve sezgisel unsurlara da büyük önem vermiştir. Bu nedenle, Goethe’nin düşüncelerini ‘aydınlanmacı’ olarak tanımlamak, onun tüm zenginliğini ve çok yönlülüğünü yeterince yansıtmayabilir. O, hem aydınlanmanın rasyonel öğelerini, hem de romantizmin duygusal derinliğini bir arada barındıran karmaşık bir figürdür.”

Johann Wolfgang von Goethe, dünyanın en önemli şairlerinden ve yazarlarından biri. Eserleri, 18. ve 19. yüzyıl edebiyatını büyük ölçüde etkilemiş; hem şiir hem de müzik alanında büyük bir miras olarak kabul görmüş.

Bugün gündemimizde Goethe’nin şiirleri ve liedleri var.

Türkiye iş Bankası Kültür Yayınları’ndan yeni çıkan özel bir kitaptan söz etmek istiyorum: Gürgen Kral - Bestecilere İlham Veren Şiirlerinden Seçmeler (Almanca-Türkçe)

Goethe’nin şiirlerindeki ahenk, içtenlik ve ritim, yaşarken olduğu kadar şairin ölümünden sonra da çok önemli bestecilerin dikkatini çekmiş; dile kolay sekiz yüz kadar besteye de ilham vermiş. Mahmure Kahraman ile Ataol Behramoğlu’nun ortak çalışmasının ürünü olan Gürgen Kral-Bestecilere İlham Veren Şiirlerinden Seçmeler adlı bu kitap, Goethe’nin seçme liedlerinin yanı sıra Gürgen Kral, Balıkçı, Thule Kralı gibi dünyaca tanınmış pek sevilen balatları da içeriyor. Üstelik şiirleri Almanca ve Türkçe karşılıklı olarak aynı sayfalarda okumak, meraklısı için önemli bir özellik. En büyük sürpriz ise, kitaptaki bütün şiirlerin bestelerini önsözdeki karekodu okutarak dinleyebiliyorsunuz. Bu özellik kitabın okuma keyfini artırdığı gibi, kulaklarınızın pasını da siliyor.

Kitabın adı neden “Gürgen Kral” merak ettim doğrusu. Goethe’nin “Erlkönig” adlı baladı bu başlıkla Türkçeye çevrilmiş. Daha önce bu şiir “Elfler Kralı”, “Gürgen Kralı”, “Ağaçların Kralı”, “Kızılağaç Kralı” gibi başlıklarla Türkçeye aktarılmıştı. Bunlardan “Gürgen Kralı” ve “Kızılağaç Kralı” başlıkları okuyucuya bir kereste tüccarını anımsatıyor. Oysa şiir baba, oğul ve bir orman cininden söz ediyor. Bu bakımdan önceki çevirilere göre “Gürgen Kral” başlığının yaratıcı bir yorum olduğu söylenebilir: Okuyucuda merak uyandırdığı için, yaygın olarak ‘gürgen’ sözcüğüyle tanındığı için, ‘ağaç’ sözcüğü kullanılmadan kötücül bir karakteri daha yalın bir ifadeyle betimlediği için.

‘Bu şiir, Goethe’nin doğaüstü varlıklarla, ölüm ve korkuyla ilgili şiirlerinden biri ve çoklukla Lied olarak da bestelenmiş. M. Kahraman ve A. Behramoğlu’nun bu eser için ‘Gürgen Kral’ başlığını tercih etmesi, şiirin atmosferini daha anlaşılır kılmış bence.

Değerli arkadaşım Mahmure Kahraman kitabın önsözünde, bu çalışma ile ilgili önemli konuların altını çizmiş. Sizlerle de paylaşmak isterim. Önsöz’den aktarıyorum:

“Goethe’nin şiirlerinden seçme şiirleri içeren bu kitap, hem şiir-müzik ilişkisine ‘lied’ bağlamında tematik bir örnek sunmak hem de Goethe’nin şiir dünyasıyla ilgili olarak okuyucunun genel bir bakış açısı edinmesini sağlamak için hazırlandı. Lied sözcüğü Almancada hem bir şiir türü olan ‘şarkı’ anlamına gelir hem de Alman klasik sanat müziğinde bestelenmiş şiirler için kullanılan bir müzik terimidir. Goethe’nin şiirlerindeki sözlerin müzikalitesi ve ritmi şairin yaşadığı dönemde olduğu kadar ölümünden sonra da önemli bestecilerin dikkatini çekmiş, böylece Goethe’nin şiirlerinin esin kaynağı olduğu yaklaşık sekiz yüz beste yapılmıştır; bu şiirler genellikle Alman klasik sanat müziğinde özgün bir tür olan lied formundadır. Lied bazı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Almancadan Türkçeye de yabancı sözcük olarak, özgün yazılışı ve okunuşu ile geçmiştir. Liedler piyano, gitar ya da arp eşliğinde genellikle solo olarak şan sanatçıları tarafından söylenir ve böyle bir resital ‘Lied Akşamı’ (Lieder Abend) olarak adlandırılır.”

***

“Şiirin aslında insanlığın ortak malı olduğunu düşünen Goethe, Eckermann’ın Goethe ile Konuşmalar başlıklı kitabında, 14 Mart 1830 tarihli konuşmada ‘Şiirlerimde asla yapay bir tavır sergilemedim. Yaşamadığım, canımı yakmayan, bana zorluk çıkarmayan hiçbir şeyin şiirini yazıp söze dökmedim. Aşk şiirlerini de ancak âşık olduğum zaman yazdım.’ derken, şiirlerinde dünyaya ilişkin anlatmak, açmak, göstermek istediği bir konuyu, derinine inmek istediği bir sorunu ele aldığını söyler. Bununla ilintili olarak yaşantı edebiyatının temsilcisi Goethe, ‘saf ve düşünceli’ şair ayırımının ‘saf’ tarafında durur. Goethe’nin şiirleri dil, üslup, imge yönünden eşsiz bir seviyededir; doğa, insan, aşk, toplum, dünya görüşü, mitoloji gibi konu yönünden ve şarkı, balad, sone, eleji, epigram gibi biçim yönünden çeşitlilik gösterir.”

***

“Çeviri ilkeleri açısından Ataol Behramoğlu ile izlediğimiz yola gelince: Her çeviri kendi içinde kültürel, toplumsal, dilsel açıdan bir sorunlar yumağıdır. Hele de söz konusu olan şiir çevirisiyse, bu zorluklar ikiye katlanır. Şiir çevirisinin olanaksızlığı konusunda oldukça yaygın bir kanı vardır. Şiir çevirisinin zorluğunu vurgulamak için şair ve çevirmen Tony Harrison, ‘Şiir yazmakla şiir çevirisi yapmak arasında, yapılan işin özü açısından pek fazla bir ayrım yok.’ diyor. Bense şiir çevirisini, şiiri başka bir dilde yeniden var etme çabası olarak görüyor, şiir çevirisinde başarının karşılaşılan güçlüklerin aşılmasına bağlı olduğunu düşünüyorum. Bu süreçte çeviri ortağımın şair Ataol Behramoğlu olması, benim için kesinlikle büyük bir şanstı.”

***

“Çeviri yönteminin içeriğine gelince, şiirin dilini hissetmek, şiiri biçem yönünden amaç dile aktarabilmek için, şairin ‘ne söylediği’nin yanı sıra ‘nasıl söylediği’ne de bakıldı. Şairin görüş, duyuş, anlatış biçimini kavramak için gösterilen çabanın amacı, anlam ve biçem bütünlüğünde bir eksen kaymasına yol açmamaktı.”

***

Bu kitap edebiyat meraklılarının kütüphanesinde mutlaka bulunması gereken Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi’nin değerli bir örneği. Çünkü görüyoruz ki Goethe, hem bir şair hem de bir yazar olarak aşk, doğa, insan ruhu ve varoluş gibi evrensel temaları keşfederek zamanının ötesinde bir etki yaratmış.

Sevgili Mahmure Kahraman, yıllardır Goethe başta olmak üzere Almancadan çağdaş Türkçeye onlarca kitap çevirerek aydınlanmaya büyük katkı sunan değerli bir çevirmen dostumuz. Şair ve yazar Sayın Ataol Behramoğlu’nu ise anlatmaya bu köşe yetmez; insan olarak da sanatçı olarak da saygımız sonsuz. Mahmure Kahraman’ı ve Ataol Behramoğlu’nu bu özenli ve titiz çalışmalarından kutluyorum. Sonsuz teşekkürler…  

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Atatürk bizden biridir!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva