Engin ÖNEN
Körfez ölür mü?
30 Ağustos 2024 Cuma

Çevre kirliliği kavramı son 30-40 yıldır gündemde. Hem dünyada hem ülkemizde hem de şehrimizde. Buna bağlı olarak çevrecilik diye anılan bir sosyal hareketin gelişmesi sayesinde bazı olaylardan haberdar oluyoruz. Bu sayede oluşan biliçle doğa ve tarih tahribatı konusunda çeşitli alanlarda, çeşitli düzeylerde mücadele sürüyor.

Çevre ya da ekolojik değerleri savunanları itibarsızlaştırmak için bazıları, bu mücadeleleri “istemezükçülük” olarak tanımlasa da, sorunun “isterükçüler”de olduğu çok açık.

Yetmişli yıllarda çevre kirliliği kavramı Türkiye’ye hava kirliliği ile girmişti sanırım. Başta Ankara olmak üzere çeşitli büyükşehirlerde, ısınma için kullanılan kömürden çıkan kirli duman akşamları şehrin üzerine yağıyordu. Ağzınız burnunuz is doluyor ve gömlek yakaları bile simsiyah boyanıyordu.

Bu konu gündeme gelince dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, “hava çarşaf mı ki kirlensin” diye açıklama getirmişti. Bir mühendis olan Demirel, bu sorun hakkında mühendis olarak değil de siyasetçi olarak görüş bildirmişti.

Deniz kirlenmezdi, nehir kirlenmezdi, göl kirlenmezdi geleneksel anlayışa göre. Ama Murathan Mungan’ın şiirinde geçtiği gibi, “Biz büyüdük ve kirlendi dünya.”

Peki, eskiden beri denize, göllere ve nehirler kirliliğe maruz kalmıyor muydu? Belli ölçüde ve belli yerlerde kalıyordu elbet. Ama çevre kirliliği dediğimiz olay, bir doğa unsurunun kendini yenileme kapasitesi üzerinde kirliliğe maruz kalması sonucu, onda niteliksel bir değişim olmasıdır.

Havanın, denizin, gölün, nehrin ve toprağın kendini yenileme kapasitesi vardır. Ancak maruz kaldığı kirlilik o derece yoğunlaşabiliyor ki, bu doğa unsuru kendini yenileyemez hale geliyor. Son günlerde İzmir Körfezi’ndeki toplu balık ölümleri olayında olduğu gibi.

Sevgili dostum Ertuğrul Barka, geçen günkü köşe yazısına “Körfez Ölmesin de Ne yapsın” başlığını atmış. Körfezin ölüm nedenlerini de hem bilimsel hem siyasi açıdan değerlendirmiş.

İzmir Körfezi’ndeki toplu balık ölümleri sonucu çok sayıda bilim adamı ve siyasetçi açıklamalar yaptı. Gerçekten de durumun çok vahim olduğunu anlamış olduk.

Bilim adamları yapılan su analizlerine dayanarak, Körfez’de oksijen kalmadığını açıklıyorlar. Balık ve diğer canlı ölümleri bunun sonucu. Bu Körfezin ölümü anlamına geliyor.

Körfezin ölümünde iki ana faktör rol oynuyor. Birincisi kirleticilerin yoğunluğu, ikincisi ise hem körfez hem de Körfez çevresindeki sanayilerde arıtma önlemlerinin alınmaması.

Ne yazık ki, daha fazla para kazanmak için çeşitli sanayi kuruluşları yer seçiminde Körfeze yakın konumlanabiliyor. Şehrin atıklarının da artışı önemli bir etken. Bu konularda, dillerden düşürülmeyen sürdürülebilirlik için Körfezin kapasitesi hiç göz önüne alınmıyor ne yazık ki.

Sanayici veya gemi sahibi şirketler arıtma maliyetine yeterince katlanmak istemeyebilirler. Çünkü onların amacı maksimum kar elde etmektir. Ancak burada kamu otoritesi devreye girmelidir. Ne yazık ki hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hem de yerel yönetimlerin bu konuda görevini yeterince yerine getirmediği açık.

Çevre Bakanlığı zaten, adeta çevre tahribatlarını meşrulaştırmak için “ÇED gerekli değildir” raporlarının onay makamı gibi işliyor. Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi bu konuda hem tedbirler almalı hem de yerel kamuoyunun desteğini arkasına alarak ilgili bakanlık üzerinde baskı oluşturmalıdır.

Geçen dönemki belediye başkanı bu konuda çok iddialı laflar söylemiş ve Körfezi yüzülecek kadar temiz hale getirmeyi vaat etmişti. Bunu kanıtlamak için de bir süre sonra, Körfez’de bir yüzme şovu da yapmıştı. Güzelbahçe açıklarında ve dış Körfezde tabii.

Körfez İzmir’in en önemli kent kimliği unsuru ve doğal parçası. Dolayısıyla pop siyasetçilerin şovlarına feda edilebilecek bir değer değil. Mevcut Başkan Cemil Tugay’ın “Yüzülecek bir Körfez bırakacağım diyemem ama daha temiz bir Körfez sözü veriyorum” açıklaması daha makul.

Çünkü şu anda ölüm kusan İzmir Körfezi’nin kısa sürede yüzülecek kaliteye ulaşması gerçekçi değil. Ancak hem kirleticiler hem de arıtma tesisleri konusunda çok radikal önlemlerle iyileşme başlayabilir. Başlamalı.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 1 yorum var, 1 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Hüseyin 31 Ağustos 2024 Cumartesi 13:35

Sayın yazar bunların işi gücü şov zaten yeni mi öğrendiniz? Çiğli de oturuyorum yerel seçim öncesi su patlağı oluştu ve yapıldı ama HİM e iki defa bildirmeme rağmen hala asfalt yama yapılacak bu en temel hizmet gerisini siz düşünün...

Yorumu oyla      0      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İzmir'de 'mor sultan' bayramı!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Aşırı uçuşlar da turizm canavarı
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet, cemaat ve cinayet!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’de en yüce değer, tembelliktir
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Ne yaşıyoruz?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva