Gönül Soyoğul
İzmir’’imizle oynamayın, çekin ellerinizi İzmir’’den!
23 Kasım 2009 Pazartesi

Yer, İzmir Hilton Oteli’’nin çevresindeki bir lokanta.
Günlerden 20 Kasım Cuma.’¶
Bir arkadaş, güneşi sırtında hissederek, her lokmasını tadını çıkararak öğle yemeğini yiyor. Lokantanın dışarı taşan masalarında, arkadaşım gibi 10-15 kişi daha var yemeğini yiyen/sohbet eden/gülüşen’…
Hemen aynı civarda, penceresinden DTP bayrağı sarkan Mezopotomya Derneği’’nden bir grup ellerinde el ilanlarıyla aşağıya iniyor ve tümüne değil, sadece ’“seçilmiş’” ’“beyaz Türk’” görünümlü, aralarında arkadaşımın da bulunduğu kişilerin yemek yediği masalara yöneliyor. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’’ün İzmir buluşmasını duyuran el ilanını, masaya vururcasına bırakıp ’“Nasıl olsa gelmezsiniz ama’… Hiç değilse okuyun!’” diyor, küstah/dayatmacı/saldırgan bir ifadeyle.
 
Arkadaşım, hiç ses çıkarmıyor, ifadesiz bir tavırla bildiriye hızla göz atıp aynı sakinlikle masanın üzerine bırakıyor, yemeğine devam ediyor.
’“Ya öteki masalar?’” diye soruyorum.
’“Kimi benim gibi yaptı, çoğu o dayatmacı/küstah tavra, bildiriyi buruşturup atarak tepki gösterdi.
Havada sessiz küfürler uçuşuyordu.
Her iki tarafın da gözlerinde çakmak çakmak nefret okunuyordu!
Kürt arkadaşlar, Türkler’’den mitinge gelmelerini istiyordu; ’“barışa’” değil, ’“savaşa çağırır’” gibi’…
 
Pazar günü Bademler’’deydik eşimle.
Pazar alışverişimizden önce, bu çok sevdiğimiz Alevi köyünde önce otlu/peynirli gözlemelerle, tavşan kanı çaylarla kahvaltımızı yaptık.
Balya gibi masaya yaydığımız pazar gazetelerimizi de okuyorduk ki, sıra Star’’a geldiğinde, Ergun Babahan sürpriziyle karşılaştık.
Sevgili Ergun, Dinç Bilgin ile yaptığım röportajın ’‘Kürtlerden korkan İzmir olamaz’’ başlığını köşesine taşımış, egedesonsöz’’deki röportajdan yola çıkarak, ’“demokrasinin kalesi’” İzmir’’in hızla ’“faşizmin kalesi’” haline dönüştüğünü yazmış.
Beynime yumruk yesem, bu kadar sarsılabilirdim’…
 
Öğleden sonra eve döndük ve ilk işim bilgisayarın başına geçip 24 saat ayrı kaldığım internete girmek, egedesonsöz’’e bakmak oldu.
İkinci yumruk burada geldi:
DTP konvoyunda meydan savaşı: 1’’i gazeteci, 4’’ü polis, 11 yaralı.
Telefona sarılıp Ergun’’a, ’“yazısında katıldığım noktalar olsa da, canımın ne kadar sıkıldığını’” söyledim ve ’“İşte beni korkutan da bu! Bu iş geriliyor ve İzmir’’in/İzmirlinin canı yanacak. Türkiye’’nin fren ayarı İzmir bozulursa, işte bu ülke duvara toslar’” dedim. Bu dil’’in ’“onarıcı/sağaltıcı’” bir dil olmadığını, tam tersine ’“yaralayıcı/kışkırtıcı’” bir dil olduğunu söyledim.
 
Ne kadar haklı olduğum, bugün Taraf Gazetesi’’nin manşetindeydi.
’“İzmir’’de taş devri’” başlığıyla manşete taşınan İzmir’’deki olaylar, ancak bu kadar ’“kışkırtıcı’” bir dille verilebilirdi.
Ve manşetin altında Ergun Babahan’’ın kaleme aldığı ’“Kürtlerden korkan İzmir olamaz’” başlıklı yazısından alıntı yapılmıştı’…
 
Bugüne kadar karşısındaki herkese Kürt/Türk/İslam/Yahudi/Hıristiyan/alevi/ermeni gibi ne etnik, ne de dini kimlikle bakan,
Tek ölçüsünün ’“vicdan’” olması için içini/ruhunu sürekli besleyen biri olarak, Taraf’’ın bu haberi veriş biçiminden hem insan, hem de gazeteci olarak hicap duydum.
Dinç Bilgin’’in dediği gibi ’“Taraf gazete değil. Onlar başka bir şey, bir misyon!’”
Ama en azından bu ’“misyon sahipleri’”nden ’“vicdan sahibi’” olmalarını isteyebiliriz, değil mi?
Taraf’’ta ’“Vicdan yalnız değildir’” diye seslenen Ahmet Altan’’dan; hiç değilse, bunu bekleyebiliriz değil mi?
 
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’’ü de olaylardan sonra yaptığı konuşmadan dolayı tebrik edemiyorum ne yazık ki’…
’“Bu ırkçı faşist anlayışa müdahale edilmeli. Türkü Kürde, Kürdü Türke kırdırma politikasını halk boşa çıkaracaktır’” diyerek konvoya saldırdığını ileri sürdüğü İzmirlileri ’“sivil faşistler’” diye kınayan Türk’’ü de, ben kınıyorum.
Ne olursa olsun konvoya saldırmak yanlıştır bana göre de.
Ya sizin sözleriniz? Tavrınız, tribünlere oynayan tarzınız/konuşmanız?
Kışkırtıcı davranışlar, sadece Türkler’’den gelmiyor sayın Türk; sizin İzmir ziyaretinize çağrı yapmaya çalışan arkadaşlarınız, bir miting davetini bile provokatif bir tarzda gerçekleştirdiler..
Keşke o öğle yemeğinde, o masada ben de olsaydım da masalara, ’“el bombası’” bırakır gibi ’“el ilanı’” koyan Kürt arkadaşa sorsaydım:
Nedir senin istediğin? Üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi?
İzmir karışırsa, sen de ben de buradan sağ çıkarız mı sanıyorsun?
Savaş alanı/yangın yeri bir İzmir kime, hangimize/hangimizin çocuğuna yarar, söyle!
 
Olay yerine gelen MHP İzmir İl Başkanı Müsavat Dervişoğlu’’nun konuşmasına ise bir İzmirli olarak, teşekkür ediyorum.
"Partimiz bu provokasyonlara alet olmayacaktır ve problemlerin çaresini TBMM'de iktidar olarak arayacaktır. Kimse faydacı, fırsatçı bakış açısıyla teşkilat mensuplarımızı kışkırtmaya kalkmasın. Bu olay sözde açılımın İzmir'de yarattığı krizdir. Herkes ders almalı. Türkiye çok büyüktür, ucuz ve küçük adamların tezgahına düşmeyecektir" diyen Dervişoğlu gibi ’“her şey vatan için’” diye bağıran Türk bayraklı kızları/gençleri/vatandaşları ’“lütfen vatan için dağılın’” diye sakinleştirmeye çalışan İzmir Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz’’a da ’“kalben sağolun’” diye sesleniyorum.
 
VE SON SÖZ’…
 
12 Eylül’’den birkaç yıl önceydi.
Ankara’’da bir arkadaşımın kayınvalidesinin evine, bir akşam misafir olmuştum yatılı.
Evin oğullarından biri, 12 Mart darbesinden sonra cezaevine girmiş, işkence altında günlerce ifadesi alınmaya çalışılmış, aile evlatlarının ’“ölü mü/sağ mı’” olduğunu bilemeden, günlerce deliler gibi sağa sola başvurmuş; o arada diyabetli annenin gözleri, üzüntüden kör olmuştu..
 
Daha 40’’lı yaşlardaki anne, o gece, onların konuğuyken; mutfakta akşam yemeği hazırlığı yaparken ya da koltukta otururken, durup durup ’“Ahhh! Kim yaktı bu ateşi kim?’” diye bağırmıştı. Defalarca’… İçinde köz olan biri gibi.
Ev sakinleri, benim dehşetten/üzüntüden açılmış gözlerime, gözleriyle sakin ol uyarısı yapıp ’“korkma’” demişlerdi. ’“O yıllardır her gün, böyle bağırır.’”
 
Bir gün ’“Kim yaktı bu ateşi, kim!’” diye bağırmak istemiyorum ben.
 
Çekin ellerinizi İzmir’’imizden, çekilin!
Bu kenti de bu ülkeyi de yakmayın. Çekilin!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 14 yorum var, 10 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Nurten 20 Mart 2021 Cumartesi 18:01

Bu eğitim nereden, nasıl alınır? Yazdıklarımız kulağa çok hoş geliyor ama insan sorgulama gereği duyuyor

Yorumu oyla      3      4  
Umut Muratoğlu 29 Mart 2019 Cuma 23:43

Bursa''dan merhaba diyerek başlamak istiyorum. Yaklaşık bir haftadır Reiki ile ilgili röportajlar ve yazılar okudum. Az önce sizin yazınızı okudum. Çok etkilendigimi ifade etmek isterim. Emekliyim halen çalışiyorum. Ama çalışmayı ve hayatımı daha keyifli kaliteli bir şekilde devam ettirmek istiyorum. Umarım tanışma fırsatımız olur. Değerli bilgilerinizden - tercrübelerinizden faydalanmak ümidiyle diyorum.

Yorumu oyla      6      6  
Murat Tezer Atak 16 Mart 2019 Cumartesi 19:18

Yazınız çok etkileyici.Rek yi 2000 yılında öğrenmiştim.2.tekniginide aldım.son 3. Tekniğini almadım.Ayvalik ta oturmaktayım.Saygilarimla

Yorumu oyla      6      6  
Melek Madanoğlu 11 Temmuz 2018 Çarşamba 12:44

Güzel yorumlarınız için teşekkür ederim İletişim tel 0533260288

Yorumu oyla      12      6  
Hüseyin Güzlük 25 Haziran 2018 Pazartesi 13:41

çok degerli bilgilerinizi almak isterim bana bilgi verirseniz sevinirim adresim;[email protected] şimdiden teşekkür ederim

Yorumu oyla      12      6  
Nazlı Yalnız 17 Haziran 2018 Pazar 10:01

Hanzade Hanım emeğinize sağlık harika bir röportaj.Etrafına ışık saçan Melek Hocamız sizinle gurur duyuyoruz yolunuz açık şansınız bol olsun.İyi ki varsınız..

Yorumu oyla      12      6  
Gökçin Gevgeli 16 Haziran 2018 Cumartesi 12:09

Bilgi ve sevginin paylaşarak çoğalacağını en güzel şekilde anlatan bir söyleşi.Teşekkürler??

Yorumu oyla      12      6  
Sevgi ERGÖREN 16 Haziran 2018 Cumartesi 01:03

Süper bir röportaj kutluyorum

Yorumu oyla      12      6  
Nesil Meryem Gülçür 16 Haziran 2018 Cumartesi 00:57

Sevgili Melek hocam öyle gurur duydum ki anlatamam.İyiki yollarımız kesişti. .Hanzade hanıma da çok teşekkür ederim.Bizim için çok değerli olan Meleğimizi herkese tanıttığı için. .

Yorumu oyla      12      6  
İlknur aktas 16 Haziran 2018 Cumartesi 00:43

Yorumunuz Teşekkür ederim, duru ve yalın ifade edilmiş bilgi için.

Yorumu oyla      12      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Kartla ödemede 'derin' sorular!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yolun sonu
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Hangisi?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva