Kemal ARI
‘Hacıyanesti, gel de ordularını kurtar!’
30 Ağustos 2024 Cuma

Türk topçusu ve piyadeleri, beş günün sonunda Dumlupınar’a ulaşmışlardı.

O güne değin süren şiddetli muharebelerle pek çok cephede düşmana ağır darbeler vurulmuş ve geri çekilmeye zorlanmıştı… Bunun sonunda artık, bir ölüm kapanına düşer gibi, Dumlupınar’a toplanmış bulunuyorlardı.

Türk ordularının kuzey ve güney kanatları birbirine yanaşarak, düşmanı hilal biçiminde bir kuşatmanın içine toparlamıştı…

Askerler aç ve yorgundu…

Günlerdir sıcak bir tas yemek yiyememişler; toz toprak içinde ölümle burun buruna düşmanla vuruşmuşlardı.

Anadolu toprakları Ağustos’un sıcağında, dökülen kanlarla sanki üzerindeki kirlerden arınıyor gibiydi…

Kir; yani işgal…

Zillet dolu günler…

Ölümler, işkenceler…

Namus ve onurlara vurulan ağır darbeler…

Şimdi düşman yarım bir çemberin içinde, ne yapacağını bilmez bir durumda kıvranıyordu.

Süvariler ise batı geçitlerini tutmuş, kaçış yollarını tıkamıştı…

Her an, bir dere boyunca kaçmaya niyetlenen dağınık düşman birlikleri Türk süvarilerinin nefesini boyunlarında hissediyorlardı.

Önce korku ve panik halinde sağa sola kaçışlar oluyor, ardından da süvarilerin kılıçları yalım gibi şimşekler çakarak düşmanın gövdesine iniyordu.

Süvariler ise çoktan batı yönündeki kaçış yollarını denetimlerine almışlardı. Süvariler düşmana karşı yıldırıcı darbeler vuruyor; ani baskınlar düzenliyor, imha hareketi yapıyor, sonra da hızla çekiliveriyorlardı.

Mustafa Kemal Paşa, başkomutanlık karargâhını hemen ateş hattının yakınına kurdurmuştu.

Her an kendisine ulaşan hareket planlarını inceliyor; sık sık çadırının önüne çıkarak, yanında kurmay heyetiyle elinde dürbünü, uzakları gözetliyordu.

Beş gündür, hemen hiç uyumamış gibiydi.

Harekatın her aşamasını gözden geçiriyor; kurmay erkanını topluyor, gelişmelere göre planını sürekli güncelliyordu…

Ara ara atına binip, sade muharip elbiseleri üzerinde, mevzileri gözden geçirmek için siperlere gidiyordu…

Türk Ana işte üzerindeki kiri, pası; onca çirkinliği atmak üzereydi…

Gazi, yüreğinde heyecanlar; artık düşmanın iyice avucunun içine düştüğünü ve kaçamayacak biçimde sarıldığını görüyordu.

Artık o anın geldiğini düşünerek, önce top atışı için emrini verdi…

Gazinin emri üzerine düşmanı sarmış Türk topçuları toplarını ateşlediler…

Kulakları patlatırcasına yoğun gürültülerle toplar düşman üzerine gülleler atıyor; patlayan gülleler Dumlupınar’ı sanki yakıyordu.

Bir süre sonra top atışı yavaşladı.

Ardından da piyade ve süvarilerin taarruzu başladı.

Düşman ordusu bir iki basit hareketin dışında direnme yeteneğini bütünüyle yitirmişti.

Anadolu’yu baştan aşağı istila etmek için yollara dökülen koskoca Yunan ordusu topçuların güllesi, piyadelerin süngüsü ve süvarilerin kılıçları altında adeta eriyordu.

Dumlupınar yaylası, Anadolu’nun namusları ve onurları üzerine yemin etmiş çocuklarının sanki mitolojik destanlarına tanıklık ediyordu.

Bu direniş, Adalardan gelen Yunan saldırganlara karşı savaşan Truva’nın direnişinden çok daha görkemliydi.

Mustafa Kemal Paşa, yitip eriyen, yok olmamak için sağa sola kaçışan, ancak sıvışacak bir delik bulamayan Yunan ordusunu gözetlerken, gözlerini İzmir yönlerine dikmiş, haykırıyordu:

“Hacıyanesti! Gel de ordunu kurtar!”…

Hacıyanesti; yani Yunan ordularının başkomutanı…

Ordusu yok olurken, Hacıyanesti İzmir’de, bir yatın içinde kendisini Anadolu’nun fatihi gibi görüyor ve savaşı yönettiğini sanıyordu…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 2 yorum var, 2 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Abdurrahman Çetin 30 Ağustos 2024 Cuma 17:17

Çatal Olur Efelerin Yüreği.......

Yorumu oyla      0      0  
Adınız:Ebru ÖZCAN 30 Ağustos 2024 Cuma 11:46

Türk tutsak yaşamaz. Ya bağımsızlık, ya ölüm.

Yorumu oyla      0      0  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
 Narin (İnce) Habercilik ve Medya Etiği
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İzmir'de 'mor sultan' bayramı!
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Aşırı uçuşlar da turizm canavarı
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazzeli Çocuklara Mektuplar (5) Yönetmen değil, önce insanım!
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Cumhuriyet, cemaat ve cinayet!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
İzmir’de en yüce değer, tembelliktir
Dr. Berna BRIDGE
Dr. Berna BRIDGE
Okullar açıldı
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Narin'in katliamı, feodalizm ve suskunluk yasası
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Nefes nefese bir yaz geçti'
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Ne yaşıyoruz?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva