Gönül Soyoğul
Emine, iki cenaze ve CHP
18 Kasım 2009 Çarşamba

Nefes nefese geçen günlerime az/biraz bir es versem diye hayıflanırken içimden, bir ölüm haberiyle durdum.’¶
Gazeteci Emine Kantarcı'nın annesini kaybettiği haberiyle.
Kulaklığı çıkardım, teybi çantama sıkıştırdım, bilgisayarın off tuşuna bastım ve yemeğimi uzun süredir ilk kez haber okuma/yazma/internet sitelerinde gezinme/maillere bakma/telefonlara cevap verme işini yapmadan yedim.
Durdum ve sadece yemeğimi yedim.
Her lokmasının farkına vararak, lezzetini damağımda hissederek, usul usul, ağır ağır. Yedim.

Her ölümde insan biraz kendini bulur ya’…
Ya musalla taşında yatanın kendisi olduğunu düşünür, ya orada yatanın kendi annesi/babası, canından insanlar olduğunu... Ya da her ikisini de...
Her ölümlü, ölenin ardından ağlarken, gözlerinden akan yaş, biraz da kendinedir bu yüzden. Kendi anne/babası öldüğünde, içinin nasıl da yanacağını hissetmektir bu.
’‘Acının provası mı olurmuş’’ demeden, için için "annem, ne olur sen ölme" diye ağlar biraz da insan.
Anne/baba/eş kaybı yaşamış insanlar içinse, her cenaze, acının sağlamasıdır, közün alevlenmesi, o bitti sanılan yangının taa en derinden belini doğrultup 'ben buradayım, hiç gitmedim ki' diye yüreği yeniden dağlamasıdır...
Ve her canlının mutlak sonu olduğuyla, sert bir yüzleşmedir her cenaze.
Ve her cenazede ölümlüler, hayata biraz daha sıkı sarılıp biraz daha çok yaşama isteğiyle dolarlar fark etmeden... Kanımca, bu yüzden...
 
Annesinin cenazesinde Emine'ye sarılıp teselli etmeye çalışırken gözlerimden boşanan yaşlar;
Emine’… ölen annesi’… hasta olduğu için cenazeye gelemeyen babası’… ablası için olduğu kadar, kendi kayıplarım ve kaybetmekten ölesiye korktuğum canlarım içindi de....
Emine'ye her başsağlığı dileyende biraz daha ağladım, biraz daha iç çektim.
Aydınlık yüzlü bir beyefendinin, başsağlığı dilerken "Biliyor musun, ben rahmetli annenin ilkokul arkadaşıydım" diyerek Emine'ye kendini tanıtmasında ise o kederli gülüşünün altında "sıra bana geliyor" ifadesini okuyup, gözyaşlarımı çoğalttım...
 
Annesini, babasını, 6 kardeşinden 5'ini, en yakın arkadaşlarını/komşularını toprağa veren annemin, canını yakan her ölümden sonra söylediği söz; orada, o cami avlusunda kulaklarımdaydı.
"Allah ölümü dağlara vermiş, dağlar bile dayanamamış, yarılmış orta yerinden. Sonra insana vermiş Allah ölümü’… İnsanoğlu ölümle koyun koyuna yaşayıp gitmiş. İnsanlar arsız. Ölümü bile hazmediyor işte..."
Kendi dilinde "Ölenle ölünmüyor. Bazen 'keşke ben de ölseydim' deseniz bile... Hayat çağıl çağıl çağlamasa da acısı olan için, yine de içine katıp her canlıyı, yoluna usul da olsa devam ediyor’’ diyen annemin sözleri...
 
Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut'un cenazesinden sonra, Karşıyaka Altın Park Restoran'daki CHP'lilerin yemeğinde çekilen fotoğraflar, bizim sitede yayına konulduğunda evdeydim.
’‘Yaşam ve ölüm’’ üzerine düşünürken karşılaştım fotoğraflarla.
Hasta yatağında bile rahat durmayan Ümit'in nasıl elde ettiğini bilmediğim o fotoğrafları, herkes nasıl okudu bilmiyorum ama arkadaşımın annesinin cenazesinden yeni gelmiş ben, orada acınası insanlar gördüm.
Uzun süre, üzüntüyle tiksinti arasında gittim geldim...
 
Orada, avluda cenaze namazı için bekleşirken,
Emine'nin, annesiyle ilgili komik anlarını anlatırken; gözlerimizden yaşlar akarken gülmüş/gülebilmiş insanlardık nihayetinde.
Dağların dayanamadığı o acıyı savuşturabilmek için gülmeyi/mizahı çağırıyordu; o ilkel, o hayatta kalmaya yeminli içgüdümüz çünkü.
Bu yüzden, partililerin yediği o yemekte, kahkahayı da, neşeli yüzleri de anlayabilirim..
O kahkahaların pek çoğunun, rahmetlinin anılarıyla, Azrail’’le nasıl dalga geçtiğiyle, ölüme karşı savaşırken nasıl da aday olmak için bin türlü fırıldak çevirdiğiyle ilgili olduğunu tahmin edebilirim.
İnsanların hüznü dağıtmaya çalışmasının’… En az ağlayıp/dövünmek/yas tutmak kadar insani olduğunu bilirim.
Ama.... Yine de...
Düğün/nişan fotoğrafçısına poz verir gibi, el ense çeker gibi, birbirine sarılıp elini/kolunu dolayarak, omuzlara yaslanarak, yanakları okşayarak  poz verilmesinin altında yatanı anlayamam.
İnsanlığım, bu noktada biter benim.
 
İnsanlığı bitirenlere bakıp, nasıl iyi/düzgün/doğru kalınabileceğinin yasını tutuyorum ölenlerle birlikte...

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 7 yorum var, 7 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
H. Demirezen 10 Eylül 2020 Perşembe 22:52

Çocuğun kalbinin sesini duyan, onunla iletişimi kuran, sevgisini, hislerini, düşüncelerini yaptığı bebeklere aktarabilen bu zeki ve güzel kalpli kadın, çocuklarımız için gönderilmiş bir melek. Bu meleğin yaptığı bebeklerin, tüm çocuklarla buluşup tanışmasını ve hayallerine katkıda bulunmasını yürekten temenni ediyorum. İyi ki varsınız Banu hanım. Hayallerinizin gerçek olması dileklerimle..

Yorumu oyla      3      4  
Seviye Ozturk 29 Kasım 2018 Perşembe 10:02

Cok begendim Dusunceleri herseyi mukemmel.

Yorumu oyla      10      6  
Yeliz yalçın 24 Nisan 2018 Salı 23:09

Slm aleykum nasılsınız cok beğendim yazdiklarinizi 28 nisandaki etkinliğini de katılmak ve sizinle tanışmak istiyorum orda olcakmisınız...

Yorumu oyla      10      6  
Ayşe Uğur 23 Ocak 2018 Salı 18:51

Ben de yıllarca dikiş diktim, çalışmanızı çok beğendim çok anlamlı. Böyle kurslar çok faydalı, ben de çocuklarla birlikte bebek çalışmasına katılmak isterdim. Çok iyi bir iş başarmışsınız sizi tebrik ediyorum. Yazar da enfes bir konu ve kişiyle buluşmamızı sağlamış onun da eline sağlık.

Yorumu oyla      12      6  
Sema Gür 20 Ocak 2018 Cumartesi 21:39

Bunlar ne güzel cümleler ne güzel bir felsefe ve bebeklere yansıması...Bayılldımmmm

Yorumu oyla      12      6  
Nihal tırnakçı 20 Ocak 2018 Cumartesi 13:58

Çok güzel yazmışsın.

Yorumu oyla      12      6  
20 Ocak 2018 Cumartesi 09:50

Harika.

Yorumu oyla      12      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Kartla ödemede 'derin' sorular!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yolun sonu
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Hangisi?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva