Mavi ile yeşilden bir tablo yapmışlar

Kaygıseki'den aşağı atmışlar

Öptüm başıma kodum

Kaldırıp astım duvara

Bakınca dilim tutuldu

Gökova'yı gördükten sonra

Daha bir sevdim yurdumu

(Ali Yüce'den nakleden Şadan Gökovalı)

John Berger, 'Görme Biçimleri' adlı kitabında, bakmanın, görmenin ve algılamanın birbirinden çok farklı olgular olduğunu söyler... Herkes Gökova'ya Sakar'dan bakmıştır ama herkes gerçekten de görmüş müdür. Herkes algılamış mıdır? Bu sorulara evet demenin yolu biraz da soyadını Gökova'dan alan Şadan Gökovalı ile yapacağınız geziye bağlıdır.

Gerçekten de önce Sakar'dan insanın kaygılarından kesinlikte kurtulacağı Kaygıseki'ye çıkıp bir kahkaha patlatmak gerekiyor,- ki o kahkahalar yuvarlana yuvarlara balığa dönüşüp Azmak'a insin, daha sonra da balık olarak rakı masasına kurulsun- ardından Cova'ya inip Azmak'a bakmak... Biz dostları Şadan Gökovalı ile kimbilir kaç doğum gününü (15 Mart) Gökova'da kutladık bilmiyoruz, bildiğimiz yaşamımızın en güzel anlarının arasında bu kutlamaların yer alışı...

Havada pus yoksa Datça'nın 'Deveboynu' denilen Knidos antikitesinin de bulunduğu ucundan, Köyceğiz Gölü'ne, Dalyan Boğazına, Dövüşbelen'e kadar olan geniş bir coğrafyanın Gökova'dan seyredildiği... Hani Halikarnas Balıkçısı'nın, 'Roma'yı gör de öl diyorlar a canım. Gökova'yı gör de yaşa' dediği coğrafyaya en iyi hakim olunacak yerdir burası...

Rehberdir, öğretendir, gazetecidir, yazardır, şairdir Şadan Hoca… Ama kimselerin bilmediği ya da az tanınan çok sayıda yazarı, şairi, ülkemiz insanı ile başta Salihli Şiir İkindileri olmak üzere çeşitli etkinliklerde tanıştırmıştır da, kendisini tanıtmaktan nedense uzak durmuştur, mütevazı yapısı gereği...

Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı13 Ekim 1973'te ayrıldı dünyamızdan. Bodrum'da, sağlığında Şadan Hoca ile birlikte seçtiği yere gömüldü. Balıkçı ölmeden bir vasiyet bırakır Gökovalı'ya... Vasiyet çok basittir:

Ölümüne 2.5 ay kala, 'Ege'den' adını taşıyan kitabın iç kapağına şunları yazmıştı: Şadan Gökovalı'ya arkadaşım, oğlum desem azdır. Çünkü mevcut insanlar arasında beni temadi (devam) ettirecek, daha doğrusu temadi ettirmeye en müsait insan odur.Ölsem, ölüm bana galebe çalmamış olacak, çünkü Şadan var.
Şadancığım, hanidir sana burada seslenmek istedim. Ama, aklımdan geçen her fikri, duygularıma karşılık çok zayıf buldum. Şimdi bile duygularım, burada yazdıklarımdan çok ötedir.Selam sana Şadan! Halikarnas Balıkçısı. Cevat Şakir Kabaağaçlı .18 Haziran 1973.'

Şadan Gökovalı, Gökova'yı sevdirme işini Halikarnas Balıkçısı, Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Azra Erhat ve Sebahattin Eyüpoğlu gibi büyüklerinden alıp bize taşıyan isim... Bu sevdirme işini de öncelikle Balıkçı'nın kitaplarını çevirerek yapıyor... Kendisi için, 'manevi babası' Halikarnas Balıkçısı adına derlediği 20. kitabın basımı üzerine, bir yazı kaleme almış ve 'Ölmüş adama 22. kitabı yazdırdı, aşk olsun!' demiştim.

Cevabı bakın nasıl olmuştu: 'Hayatta yaptığıma en çok sevindiğim şeylerden biri, Halikarnas Balıkçısı'nın kitaplarını basıma hazırlamak, eş deyişle Balıkçı'ya yaşatmaktır'

***

Konak Belediye Başkanı Abdül Batur ve Mimar Sinan Mahallesinin muhtarı Gülay Pekcan'a çok teşekkür ediyorum, Şadan Hoca'nın emek verdiği biz öğrencileri adına, Dionysos dostlarım adına… Çünkü hayli gecikmiş bir kararla Şadan Gökovalı'nın adı artık İzmir'de yaşayacak. Daha önce aynı kadirşinaslığı gösteren Muğla Belediye Başkanı Osman Gürün'e de burada teşekkür borcumuz var. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanımız Misket Dikmen'in dediği gibi 'Çünkü asıl olan yaşarken de sahiplenmek ve kıymetini bilmektir' …

***

Ali Yüce ile başladım, iki hafta önce toprağa verdiğimiz Çınar Çığ ile bitireyim:

'Üç Sözcük/ -Şadan'a-

Coşku ki
Her gün ödedi vergisini
Usta Bedros

Acı ki
Çınar içinden çürür

Şadan ki Görülünce Çoğalır insan

Çınar ÇIĞ