Uzun bir aradan sonra ilk kez İzmir'de sahaya inen Kılıçdaroğlu'nun bu ziyareti farklı yorumlara neden oldu. Ulusal medya yorumcuları bunu, Kurultay öncesi kampanya başlangıcı olarak değerlendirdiler genellikle.

Kılıçdaroğlu, Özgür Özel'in Tayyip Erdoğan ile görüşmesi ve normalleşme politikası tarifini İzmir'den de eleştirince, Özel de İstanbul'dan, bugüne kadar rastlamadığımız bir üslupla karşılık verdi eski genel başkanına; 'Ben birinci partinin genel başkanıyım. El uzatmak bize düşer. Kemal Bey hiç birinci parti genel başkanı olmadı. Çok istedi, biz de istedik ama olamadı.'

Tercümesi açık. Artık Kılıçdaroğlu dönemi kapanmıştır, boşuna çabalamasın.

İzmir'deki toplantıya hem yerel siyasetin hem de genel siyasetin dinamikleri açısından baktığımızda ilginç gözlemler ortaya çıkıyor. Bu toplantının ev sahibi İzmir Büyükşehir eski Belediye Başkanı Tunç Soyer idi.

Tunç Soyer aday yapılmayınca Cumhuriyet Meydanı'nda bir miting düzenlemiş ve orada başta Özgür Özel olmak üzere karar vericiler hakkında çok sert ifadeler kullanmıştı. Özel ve CHP'nin seçimden başarısız çıkacağını ifade eden çeşitli sözleri de olmuştu. O mitingden en akılda kalan söz, 'Bundan sonra hattı müdafaa yok, sathı müdafaa var' cümlesiydi.

Ancak Özel ve CHP seçimden başarılı çıkınca, bu sathı müdafaa boşa düşmüş gibiydi.

İzmir buluşmasında dikkat çeken en önemli görüntü, eski belediye başkanlarının neredeyse tam kadro hazırda bulunması ve yeni başkanlardan ise katılım olmamasıydı. Bu çok ilginç bir durum, uzun yıllar CHP'nin genel başkanlığını yapmış ve İzmir'e gelmiş Kılıçdaroğlu'na 29 belediye başkanından hiç olmazsa üç beş tanesi 'Hoş geldin' diyebilirdi.

Profesyonel siyasetin halleri. Devrik başkanların katılımı, hem kendilerini başkan yapan Kılıçdaroğlu'na bir vefa davranışıydı hem de 'Özgür Özel'den kurtulur muyuz acaba?' umuduydu.

Gözden uzak tutulmaması gereken bir husus da, eski başkanların halen delege olması ve buna karşı yeni başkanların ise böyle bir potansiyelinin henüz bulunmamasıdır. Onun için önümüzdeki aylarda gerçekleşecek Kurultayın delege dengesi, yeni başkanların lehine değil.

Ancak bu Kılıçdaroğlu'nu tekrar geriye taşıyacak bir potansiyel de değil.

Eski Belediye Başkanlarından ve Kılıçdaroğlu'na yakın bir siyasetçi ile görüştüm bu toplantıdaki izlenimlerini. 'Kılıçdaroğlu'nun tekrar aday olmasını beklemiyorum' dedi. Ardından 'Toplantıya ben de katıldım, bu bir vefa davranışı, yoksa kurultay hazırlığı değil' diye ekledi.

Kılıçdaroğlu'nun eski ekibinden olan bu eski Başkan, bunları söylerken, CHP'nin şimdiki yönetimden, yani 'Özel-Ağbaba ikilisinden kurtulması gerekir' diye de görüş dile getirdi. O'na göre, şu andaki delege yapısı içinde İmamoğlu üstünlüğü bulunmakta ve bir an önce (İmamoğlu) parti yönetimini üstlenip ülke çapında etkili olmalı.

Özel'i genel başkanlığa taşıyan dinamik de buydu zaten. Kurultay salonuna girerken kesin favori olan Kılıçdaroğlu'nun salondan mağlup çıkması da böyle yorumlandı. Şimdi İmamoğlu delege bazında daha da güçlü. Çünkü Kılıçdaroğlu'ndan umudu kesenlerin bir kısmı da geleceği İmamoğlu'nda görmekte.

İzmir'den sonra Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ve Hacı Bektaş ziyaret programı yapacağı yakınları tarafından ifade edilmekte. İzmir, Diyarbakır ve Hacı Bektaş gibi sembolik şehir ziyaretleri, Kemal Bey'e moral kazandırabilir ama Kurultay kazandırması çeşitli açılardan neredeyse olanaksızdır.

Bu ziyaretlere sathı müdafaa için İzmir'den de katılımlar olacak mı göreceğiz.