EGEDESONSÖZ – TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu, 1-7 Mart Deprem Haftası nedeniyle yazılı bir açıklama yayımladı. 30 Ekim 2020'de Sisam Adası'nda meydana gelen depremle İzmir'in, tarihindeki en büyük deprem felaketlerinden birini yaşadığının dile getirildiği bildiride, 118 vatandaşımızın yaşamını yitirdiği, binlerce insanın yaralandığı ve yüzlerce evin yıkıldığı hatırlatıldı.

MÜHENDİSLİK HİZMETLERİNE ÖNEM VERİLSEYDİ...
Deprem sonrası bu kadar çok can ve mal kaybının olması ve yaşanan büyük acıların temel nedeni, kaçak yapılaşma, plansız kentleşme, yer seçiminde alınan yanlış kararlar, mühendislik hizmetlerine yeterince önem verilmeden, zemin özellikleri dikkate alınmadan yapılan konutlar, sanayi tesisleri ve ulaşım alt yapılar olarak gösterilirken, açıklamada şu görüşlere yer verildi:

'Bir doğa olayı olan depremler geçmişte olduğu gibi gelecekte de olacaktır. Depremin olmasına engel olmak mümkün değildir. Ancak bu acıların bir daha yaşanmaması ve depremlerin doğal afete dönüşmemesi için tedbirler almak mümkündür. Depremden korunmanın en önemli unsuru, zeminin fiziksel ve elastik özelliklerinin iyi bilinmesidir. Zemin özelliklerini belirlemek ve buna göre yapılaşmaya gitmek gerekir. Bu konular çok disiplinli mühendislik çalışmasını zorunlu kılmaktadır.'

DENETİMSİZLİK NEDENİYLE HAKSIZ BİR REKABET OLUŞMUŞTUR
'Deprem zararlarının en aza indirilmesinde, uygun yerleşim alanlarının belirlenmesi ve zemine uygun bina yapımı kadar, mevcut yapı stokunun, depreme karşı dayanıklılık kontrolünün yapılarak, yapının durumuna göre güçlendirilmesi veya yıkılıp yeniden yapılması önem arz etmektedir. Riskli binaların taranıp tespit edilmesinde, yapıya hasar vermeden binanın dayanıklılığını inceleyen Jeofizik Mühendisliği yöntemlerinden yararlanılmalıdır. Jeofizik Mühendisleri; elektronik cihazlar kullanarak yapıya hiçbir zarar vermeden yapı görüntülerini çıkarmakta ve bu görüntüleri yorumlayarak yapı hakkında destekleyici bilgiler vermektedir.

Yasa ve Yönetmeliklerde yapılan değişikliklerle, Meslek Odalarının; üyelerini denetlemesi, mesleki faaliyetlerini kayıt altına alması engellenmiş, üyeleri ile ilişkileri zayıflatılmıştır. Denetimsizlik nedeniyle haksız bir rekabet meydana geldiği için Mühendislik hizmetlerinde kalite düşmüştür.'

İZMİR'İN 23 İLÇE BELEDİYESİNDE JEOFİZİK MÜHENDİSİ YOK
'Jeofizik-Jeolojik zemin etüt raporlarının standartlara uygun yapılmasının sağlanması, raporların kontrolü ve gerekli durumlarda yerinde denetimi için, merkezi ve yerel idarelerde Jeofizik Mühendisi istihdamı zorunlu olmalıdır. Son depremde de görüldüğü üzere mevcut bina olmadan önce, denetimlerin ne kadar önemli olduğu görülmüştür. Ancak İzmir'de bulunan 30 ilçeye bakıldığında 23 belediyede jeofizik mühendisi istihdamı olmadığından dolayı denetimsiz geçen zemin etüt raporuna göre tasarlanan binanın, ileride meydana gelecek bir depremde zarar görmemesi mümkün değildir. İleride daha üzücü deneyimler yaşanmaması için en kısa zamanda İzmir'de bu eksikliğin giderilmesi gerekmektedir. Son depremde yıkılan binaları inceleyen, konusunda uzman inşaat ve geoteknik mühendislerinin ifade ettiği tek şey binaların rezonansa girdiği için yıkılmasıdır. Bundan dolayıdır ki, yeni yerleşim yerlerinde yapılaşmanın ve kat sayısını, sadece jeofizik mühendislerinin mikrotremor cihazı ile elde ettiği, zemin hakim titreşim periyoduna sadık kalarak yapılması önem arz etmektedir.'

YAŞADIĞIMIZ ACILARI YAŞAMAMAK İÇİN GEREKLİ ÖNLEMLER ALINMALIDIR
'Toplum olarak yaşanan depremleri unutuyor ve bir daha yaşanmayacakmış gibi yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Ancak doğa depremlerle, heyelan, taşkın ve sellerle sürekli kendini hatırlatmaya devam ediyor. Türkiye bir deprem ülkesidir ve depremler kaçınılmaz gerçeğimizdir. Daha önce yaşadığımız acıları yaşamamak için gerekli önlemler alınmalıdır. Sağlıklı ve güvenli kentleşmeler için denetim, bilimin ve mühendisliğin yol göstericiliğinde olmalıdır. TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak, 1-7 Mart Deprem Haftası vesilesiyle 30 Ekim 2020 depremini ve geçmişte yaşanılan depremleri unutmayacağız, unutturmayacağız. Yaşam hakkı, temel ve vazgeçilmez bir insan hakkıdır. Halkımızın daha iyi yerleşim alanlarında ve daha güvenli yapılarda yaşama hakkını hep savunacağız. Yaşadığımız depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.'