İZMİR - İzmir'in Kemalpaşa ilçesine bağlı Nazarköy'de 35 yıldır camdan nazar boncuğu yapan ve Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) ''Yaşayan İnsan Hazineleri'' listesine aday gösterilen Mahmut Sür, işini çok sevdiğini belirterek, bazen geceleri evinden kalkıp boncukları seyretmek için dükkanını açtığını söyledi.
Mahmut Sür, 13 yaşında amcasının atölyesinde cam boncuk yapmayı öğrendiğini, 35 yıldır da büyük bir özveriyle bu işi sürdürdüğünü belirtti.
Askere gitmeden önce nazar boncuğundan ''minik karagöz'' yaptığını, bunun da ustalığını o dönemde kanıtlayan bir simge olduğunu aktaran Sür, herkesin nazar boncuğunun içine o denli ustalıkla küçük siyahlık koyamayacağını dile getirerek, şöyle devam etti: ''Askerden döndüğümde köyümüzde Paşabahçe için üretim yapan fason bir fabrika vardı, orada kendimi geliştirdim. 2001 krizi olunca da fabrika kapandı, ayrılmak zorunda kaldım. O dönemde çok araştırma yaptım ve gördüm ki nazar boncuğu Türkiye'nin olmazsa olmazlarından bir kültür ögesi. Zaten bana nazar boncuğunu patronum sevdirmişti. Bana 'Cam gururlu bir maddedir, yere düşerse kırılır' derdi. Ben de bunu düşünerek titizlikle çalışıyorum. 2002'de burada atölyemi açtım. Arkadaşlarım, diğer atölye sahipleri bana 'Bu işte para yok' dedi. Ama benim amacım nazar boncuğunu takı haline getirip, kadınların boyunlarında, kollarında aksesuar olarak taşımasını sağlamaktı. 2004-2005 döneminde altın yılımı yaşadım. Günlük üretimlerimizi İzmir'den gelen kadınlar satın almaya başladı.''
UNESCO'nun Yaşayan İnsan Hazineleri listesine aday gösterilmesinin kendisini çok gururlandırdığını, zengin Türk kültürünü dünyaya daha da iyi tanıtması açısından bunun iyi bir fırsat olabileceğini de dile getiren Mahmut Sür, ''İşimi çok seviyorum, o kadar çok seviyorum ki Allah 500 yıl daha ömür verse yine aynı işi yaparım. Bazen geceleri evden gelip dükkanımı açıyorum ve boncukları seyrediyorum. Çok mücadele verdim bu iş için ve böyle bir unvan beni çok gururlandırıyor'' dedi.
JAPONLAR, BREZİLYALILAR ALIYOR
Yaptığı boncuğu, diğer boncuklardan ayıran özelliğin ''kalite'' olduğunu vurgulayan Mahmut Sür, ''Bizi farklı kılan şey, nazar boncuklarının gözlerinin daha dikkatli takılmış olması. Gözsüz olanlarının renk tonlarındaki parlaklık, cam dinlendikçe renk güzelliği artar. Bunu yaşayan kişiler bilir'' dedi.
Buğulu bir görünüme sahip olan ve takılarda tercih edilen eskitme nazar boncuğunu da ilk defa kendisinin yaptığını dile getiren Mahmut Sür, kendisinden ürün alan bazı kişilerin Amerika'da, Brezilya'da ve Yunanistan'da satış yaptığını ifade etti.
Turlarla Nazarköy'e gelen turistlerin de atölyesinin yanındaki satış yerinden boncuk aldığını dile getiren Mahmut Sür, ''Buraya geçen gün gelen Japonlar benimle röportaj yaptı ve nazar boncuğu aldı. Nazar boncuğunun mavisini Japonya'da Türk mavisi olarak bildiklerini söylediler. Bu da beni çok gururlandırdı'' diye konuştu.
Yurt dışındaki bazı hediyelik eşya dükkanlarında Türk nazar boncuklarının Yunanistan malı olarak satıldığını da kaydeden Sür, nazar boncuğunun Türkiye'ye özgü olduğunu söyledi.
Yabancıların yanı sıra Türk modacıların da tasarımlarında kendisinden alınan nazar boncuğuna yer verdiğini dile getiren Mahmut Sür, dünya ünlülerine de nazar boncuğu hediye etmek istediğini belirtti.
Nazar boncuğunun 1000-1200 derece sıcaklıkta yapıldığını, yapımının emek istediğini de söyleyen Mahmut Sür, ''Kıvırcık Boncuk'' adını verdiği atölyede 5 ustanın çalıştığını, cam nazar boncuğunun yaşaması için yeni nesile de bu işi öğretmek istediğini sözlerine ekledi.