Soner Çağlar / Egedesonsöz- Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği (İZSİAD)’ın misafiri oldu. İzmir’e yatırımcıların gelebilmesi için arsa sorunun çözülmesi gerektiğini ve yargıya gitme alışkanlığının değişmesi gerektiğini belirten Günay, “Kimse kimseye Atatürkçülük, cumhuriyetçilik, müslümanlık satmasın. Bunlar ortak değerler. Biz bu ortamda yaşıyoruz. Bu durum, deniz içinde yaşayan balıklardan birinin denize sahip çıkması gibi bir şey" dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Tarihi Havagazı Fabrikası’nda İZSİAD'ın toplantısına katıldı. İZSİAD Yönetim Kurulu eski Başkanı, AK Parti İzmir Milletvekili adayı İlknur Denizli’nin de katıldığı toplantıda konuşan Günay, işadamlarının AK Parti’nin yaşam tarzına müdahale endişesi ile ilgili sorusuna, “Bizim de eşimiz, çocuğumuz var. Biz hepimiz bu hayatın içinde yaşıyoruz. Ne giydiği, ne içtiği ile ilgilenmesi ve ona göre siyasi davranması doğru değil. Hayatım boyunca hep demokrasiyi savundum. Yıllardır komünist olmadığımı anlatmaya çalıştım, kenarından geçmedim. 30'lu yaşlarımda neye inanıyorsam yine ona inanıyorum. Demokrasiye inanıyorum. Bu kez de şeriatçı olmadığımı anlatmaya çalışıyorum. Türkiye Cumhuriyeti nüfus kağıdını bu coğrafyanın en değerli belgesi haline getirmeye çalışıyoruz. Çoğulcu bir toplumda yaşacağız biz başı açık, içiyor içmiyor söylemlerini bırakalım. Türkiye Cumhuriyetinin nüfus kağıdını bu coğrafyanın en değerli simgesi haline getirelim. Amerika dışladığı siyasi kesimden başkan seçti. Bu eski düşüncelerimizi bırakalım, Alevilik, Sünnilik, Kürtlük. Türklük bunları bırakalım artık. Dün ben Rum Ortodoks Lideri Bartolomeos’la sergi açtım. Bizi ilgilendirmesi gereken Türkiye’nin pazar gücünün, üretim gücünün artmasıdır” diyerek yanıt verdi.
Eski gerginliklerin yoksulluktan kaynaklandığını belirten Günay, Atatürkçülük ve Cumhuriyet’in ortak değerler olduğunu söyledi. Günay, “Kimse kimseye Atatürkçülük, Cumhuriyetçilik demokrasi falan satmasın. İnsan akılsız olmalı Cumhuriyet’e karşı çıkmak için, insan çok saygısız olmalı ve gerçekten çok vefasız olmalı Atatürk ile ilgili irdeleyici, yargılayıcı bir şey söylemek için. Bunlar ortak değerlerimiz, birisi birisine müslümanlık da satmasın, birisi birine Cumhuriyetçilik de satmasın. Bunlar ortak değelerimiz, biz bu ortamda yaşıyoruz yani deniz içinde yaşayan balıklardan birisinin denize sahip çıkması gibi bir şey bu. Su, deniz olmadan balık yaşar mı, Atatürk, demokrasi, müslümanlık ortak değerler. Bunları koyalım bir kenara. Türkiye’nin ekonomisi, geleceği, istihdamı, üretimi için neler yaparız önemli olan budur. Antalya,. İstanbul’da bana gelen iş talepleri şu bir ayda İzmir’den gelen iş taleplerinin 10’da biri değil. Öteki kavramlar laftır üretim, istihdam olmadan , Üretirseniz kadını, da çocuğu da erkeği de yükseltirsiniz, yoksa erkeği de kadını da koruyamazsınız” diye konuştu.
Yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın 'Bir Zamanlar Anadolu'da' filmin Cannes Film Festivali'nden 'Büyük jüri ödülü' ile döndüğünü, Semih Kaplanoğlu’nun ise Altın Ayı ödülü aldığını hatırlatan Günay, “2002 yılında Türk sinema seyircisi 2 milyona düştü, yabancı filmler istila etmişti. 2010 yılında 22 milyona çıktı ve Türk filmi seyircisi yabancı film seyircisini geçti. Alınan ödüller Türkiye’de sanat yaşamının geliştiğinin göstergesi” dedi.
Sivas’taki Madımak Oteli ile ilgili yaşanan son gelişmelere değinen Günay, şunları söyledi:
“Bir sevimsizlik olayı, çirkinlik mekanı vardı. Fetret dönemi 1402’den beri yaşanan en büyük acılardan bir tanesi Sivas’ta Temmuz’un birinde 1993 yılında yaşanmıştı. 2007 – 2008 yılına kadar da altında kebapçı dükkanı, üstünde otel vardı. Sayın Başbakan’ın verdiği imkanlar, Faruk Çelik arkadaşımızın yoğun mesaisi burası nihayet bir müzeye, kültür mekanına dönüşüyor. Türkiye bu ayıptan da kurtulmuş ve bu ayıbıyla da bir ölçüde yüzleşmiş oluyor.”
Türkiye’nin UNESCO’nun dünyada kültür mirası listesindeki tarihi alanlarına yenilerinin alınması için çalıştıklarını anlatan Günay, “Aday listesinde 18 olan alanımızı ise 23’e çıkarttık. Hedefimiz Efes’i 1-2 yıl içinde dünya mirası listesine sokmak. Esas güzel haber 12 Haziran’da seçim var ama benim beklentim 19 Haziran . Mimar Sinan’ın Selimiye Camii Dünya Mirası Kalıcı listesi’ne giriyor. Türkiye’den 15 yıl sonra 10 eser kalıcı miras listesinde yer alacak. Mümkün olduğu kadar bu ören yerlerimizi dünya mirası listesine sokmaya çalışıyoruz. Çünkü önümüzdeki yıllarda denizden çok kültür turizmi ön plana çıkacak. Çünkü Avrupa nüfusu hızla yaşlanıyor ve onların istediği bu yönde” şeklinde konuştu.
İmtiyazlı tatilcilikten, kitle turizmine geçen Türkiye’nin artık turizmi bir kıyı turizmi olmaktan çıkarıp bir adım ileriye götüreceğini ifade eden Günay, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin öteki zenginliklerini ortaya çıkarmalıyız. Yunanistanla ortak destinasyonlar yapmayı hedefliyoruz. Antalya Türkiye yatak kapasitesinin yüzde 40’ına, Muğla yüzde 13’üne İzmir yüzde 4’üne sahip. Sektörün büyümesi bununla doğru orantılı. O yüzden yatak kapasitesi, konaklama tesisi arttıkça payı artıyor. İzmir’de turizmden payı yüzde 3.5 alıyor. Bu kapasiteyi artırmamız lazım. Bunun için duyarlı sivil, toplum, kamu kesimlerinin katılması plan sürecinde bizimle çalışması, sonra mahkemeye gitme alışkanlığından vazgeçmesi gerekiyor.
İngiliz, Rus, Türk ortaklığı geldi, benim bu bölge için ağaç boyunu geçmeyen bir yapılaşma fikrim var. Doğanın içinde kaybolan binalar olabilir. Yüksek gelir seviyesine sahip turisti çekelim bölgeye. Az sayıda insandan yüksek gelir elde edebileceğimiz bir proje getirildi. Ben de İzmir’de bunu arıyorum zaten diye çığlık attım ama iki ay önce çıkan bir mahkeme kararı var. Durduk, sil baştan yapıyoruz. SİT incelemesini kurula yollayacağız, kurul yeni karar alacak o kararı biz onaylayacağız , projeyi de onaylayacağız inşallah arkadan yeni bir mahkeme kararı çıkmaz. Bu süreç yoruyor. Kimi beni değil, yatırımcıyı yoruyor. İzmir’in bunu kaçırmaması lazım.
Bu yatak kapasitesini artırmak için ciddi bir işbirliğine ihtiyacımız var. Ben Kuşadası’ndan Aayvalık’a kadar olan alanı yüksek gelir gruplarının gelebileceği kaz dağlarındaki otellerin biraz daha gelişmişi doğayla içiçice butik, damak tadı., organik tarımla buluşmalı. İzmir’de her şey buna uygun yeter ki yatırımcıya arazi verelim. İstanbul’da 7 bin 500 dolara otel odası veriliyor. 40 dolara da turist kalıyor o da gelsin, gelecekteki tanıtım açısından bu turistler de önemli.”
İnciraltı’nda yıllardır süren beklentiyi planlamanın onaylanması ile karşıladıklarını ifade eden Günay, “Arkadaşların 82 bin yatak yapılacak açıklamasına üzüldük, bizim İnciraltı’na yapacağımız palanlama 4 katı geçmeyecek 10 bin metrekarelik parseller, bunların içinde 0,8 emsal ve buna sığacak yatak kapasitesi 15 bin. 82 bin nereden çıktı. Bu tür tevatürlere inanmayın. İzmir’e yatırım yapacak grupları tanıyorum. Teşvikten önce arazi bulma konusunda adım atmaya ihtiyacımız var” dedi.
Çeşme’de Altınkum ve Reisdere’ye yatırım yapmak isteyen grupların bulunduğunu kaydeden Günay, ancak yargıya gidilmesi halinde yatırımcının kaçtığını ifade etti. Günay, “Kurulda sorunu olan bana gelsin, düzgün bir projesi olan kişinin sorununu çözeriz ama yargıya gidiliyor. Yürütmeyi durdurma verince 2 sene kaybediyorum. İptal ederse 4 sene kaybederim. Çoğulcu bir toplumda yaşacağız biz başı açık, içiyor içmiyor” şeklinde konuştu.