İSTANBUL - Cumhuriyet Başsavcılığınca, ’“taciz iddialarıyla’” ilgili olarak ’“müşteki’” sıfatıyla ifadesinin alınması talebinde bulunulan eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın avukatı Muzaffer Yılmaz, müvekkiliyle ilgili tüm bilgi ve belgelerin kendilerine verilmemesi halinde ifade verilmeyeceğini bildirdi.
Avukat Yılmaz, yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Baykal'ın ’“müşteki’” sıfatıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından talimatla ifadesinin alınmasının talep edildiğini anımsattı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, 11 Mart 2011 tarihinde, 17.30'da iletilen ’“müşteki’” olarak ifadeye çağrılma bilgisinin, kimi görsel basında saat 15.50'den itibaren alt yazı ve son dakika haberi olarak verildiği hatırlatan Yılmaz, verilen haberde de Baykal'ın ’“müşteki’” olarak ifadeye çağrıldığının bilinçli olarak gizlendiği ve kamuoyunda Deniz Baykal'ın hangi sıfatla ifade vereceği konusunda şüphe uyandırılmak istendiğini savundu.
Yılmaz, ’“Sayın Deniz Baykal'ın vekili olarak bizzat şahsımıza da pek çok gazeteci arkadaşımız aynı konuda, 'yani sayın Deniz Baykal sanık mı, tanık mı, müşteki mi olarak ifadeye çağrılıyor' şeklinde sorular yöneltilmiştir. Bu haberler, hafta sonu olması nedeni ile cumartesi ve pazar günü de devam etmiştir’” dedi.
"BİLİNÇLİ YÖNLENDİRMELER YAPILMAKTADIR’”
Avukat Yılmaz, açıklamasında, şunları kaydetti: ’“Şüphesiz 'gizlilik kararı' bulunan dosyadan bilgi sızdıran kişilerin gözetiminde, bilinçli olarak bu yönlendirmeler yapılmaktadır. İstanbul/Beşiktaş Cumhuriyet Savcılığından gönderilen faks Ankara'da mürekkebi kurumadan belli basın organlarının elinde olabilmekte ve bu basın organları da eksik bilgi ile Kamuoyunun kafasını karıştırmaktadır.
Müvekkil, 14 Mart 2011 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından telefonla aranarak Beşiktaş Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadeye çağrıldığını ve talimatla ifadesi alınmak için arandığını öğrenmiş bulunmaktadır.’”
Yılmaz, Baykal'ın avukatı olarak 15 Mart 2011 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe ile başvurarak; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) 'mağdur ile şikayetçinin hakları' kenar başlıklı 234. maddesi uyarınca Baykal'ı ilgilendiren bilgi ve belgelerin yasal hakların kullanılabilmesini teminen kendilerine verilmesini talep ettiklerini ifade etti.
Avukat Yılmaz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ise İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ’“Diğer şüpheliler açısından ise 3713 sayılı Kanun'un 10/d maddesine göre şüpheli ifade ve sorguları dahil tüm soruşturma evrakının soruşturmada yakalanmış ve yakalanması muhtemel şüphelilerin bulunması, bu ifadelerde henüz yakalanmamış kişilere ilişkin telefon görüşmesi ve bilgilerin bulunması sebebiyle müdafi ve suçtan zarar gören vekili tarafından incelenmesi ve suret alınması hakkının kısıtlanması...’” kararını gerekçe göstererek, CMK'nın 234. ve devam maddelerindeki haklarının kullandırılmayacağını belirttiğini aktardı.
3713 sayılı Yasa'nın 10/d maddesinin Baykal'a uygulanmasının mümkün olmadığını kaydeden Yılmaz, ilgili maddenin, ’“müdafinin dosya içeriğini incelemesi veya belgelerden örnek almasının, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla bu yetkisi kısıtlanabilir’” hükmünü içerdiğini, yasa hükmünde müşteki veya vekiline ilişkin bir kısıtlama getirilmediği belirtildi.
"BİLGİ VE BELGE VERİLMEMESİ HUKUKA AYKIRIDIR’”
Yılmaz, açıklamasına şöyle devam etti: ’“Gerek anılan fıkra hükmü ve gerekse maddenin bütünü incelendiğinde, şüpheli ve müdafiye ilişkin kısıtlamaların düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, 3713 sayılı Yasanın 10/d hükmünün, müşteki olarak ifadeye çağrılmış olmamız nedeni ile, tarafımıza uygulanması mümkün değildir. 10/d hükmüne istinaden daha önce alınan 19 Mart 2010 tarihli mahkeme kararının müvekkil açısından uygulanabilirliği de yoktur. Müvekkille ilgili alınmış kısıtlılık kararı da bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 10/d maddesi hükmünde yer alan kısıtlama gerekçesi 'soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek' hükmünün müvekkile ve vekiline izafe edilmesi son derece yanlıştır.
Deniz Baykal'a ilişkin tüm belgelerin ve hatta telefon tapelerinin basında sayfalarca yer almasına rağmen, kendisinin veya vekili olarak bizim soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebileceğimiz iddiası anlamsız, gerçek dışı ve yersizdir.
Müvekkil Deniz Baykal'ın Ceza Muhakemesi Yasası'ndaki haklarını kullanmayı engellemek için, kendisine uygulanması mümkün olmayan 10/d maddesinin gerekçe gösterilerek bilgi ve belge verilmemesi hukuka aykırıdır.’”
Avukat Yılmaz, ’“Müvekkil Baykal, adli makamlara ve savcılık makamına yardımcı olmayı istemektedir. Ancak, suçtan mağdur olan kişi olarak ifadeye çağrılmakla birlikte, bu konudaki bilgi ve belgelerin kendisinden gizlenmesi, incelettirilmemesi ve 'ilgili kişilerin uygun gördüğü kadarı ile yetin' denilmesi, olayın şikayete bağlı suç kapsamında gözükmesi, İstanbul Savcılık dosyası kapsamında değerlendirilebileceğine ilişkin tarafımıza iletilen hiçbir bilgi belge olmaması nedeni ile, kimler tarafından yönlendirildiği ve nereye gittiği, ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan bir soruşturmada hiçbir sıfatla taraf olma arzusunda değildir’” dedi.
"BİLGİ VE BELGELER VERİLMEZSE İFADE VERİLMEYECEK"
Yılmaz, gerçeklerin ortaya çıkması için 07 Mart 2011 tarihinden itibaren basında yer alan olaylara ilişkin ilgili araştırmanın yapılması ve Baykal hakkındaki Beşiktaş Savcılığındaki soruşturma dosyasında yer alan bilgi, belge ve telefon dinlemelerinin istenilerek incelenmesi hususunda, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ’“gizlilik kararı’” bulunan dosyasına 11 Mart 2011 tarihinde başvurularak ivedi olarak gerekenin yapılması talebinde bulunulduğunu belirtti.
Muzaffer Yılmaz, ’“Bu talep de Baykal'ın kendisine yapılan iftira ve tertibe ilişkin sorumluların ve bütün gerçeklerin ortaya çıkarılmasını bir an önce ve herkesten çok istediğinin bir kanıtıdır. Tüm bu hususlar açıklanarak, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na, 5271 sayılı Yasa'nın 234. maddesi gereği Deniz Baykal'la ilgili tüm bilgi ve belgelerin tarafımıza verilmesi, bu husus yerine getirilmeden ifade verilmeyeceği bildirilmiştir’” dedi.
BAYKAL: ERGENEKON’’A BAĞLAYACAK BİR BULGU YOK
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal kendisinin "müşteki" sıfatıyla ifadesinin istendiği iftira davasını Ergenekon'a bağlayacak bir bulgunun olmadığını söyledi.
Ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, ''taciz iddialarıyla'' ilgili olarak ''müşteki'' sıfatıyla ifadesinin alınması talebinde bulunulan eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın avukatı Muzaffer Yılmaz, müvekkiliyle ilgili tüm bilgi ve belgelerin kendilerine verilmemesi halinde ifade verilmeyeceğini bildirdi.
Halk TV'nin, Soner Yalçın'ın sahibi olduğu Odatv'ye satışının görüşüldüğü günlerde Odatv muhabiri Ayfer İklim Bayraktar, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ekseninde gelişen iddialara Zekeriya Öz el koydu.
Yeni Şafak gazetesinin haberine göre ise Kılıçdaroğlu ve Tekin'i tanık sıfatı ile ifade vermeye davet eden Öz, mağdur olarak dinleyeceği Baykal'ı ise bizzat kendisi ziyaret edecek.
Zekeriya Öz, görüşmeye soruşturmanın Baykal'ı ilgilendiren kısımlarında yer alan delil ve belgelerle gelecek. Öz bu belgeleri Baykal'a göstererek komplonun merkezinde yer alanların tespiti konusunda yardımını isteyecek.
Deniz Baykal'ı genel başkanlıktan eden ilk komplodaki görüntülerin kaynağının da tespit edilmek üzere olduğu öğrenildi. Baykal ile eski özel kalem müdürü ve Ankara Milletvekili Nesrin Baytok'a ait olduğu iddia edilen görüntülerin servis edilmesiyle ilgili olarak hukuki yollara gidilmişti.
Soruşturma sonucunda 'server'a ulaşıldığı ve kamera kayıtlarının kimler tarafından yüklendiğinin ortaya çıkarılmasına çalışıldığı belirtiliyor. Serverda yapılacak inceleme ile görüntülerin yüklendiği bilgisayarın IP numaraları tespit edilebilecek ve faillere ulaşılabilecek.
Baykal'a yakınındaki isimlerin verdiği bilgiye göre Özel Yetkili Savcı Zekeriya Öz, kaset skandalını da Ergenekon soruşturması çerçevesinde incelemeye başladı. Soruşturma Odatv'den çıkan delillerle birlikte değerlendirilecek.