Ulu önderimiz Atatürk'ü sonsuzluğa yollayışımızdan bu yana 77 yıl geçmiş. Ama onun yokluğunun acısı hala dün gibi. Ülküleri, devrimleri ise damarlarımızda dolaşıyor.
Gazi Mustafa Kemal'in çok sevdiği ve bunu her fırsatta dile getirdiği, hatta anasını Karşıyaka'ya emanet ettiği güzel kent ve bu kentin güzel insanları Pazar günü çok önemli bir sınav verecek.
Vandalizm mi, yoksa dostluk, kardeşlik ve şu son dönemde en fazla gereksinim duyduğumuz duygu birlik ve beraberlik mi?
Ezeli rekabet denen olgu iki takımın lig yarışında müthiş bir çekişmeye giriştiği dönemlerde alevlendi ve gelişti. Giderek bazı kesimler tarafından da kan davasına dönüşütürüldü.
Bundan kimin ne çıkarı vardı? Elbette düşmanlık söylemleri içinde gemilerini yüzdürenler ve bundan yarar umanlar, ya da sırf '… bizim düşmanımız. … dan dost olmaz' söylemini körü körüne savunanlar ve ezeli rakip düşmanlığını, bir kabadayılık nişanesi görenler dostluğun sağlanmasını istemediler.
Oysa iki taraf da birbirlerinin cenazelinde rakip renkteki tabutlara omuz verdiler, acıları paylaştılar, teselli verdiler. Hastanede yatanların yanına ilk koşanlar, kanlarını verenler, yani kankardeşi olanlar hep karşı renklerdendi.
Ama bir süre sonra birileri ortaya çıktı. '… dan dost olmaz. Yağınızı denk alın' dedi. Aynı samimiyeti aynı erdemi, barış zamanlarında sergileyemedi, ezeli rakip, ebedi dostlar.
Yıllarca yöneticiler de bu mahalle baskısından yılıp, dostluğa adım atamaktan çekindiler. Aksine kendi camialarına şirin görünmek için iddianın da ötesinde kışkırtıcı söylemlerle alevin üzerine benzin döktüler. Teknik adamları dostluk için biraraya getirdik, birbirlerini yediler zor ayırdık.
Hüseyin Altınbaş'ın Fatih Diniz'i ziyareti ile başlayan süreç, Mehmet Sepil'in basketbol şampiyonluğunu kutlaması ve Ali Erten'in onu Euroleague maçına davet etmesiyle gelişti, tüm karşıtlara karşın bir dostluk rüzgarına dönüştü.
Kentin valisi Mustafa Toprak, Karşıyaka yönetiminin 'Derbiyi izlemek Göztepeli taraftarların da hakkıdır' yaklaşımına omuz verdi. İl Güvenlik Kurulu başkanların katılımında bir dostluk meclisinde dostluğa davetiyeyi onayladı.
MHK son derbide yaşanan hakem rezaletini göz önünde bulundurup 1 numaralı hakemi Cüneyt Çakır'ı derbiye atadı.
Kısacası dostluk, centilmenlik ve en önemlisi çağdaşlık adına her türlü girişim yapıldı.
Ancak bu adımlar sadece yöneticiler ve idare bazında kalmamalı. Tribünlerde, sokaklarda Karşıyakalısı, Göztepelisi ile İzmir vandalizmin ötesinde, her alanda çağdaş düşünen, öyle yaşayan, ona göre davranan, sevinci hazmedebilen, hüznü vakur bir şekilde yaşayan Atatürk'ün Çocukları, omuz omuza yürümeye hazır İzmirli Mustafa Kemal'in Askerleri olduğunu kanıtlamalı.
Unutmayalım, üç puan almak ya da kaybetmekle ne bir takım şampiyon olur, ne de küme düşer. Köprünün altından daha çok sular akar. Ancak herhangi bir olumsuzlukta ortalık yangın yerine dönerse, zararını sevdikleri renkler çeker, ağır bedeller öder.
Bu derbi önce Türkiye'ye, sonra Avrupa'ya ve dünyaya örnek olmalı.
Derbiye çeyrek kala, bilmem çok şey mi istiyorum.