Oktay GÜÇTEKİN / EGEDESONSÖZ- Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in İzmir’deki 3 günlük programının etkileri sürüyor.

'Kabine' iddiası: Akşener cephesinden açıklama 'Kabine' iddiası: Akşener cephesinden açıklama

Özel, milletvekili performansları ve ‘ithal aday’ tartışmaları konusunda yaptığı değerlendirmede “Sıkıntının farkındayım. Keşke ara seçim olsa İzmir seçimini komple yenilesek. Milletvekillerinin 5’te 4’ünü alırız. Seçime kadar bekleyeceğiz. İzmir’e çok borcumuz var. Önümüzdeki dönemde İzmir ile helalleşme listesi olacak” ifadelerini kullanmıştı.

CHP'de 3 dönem İzmir İl Başkanlığı görevi, İzmir Milletvekilliği, Genel Başkan Yardımcılığı ve PM üyeliği gibi bir çok kademede görev alan Alaattin Yüksel ise Özel’in açıklamalarını Egedesonsöz’e değerlendirdi.

BU İŞİN DOĞRUSU ÖN SEÇİM İLE BELİRLEMEK
Kontenjan milletvekili konusuna karşı olduğunu belirten Yüksel, "kontenjan isimler ciddi sorun olmuştur her zaman. Tabii bizim dönemimizde mümkün olduğunca engellemeye çalışıyorduk. PM’de olduğum dönemde tüzükte bir sorun vardı. Genel merkezin yüzde 15’lik kontenjan hakkı bulunuyordu ve bunu seçim bölgelerinde istediği gibi kullanabiliyordu. Kars, Ardahan gibi illerde farklı kullanırken, Ankara, İstanbul gibi illerde farklı kullanıyordu. Partinin çok vekil çıkarmadığı bölgelerde bunu kullanmıyordu. 3 büyük kentte yüzde 50’ye varan oranlarda  kullanıyordu. Bir PM’de Kemal Bey (Kemal Kılıçdaroğlu) ki İzmir ile ilgili ‘ 3-5-7-9’uncu sıralar olmak üzere fermuar sistemi yapacağız’ dedi. Ben de bununa itiraz ederek ‘Bu yüzde 45-50 oluyor, tüzükteki genel başkanın hakkı yüzde 15’i geçemez’ dedim. Ancak tabii ki her seçim bölgesinde geçerli ibaresi olmadığı için istenildiği gibi kullanılıyordu. Kemal Bey de söylemlerime kızdı ve 3-5-7-9 diye önerdiği sıralamayı 1-3-5-9 diye değiştirdi ve maalesef PM’den geçti. Bende yapılan oylamada muhalefet şerhi yazdım. Yani biz bu tutumla geçmişten beri mücadele ediyoruz. Bu işin doğrusu ön seçim ile belirlemek. Genel merkezin kontenjan hakkı yüzde 15’dir. Aslında bu yüzde 15 bile çok. Bu bile kullanılmamalı. Belki 2 seçim bölgesinden önemli ise birer kişi kullanabilirsiniz. Bunları da İzmir ile hiç alakası olmayan, sadece genel başkan yardımcısı diye bazı isimleri 1’inci sıradan koymayın. Bunları 3’üncü sıradan 5’inci sıradan kullanabilirsiniz” diye konuştu.

16 MİLLETVEKİLİ ÇIKARDIĞIMIZ DÖNEMDE LİSTENİN HEMEN HEMEN HEPSİ İZMİRLİYDİ
Son yapılan tüzük kurultayında sorunun giderildiğini belirten Yüksel, “En son tüzük kurultayı sürecinde bir grup arkadaşımız çalıştık konu üzerinde. Tüzük kurultayının olduğu gün Genel Başkan Yardımcımız Meryem Gül Çiftçi Binici’yi aradık ve ‘her bir seçim bölgesinde uygulanmak üzere’ değiştirilmesini istedik. Bunu başardık da. Şu anda her bir seçim bölgesinde yüzde 15’i geçemeyecek. Yani 28 milletvekilinden 4 tanesi kontenjan olabilir artık. Geri kalanın da ön seçim ile belirlenmesi gerekiyor. Sayın Genel Başkanımızın da bu yaklaşımı son derece yerinde ve doğru. İzmir genel başkanın tabiri ile CHP’nin amiral gemisi. İlk il başkanı olduğumda partimizin yüzde 9,5 oyu vardı İzmir’de ve Türkiye'de. Ancak 2002’de İzmir’deki 24 milletvekilinin 16’sını aldık. AKP’de 8 tanesini almıştı. Bir daha da o 16 vekil sayısına ulaşamadık. 28 vekil sayısına çıkmasına rağmen İzmir, en fazla 14 tane alabiliyoruz. Son seçimlerde zaten bunun 4 tanesi başka partilere verildi. Yani İzmir’in 10 vekili vardı ancak bu yeni katılımlar ile ufak ufak artıyor. Umarım 14’e doğru çıkar. Bu İzmir için sıkıntı yaratıyordu ve kentliyi incitiyordu. Vatandaşlar ‘biz CHP’ye yıllardır sahip çıkıyoruz ancak CHP İzmirli olmayan, bizim onaylamadığımız adayları getirip milletvekili yapıyor’ diye.  Bu giderek kentlide olumsuz duygu yaratıyordu. Bu aynı zamanda kentte büyümemizi ve gelişmemizi engelliyordu. 16 milletvekili çıkardığımız 2002’de listenin hemen hemen tamamı İzmirliydi. Tekrar İzmirlinin gönlünde yer edinebilmek için genel başkanın söyledikleri çok doğru. O doğrultuda da çalışmaların yapılması gerekiyor. Zaten tüzük gereği yüzde 15’den fazla kontenjan  olmayacak. Ancak mutlaka önseçim ile belirlenmeli. Hatta  bu yüzde 15’in de kullanılmaması ve İzmir’in hakkının İzmir’e geri verilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

İZMİR İÇİN ÖNEMLİ VE OLUMLU GELİŞME 
‘Helalleşme’ açıklamalarını yorumlayan Yüksel, “Benim anladığım Genel Başkan kendisini İzmirli hissediyor. İzmir’i de çok sevdiğini her fırsatta da söylüyor. İzmir’in bu konuda duygularının incindiğini de büyük bir sıkıntı yaşadığını da görüyor ve hissediyor. Bunu düzeltmek istiyor kendisi. Bu son derece doğal. Bu çok olumlu ve güzel gelişme. Kendisine teşekkür ederiz. Yüzde 15 olan oranı daha düşük uygulayarak İzmir ile helalleşebilir. İlk milletvekili seçimlerinde bunu göreceğiz. Ön seçim yapılıp yapılmayacağını ve kontenjanın hangi oranda kullanılacağı konularındaki tutumu göreceğiz. Genel Başkan İzmir’i hakkını geri vereceğiz diyor. Bu İzmir açısından önemli ve olumlu bir gelişme” dedi.

CHP'NİN BUNA ÇOK İHTİYACI VAR
Özel’in vekil listesini yenilemek ile ilgili kullandığı cümlelerin mevcut isimler üzerinde baskı ve tedirginlik yaratıp yaratmayacağının sorulmasına yanıt veren Yüksel, “Bu tedirginlik oluşturmaz ama bir baskı oluşturur. İzmir milletvekili olarak daha fazla kentle ilgilenmelerini sağlayabilir. Daha çok İzmir'e gelip daha çok çalışmalarını teşvik edebilir. İzmirlilik aslında kent için ne yaptığına bağlı. Sadece CHP’li isimler için söylemiyorum. Çünkü öyle vekiller var ki doğma büyüme İzmirlidir, vekil yaparsın ancak bir şey yaptığını görmezsin. Öyle isimler vardır ki dışarıdan gelmiştir ama çok çalışıyordur. Dışarıdan gelmesini onaylamıyoruz tabii ki ama seçilen vekillerin İzmir için çalışması lazım. CHP’nin de buna çok ihtiyacı var. CHP ile ilgili İzmirliler ‘Biz  İzmir’ e devamlı sahip çıkıyoruz, nasılsa İzmirliler ne yaparsak yapalım bize oy verirler’ anlayışı yaygınlaşmamalı. Partinin tabanın mutlaka önseçim yapmalı. Hatta ve hatta benim ön seçimin bundan daha farklıdır; Sadece partiye değil, kamuoyuna, STK’lara yani tüm İzmirlilerin görüşünü alarak milletvekillerini belirleyeceksiniz. Önseçim böyle olmalı” diye konuştu.

ARKANIZDAKİ HALKIN GÜCÜ BÜYÜDÜKÇE…
 Son dönemlerde yaşanan SGK ve vergi borçlarını tahsili, kredilerin imzalanmaması iddiaları ve kayyum atamaları sonrası İzmir’deki belediye başkanlarına ne gibi önerilerinin olduğunun sorulmasına yanıt veren Yüksel, “CHP’li belediyelere karşı büyük ayrımcılığı vardı zaten hükümetin. Ancak şimdi elini kolunu bağlayarak hiçbir şekilde hizmet ettirmeyelim ve halk da belediye başkanlarından ve dolayısıyla belediye başkanlarının mensup olduğu partiden soğusun ve oy vermesin anlayışı ile yürütüyor bunu. Bu tarihte her zaman ters tepmiştir. Seçmen bunu görüyor. Sen belediye başkanın elini kolunu bağladığın zaman halkın hizmet almasını engellemiş oluyorsun. Zarar verdiğin direkt halk oluyor. Bizim belediye başkanlarımızın ‘iktidar her ne yaparsa yapsın biz halka hizmet etmeni bir yolunu bulacağız’ diyorlar. Biz bundan çok memnunuz. Bu güzel bir yaklaşım ve anlayış. Geçmişte rahmetli Turgut Özal gazetelerde fotoğraflarla belediye başkanlarını ellerini bağlayarak ‘bunlara oy verirseniz, size hizmet gelmez’ dedi. O dönem seçmen CHP’ye tam tersine çok daha fazla sahip çıktı. Bugün de bu yapılanlar aynı şekilde ters tepecektir.  Belediye başkanlarının da yapması gereken çok daha fazla halkın içinde, halkın talepleri ve istekleri doğrultusunda büyük bir dayanışma örneği sergilemeliler. Eğer siz halkın içinde ne kadar olursanız ve sahip çıkarsanız, halk da size o kadar sahip çıkar ve arkanızda olur. Arkanızdaki halkın gücü büyüdükçe iktidar da sizi sıkıntıya sokamaz. Tüm Türkiye’de CHP’nin buna ihtiyacı var.  Her gün seçimle alamadıkları belediyelere polis gücüyle el koyup kayyumla kendilerinin belediyeleri yönetmek istedikleri bir süreç yaşıyoruz. Hangi partiye oy verirsek verelim, içimizde biraz demokrasi içinde yaşama isteği varsa tüm halkın bu sürece tepki göstermesi gerekiyor. Muhalefetin de bu toplumsal mutabakata öncülük yaparak tüm Türkiye'yi ayağa kaldırması gerekiyor. Dirençli kentler söylemleri var. Sadece afetlere konusunda değil sosyal olarak da dirençli kentlerin yaratılması lazım. Özgür Özel’in  seçim döneminde söylediği ‘Türkiye İttifakı’ söylemi gibi ‘Demokrasi İttifakı’nın tüm ülkede yaygınlaştırılması gerekiyor” dedi.