… Ve tatil bitti. Şimdi yeniden hayata ve yazılara dönüş zamanı

***

Hain ve aşağılık darbe girişiminden sonra toplum olarak Mustafa Kemal Atatürk'ün kıymetini biraz daha anlamaya başladık. Büyük Atatürk'ü, gardropçulardan ayrı tutarak şimdi yeniden anlama zamanıdır. Ve Atatürk olmasaydı ne olurdu diye düşünme zamanı.

Uluslararası Rotary'de dönem 1 Temmuz ile 30 Haziran günleri arasındadır. Darbe girişiminden çok önceleri Rotary 2440. Bölge Federasyonu'nun bu yılki ana temalarından birini 'Cumhuriyet Kazanımları' olarak belirlemiştik. Ve bu etkinlikler kapsamında, Amerikalı dünyaca ünlü tarihçi Prof. Dr. Justin McCarthy, İzmir'de, Ege İhracatçıları Birlikleri'nde düzenlenen konferansta ağırladık. Ermeni soykırımı iddialarını belgeleriyle çürütmesiyle tanıdığımız Prof. Dr. Justin McCarthy, Türklerle ilgili yazılarını Türkleri çok sevdiği ya da Türklerin tarafını tuttuğu için değil, gerçekler olduğu için yazdığını söyleyerek başladı konuşmasına. Konuşma alkışlarla kesildi sık sık… Salon doldu, fuaye doldu, merdivenler doldu. Salondaki koltukların iki katı izleyici vardı…

'Savaşta ve Barışta Atatürk, Küllerinden Doğan Türkiye' konulu konferansın açılış konuşmalarını Göztepe Rotary Kulübü adına ben yaptım, daha sonra Cumhuriyet Kazanımları Komitesi Başkanı Bahar Yorgancıoğlu konuşmacımızı tanıttı..

Bu yazıda Justin McCharty'nin konuşmasından bazı bölümleri paylaşmak istiyorum.

Türklerin savaşlar nedeniyle büyük acılar yaşadığını kaydeden Prof. Dr. Justin McCarthy, Atatürk'ün olmaması durumunda nelerin yaşanabileceğini anlattı. Atatürk'ün başarısını anlamak için Türkleri neden kurtardığına bakmanın gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. McCarthy şöyle dedi:

'Türkiye 1. Dünya Savaşını kaybetmiş ve adeta yıkılmıştı. İngiliz istihbaratı, 'Türkler çok kötümserdir ve ilerisi için çok az umutları var' diye raporlamışlardı. Türkler artık yenilmişti ve başlarına gelecek her şeyi kabul edeceklerdi. Başlarında bir hükümet vardı ve bir vatan haini olan Damat Ferit tarafından yöneliyordu, İtilaf ülkelerinin istedikleri her şeyi yapmak istiyorlardı. İtilaf ülkeleri, Türkleri sonsuza kadar yok etmek istiyorlardı. Sevr'de büyük bir Ermenistan, büyük bir Kürdistan olacaktı ve Türklere küçük bir yer verilecekti. İngilizler, Fransızlar, Yunanlar, İtalyanlar toprakları paylaştı. İtilaf devletleri aslında her şeyi almak istiyordu. Geriye kalan ise çok küçük bir yerdi. Ve bütün Osmanlı'nın borçlarının o küçük devlet tarafından ödemesini istiyorlardı. Aslında yapmak istedikleri şey, Türkleri devamlı olarak zayıf bırakmaktı, bunu yapmak için Türklerin ordusu olmamalıydı, işte o küçük devlette bir ordu olmayacaktı. Devlet tamamen iflas halinde olacaktı. En önemli demiryolları, düşmanların ellerindeydi. O küçük devlet, mallarını yurtdışına gönderemeyecekti. Ama bunlar olmadı, çünkü Türkler Atatürk'ün liderliğinde düşmanlardan kurtuldu. Türkler Atatürk'e çok şey borçlu…'

***

'Eğer Atatürk olmasaydı bir Türk devleti hiçbir zaman olmazdı. Makedonya ve Bulgaristan'daki Türklere bakın, aynı kader Anadolu'daki Türklerin de başına gelirdi. Türkiye'deki ölümlere bakacak olursanız, savaşlar sırasında çok sayıda kişinin hayatını kaybettiğini görürsünüz. 1'inci Dünya Savaşı'nda Van'daki nüfus kaybı yüzde 60, Aydın'da durum biraz daha iyiydi yüzde 25 civarı, Doğu Anadolu'da insanların 4'te 1'i ölmüş. 1'inci Dünya Savaşı'nda İngiltere, Fransa, Sırbistan nüfuslarının yüzde 10'undan biraz fazla kayba uğramış, 2'nci Dünya Savaşı'nda Almanya yüzde 10'dan biraz fazla nüfus kaybetmiş. Hiçbiri Türklerin kaybına benzemiyor. 1'inci Dünya Savaşı'nda her 4 kişiden biri ölmüştü, öyle bir durum var ki; modern tarihteki her bir olaydan daha kötü bir durum yaşanmış. Hem Doğu'da, hem de Batı'da her yer tahrip olmuş. 2'nci Dünya Savaşı'nda Berlin'deki gibi bir tahribat yaşanmış. İnsanlar bunları çok fazla düşünmüyor. Doğu Anadolu'da ölen hayvan sayısı yüz binlerce, oralar işgal edildiğinde öldürüldü bu hayvanlar. Bir ülkenin bunlara ihtiyaçları vardı, neredeyse 2 milyon hayvan ölmüş, peki mallarını taşıyabilmek için ne kullanabilirdi, orada sağ kalan insanlar. Ne yiyeceklerdi, en önemlisi de bu. Yunanlar Batı'yı tamamen yok etmiş, yüzde 90'u yok olmuştu diyebiliriz. İzmir, Bandırma gibi yerlere gittiğinizde insanların yaşayacakları yer kalmamıştı. Kırsal alana baktığınızda yok edilmiş binaların 141 bin 874 olduğunu görürsünüz. Doğu'da da her şeyi yok ettiler. Bitlis'te savaştan önce 8 bin ev var ve savaştan sonra bin ev kalmış. Van'da 6 bin 500 ev varken bin 173 ev kalmış. Köylere bakın, Van'da bin 800 köy varken 200'e düşmüş. Muazzam bir tahribat ve çok fazla ölen var. Doğu'da o kadar fazla ihtiyaç yoktu, çünkü insanlar ölmüştü, evlere gerek kalmamıştı…'

EKONOMİK KAYIPLAR DA OLDU

'Ekonomik açıdan İzmir son derece önemli bir şehirdi, imalat potansiyeli, tahıl fabrikaları, ipek, yün, pamuk, kutu imal ediliyordu. İzmir, bira üretiminin merkeziydi. Matbaa, yayın imkanı vardı. Aydın, bütün Osmanlı'da en fazla vergi ödeyen ildi, en son teknolojilerin merkeziydi. Bütün buharlı makinelerin yarısı Aydın'daydı. Çok modern bir yerdi ve imalat çok gelişmişti. Bunların hepsi yok oldu. Tahıl fabrikalarının yüzde 42'si yok oldu, tekstil sanayisi yok oldu, Bursa bir şekilde bu tahribattan kurtuldu. Bursa'daki milliyetçi gruplar ve Mustafa Kemal'in askerleri orayı korudu. 1923'te Mustafa Kemal geldiğinde her şey yok olmuştu ve Türkler her şeyi yeniden inşa etmeliydiler. Türklerin derhal işadamı olmayı öğrenmeleri gerekiyordu. 1927'de Türkiye'deki kadın ve erkek sayılarına baktığınızda bir şey göreceksiniz, çok fazla kadın var. Toplum yok olmuştu, toplumun erkeklere ihtiyacı vardı, kadınların kocaları ölmüştü. Bütün bunlar savaş yüzünden oldu. Türkiye bütün bölgelerini kaybetti ve öldürüldüler fakat psikolojik açıdan Türkler bütün dünyanın kendilerine karşı olduğunu düşünebilirlerdi ve bu doğruydu. Türkiye bir mülteci ülkesiydi, 1919-1922 arasında 1 milyondan fazla Türk Yunanlar'dan kaçtı. Anadolu'nun nüfusu değişti. Çok acı çekmiş insanlardı, Osmanlı İmparatorluğu'na bağlı bölgelerden kovulmuş insanlardı. Gitmeyenleri öldürüyorlardı. Biz bugün de mülteci sorunlarından bahsediyoruz. Almanya 'Mülteci alamayız' diyor, Almanya'da kendi nüfusunun yüzde 1'inden az mülteci var. Savaş sonrasında Edirne'de nüfusun yüzde 30'u mülteci, Aydın'da bu oran yüzde 9. Almanya zengin bir ülke ve buna rağmen mülteci almıyor, Türkiye o dönem fakir olmasına rağmen bu kadar mülteciyi kabul etti. Avrupalılar Türklerin tamamen yenildiğini ve bir daha toparlanamayacağına inanmışlardı. 1923'te nüfus büyük ölçüde yok olmuştu. Ekonomik çöküntü vardı. Ama liderleri sayesinde ümitsizliğine kapılmadılar ve Atatürk sayesinde ayakta kaldılar.'

'HİÇ KİMSE ATATÜRK KADAR BAŞARILI OLAMAZDI'
Atatürk'ün yaptığı ilk işlerden birinin yüzde 1003 olan enflasyonu düşürmek olduğunu söyleyen Prof. Dr. McCarthy, ayrıca Atatürk'ün yaptığı reformların belki mükemmel olmadığını, ancak ondan başka hiç kimsenin bunu başaramayacağını da sözlerine ekledi.

Konferansın sonunda katılımcıların sorularını da cevaplayan Prof. Dr. McCarthy, Türklerin bugün bir mucizeye ihtiyacı olup olmadığına Türklerin karar vereceğini, artık Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye ne yapması gerektiğini söyleyemeyeceğini ifade etti. Osmanlı'yı sevdiğini, ancak Cumhuriyeti tercih ettiğinin altını çizen Prof. Dr. McCarthy, Atatürk'ün gerçek bir lider ve rehber olduğunu, hiç kimseyi zorlamadığını kaydetti.