Medya tarihini lisans eğitiminde öğrendik. Son 35 yıldır içinde bulunduğumuz medyada olup bitenler de bir sanat tarihçisi olarak gerçekten ders niteliğinde… 8 yıl çalıştığımız Günaydın Gazetesi'nin patronu Haldun Simavi sadece gazeteciydi, başka iş olarak yaptığı iddia edilenler kendi hedonizminin bir parçasıydı sadece… Keza benim çalıştığım dönemde Dinç Bilgin'in de tek işi gazetecilikti. Meslekte o zamanlar 212 sayılı yasanın getirdiği emeklilik hakkını alıncaya kadar da patronların tek işi gazetecilikti… Ve bizim de tek derdimiz gazetecilik yapabilmekti…

Derdim 'ah o eski güzel günler' muhabbeti değil… Şimdi Amerika'da gazetecilerin yaşadıklarına bakıyorum da gazeteciliğin insanoğluna ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha görüyorum. Keza 'okumuş' çocuklarla Trump yönetimi arasında daha ilk günden beri görülen 'uzlaşmazlık' hali devam edecek gibi… Bugün sizinle paylaşacağım notları ABD'de yaşayan arkadaşım Leyla Topal'ın özel arkadaş grubunda paylaştıklarından aldım…

AKADEMİ'NİN GÖÇMEN TEPKİSİ… Oscar ödüllerini veren Akademi'nin kararları her zaman tartışmalı… Ama bu kez Akademi'nin tüm kararları Trump'ın göçmen politikası ile ilgili… Geçen seneki eleştirilerden sonra (Oscar ödüllerini tamamen beyazların kazanmış olmasından dolayı #OscarsSoWhite …) ve ayrıca bu yıl ülke yönetimindekilerin sürekli pompaladığı ırkçılık ve yabancı düşmanlığı olgularına dikkat çekip, tepkilerini ortaya koymak için Akademi, daha çok azınlık/ zenci/ yabancı/ göçmen adaylara ve onların filmlerine yer verdi. Dolayısıyla bazı eleştirmenlere göre, bir Müslüman oyuncunun ilk kez ödül alması, zencilerin homoseksüel öyküsü Moonlight'ın başarısı ve hatta İranlı bir yönetmenin ödül alması biraz da beklenen bir durumdu. Viola Davis'in en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü alması… İtalya doğumlu Alessandro Bertolazzi en iyi makyaj ödülünü alması ve ödülünü tüm göçmenlere atfetmesi aynı zamanda çok hoş bir jest ve güzel bir mesajdı.

Ödülünü almaya gelmeyen İranlı yönetmen Asqar Farhadi'nin mektubundaki bir satırda çok dikkat çekiciydi: 'Dünyayı biz ve düşmanlarımız diye ikiye bölmek korku yaratır ve bunun sonucu ortaya çıkacak olan saldırganlık ve savaş için kandırmaca zemini hazırlar. Sinemacılar kameralarını ortak insani değerlere çevirerek önyargıları yıkabilir. Empatiye her zamankinden fazla ihtiyacımız var'.

Kısacası, bu yıl film endüstrisi daha global bir gözlük takıp, farklılıkları kucakladı. En iyi animasyon ödülünü sunan Latin Amerikalı aktör Garcia Bernal de bir göçmen ve Latin Amerikalı olarak duvara karşı olduğunu söyledi. Törenin en duygu yüklü anlardan biri Katherine Johnson'un ( NASA uzay programlarına çok değerli katkısı olan Afro Amerikan bilim kadınlarından biri- Gizli Sayılar-Hidden Figures) tekerlekli sandalye ile sahneye getirilmesi idi. Ayakta alkışlandı.

TRUMP İĞNELEMELERİ HER GÜN… Oscar sunucusu Jimmy Kimmel normalde diğer meslektaşlarına nazaran daha yumuşak politik espriler yapan bir şovmen. Ama yine de açılış cümlesi 'Oscar ödül töreni şimdi bizden nefret eden 225 ülkede gösteriliyor' idi. Sonra 'Şimdiden Trump'ın sabah 05:00 deki bağırsak hareketleri sırasında tweetleyeceği konuşmaları yapacak olanları tebrik ederim' ile devam etti. Trump'ın aslında güttüğü politikalar ile insanları birleştirdiğine vurgu yaptı: 'Siyahlar NASA'yı, beyazlar da cazı kurtardı' .

MEDYANIN REKLAMLARI: Ve aradan epey uzun bir süre geçmesine rağmen konuşulan konulardan biri nerdeyse 10 yıl sonra New York Times'ın Oscar'da reklam vermesi. Malum birçok yayın kuruluşu ile Trump arasında ciddi çekişmeler var, kılıçlar çekiliyor. Tüm medya kuruluşlarına açık basın konferansı yerine Trump, sadece kendi istediği gazetecileri davet ediyor ve onlara bilgi veriyor.

NYT'ın kampanyası 'The Truth' başlığını taşıyor. 'Gerçek! Milletimiz her zamankinden çok daha bölünmüş/ kutuplaşmıştır' diye başlıyor. Trump'a göndermelerle devam ediyor.

'Gerçek! Medya sahtekardır. Gerçek! Sınırlarımızı korumalıyız. Gerçek! Kadınlar kadın gibi giyinmelidir. Gerçek! Ünlüler çenelerini kapamalıdır!'

Son olarak 'Gerçeği bulmak... Öğrenmek zordur... Ama şu an gerçek her dönemdekinden daha önemli!' Ve New York Times logosu ile son buluyor.

Leyla Topal diyor ki: Bu kampanya gazetelerde, Los Angeles, New York, San Francisco ve Washington'daki billboardlarda devam ediyor. Times'ın aldığı eleştiriler ise, hem videonun ve mesajın çok hızlı, karışık ve sıkıcı olması, hem de kırsaldaki cahil Amerikalıya ulaşmayacağı yönünde. Yani kısaca bu reklam gazete okuyucusu olmayanlara neden okumaları gerektiği mesajını vermekten çok uzak. Daha çok savunma bazlı. Yani burada da Trump gündemi belirliyor.

Washington Post'un reklamı ise vermek istediği mesajı daha başarılı veren bir slogan 'Demokrasi karanlıkta ölür'. Gazeteciliğin hayati önemini herkesin anlayıp, destek verebileceği bir şekilde kısa ve öz olarak ifade etmiş.

TRUMP'IN RUSYA İLİŞKİLERİ: ABD'de son günlerde Trump yönetiminde olan ya da yakın çevresindeki kişilerin seçim kampanyası sürecinde Rusya ile yaptıkları gizli görüşmeler çorap söküğü gibi bir bir ortaya çıkıyor. Trump'ın seçim kampanyası direktörü de Ruslar'dan büyük miktarda nakit para alıp, bazı tavizler verdiği gerekçesi ile suçlanmıştı, FBI soruşturma başlatınca görevinden istifa etti.

New York Times'ta M. Schmidt, M. Rosenberg ve M .Apuzza birlikte bir yazı kaleme aldılar. Trump göreve geldiğinden beri her gün yeni bir boyut kazanan Rusya skandalları ile ilgili bir durum değerlendirmesi yaptılar: Trump tarafından Ulusal Güvenlik Danışmanlığına atanan Michael Flynn 25 gün sonra görevinden istifa etmek zorunda kaldı. Çünkü Ocak ayındaki basın toplantısında Beyaz Saray Rusya Büyükelçisi ile Flynn'in Aralık ayında sadece mesajlaşıp, telefonla görüştüklerini açıklanmıştı fakat farklı medya kaynakları bunun doğru olmadığını ortaya koydu. Bunun üzerine Perşembe günü Beyaz Saray sözcüsü Flynn ve Trump'ın damadı ve aynı zamanda baş danışmanı olan Jared Kushner'in Rusya Büyükelçisi ile Aralık ayında 20 dakikalık bir görüşme yaptıklarını ve bu görüşmenin Trump Towers'da gerçekleştiğini doğruladı. Tabii ki Flynn'in hikayeside değişmeye başladı. Rus Elçisi ile Flynn sayısız toplantı ve telefon görüşmesi yapmışlar. Özellikle Rusların seçime müdahale etmeleri nedeniyle Obama'nın 29 Aralık'da Rus Büyükelçisini çağırıp Rusya 'ya karşı yaptırımları olacağı ve 35 Rus'un gizli ajanlık şüphesi nedeniyle sınır dışı edileceklerini bildirmesi üzerine telefon trafiği artmış. Flynn'in 'siz herhangi bir karşı tepkide bulunmayın, Trump görev başına gelince her şey değişecek' sözleri FBI tarafından kaydedilmiş. Bunlar ortaya dökülünce Flynn 25 gün sonra görevinden istifa etmek zorunda kaldı.

Yeni skandal Adalet Bakanı Jeff Sessions ile ilgili. O da başlangıçta Ruslarla temasını inkar etti ama bir kaç gün önce seçim kampanyası sırasında Ruslarla birkaç kez görüştüğünü kabul etti.

Leyla'nın yorumu, 'Zaten bu arada malum Dış İşleri Bakanı Rex Tillerson'da Exxon Mobil, Rusya'da iş yapıyor ve Putin ile kanka' şeklinde.

PARAGÖZ PARAYA DOYMAZ: Sevgili arkadaşımın yorumladığı en son haber, Trump'ın Palm Beach'de 2005'de 41 milyon dolara aldığı sonrasında da kimseye satamadığı villası üzerine. 2008 yılında mucizevi bir şekilde Rus Gübre Kralı tarafından 95 milyon dolara satın alınıyor ve adam eve bir kez bile gelip bakmıyor. Ve bu şahıs herhangi biri değil, hem Putin'in kankası hem de şu anda Amerika'da Trump tarafından Ticaret Bakanlığı görevine atanan Wilbur Ross'la birlikte şaibeli banka 'Bank of Cyprus'ın ortağı. FBI'ın Amerikan seçimlerine Rusya'nın müdahalesini soruşturduğu bir dönemde Trump'ın, yöneticilerinin ve seçim kampanyasındaki kişilerin Rusya ile ilişkileri, bağlantıları ayrı bir önem kazanıyor.

***

Amerika'da gazeteciler var... Bakalım önümüzdeki günler nelere gebe.