Biliyorum hepimizin kafasında 17 Nisan var.
Nasıl bir ülkeye uyanacağız?
Bahşedileni kendi elimizle ve altın tepsiler içerisinde hak etmeyenlere mi sunacağız yoksa bizim olana daha çok mu sarılacağız?
Bu yazıyı yazdığım tarih itibariyle yarın 15 Nisan...
Belki bazı yerlerde Nisan yağmurları yağacak.
Belki meraklı bir güneş dikilecek tepemize.
Varmak için hedefimize iyi bir gün olacak.
İyi bir gün..
O gün, yani 16'sından önceki son gün.
O gün kadir gecesi huşusi ile kendinizi kendinize bırakın.
Çocuklarınızı torunlarınızı çağırın mesela. Güzel bir kahvaltı iyidir birlik beraberlik için.
Mesele değil kahvaltı masasında olanların listesi. Bir kuru incirde olur, bir Karun masası da
Lezzetlerin lezzetlerini yaşayacaksınız mutlaka.
Çünkü yaşamı lezzetli kılan, yemeye çeşnisini veren, özgürlüktür.
Özgürlüğünüz yoksa çuvallanmış buğdaylara boynu bükük bakan serçeler gibi ürkek ve çaresiz olursunuz.
O gün, yani 15 Nisan günü.
Unutmadan dünü
Yarını düşüneceğin tek gün olacak geride kalan.
Tek gün.
Kendi ellerimizle kazmayı vuracak mıyız bu yalnız ülkenin temeline.
Yoksa nisan yağmurlarından dolayı çatısından damlayan damlacıkların şıp şıp diye tekrarlanan sesini kesmek için deliklerimi kapatacağız.
Gümbür gümbür vatan kurduklarını söyleyenlerin vatanı ne ola.
Bu ülke için can vermişlerin yatanların hali ne ola
Vatanlarla birlikte şehitlerde gömülür toprağa.
Yok olmak üzere.
Tarihten silinmek üzere.
Oysa şehitler ölmezdi vatan bölünmezdi.
Belki de yarından sonra dualarda değişecek.
Çünkü devlet değiştikçe şehitlerde değişecek.
Siz hiç Alpaslan'ın, askerlerine dua eden dindar gördünüz mü. Yada Arap Çöllerinde, Yemende; Balkanlarda can veren yiğitlerin ruhlarına dua eden var mı sahi. Oysa Anadolu kapılarını açanların sayesinde bir yurdumuz var.
Şehitler bölündü, şehitler. 15 Temmuz Şehitlerinin yakınları daha fazla alıyor diğer şehitlerin yakınlarından.
Akınlarından düşmanı bunaltmış bitirmiş şehitler unutuldu bu memlekette.
Gün 15 Nisan.
Yarın güneş ya doğacak ya da doğmayacak.
Bizim elimizde doğup doğmaması
Bizim elimizde adalet, bizim elimizde özgürlük
Çünkü biz halkız.
Halk olmakta bizim elimizde.
Ya halk olacağız ya da kul
Haydi sokul, haydi sokul özgürlüğe.
Çünkü yaşam orada
Yaşam özgürlüktür.
Demokratik bir ülkeyi kimse ama kimse yenemez, parçalayamaz.
Çünkü demokrasi öyle bir kalkandır ki her mermiyi parçalar.
İşte bunun için kadim düşmanlar leş kargaları gibi yoklar bedenimizi.
Bahane arar.
Her tekli yönetim şiddete meyleder.
Ve şiddet parçalar bedenlerimizi
Gün 15 Nisan
Havada sevda kokusu var.
Havada özgürlük kokusu.
Havada ellerin..
Karar senin ey halk…..