Çok gerilere gitmeye gerek yok. İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar İngiltere'nin denetimindeki Yunanistan, savaş sonrasında ABD'nin denetimine girdi. Bu durum birçok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de oldu.
Anglosaksonlar 1945'ten sonra Türkiye ile Yunanistan'ı akla zarar gerekçelerle birbirlerine düşman ederek iki devleti dengede tuttular. Bunun için bir miktar askeri yardım da yaptılar. Batı ittifakı adına yapılan yardımların neye yaradığı sorulacak olursa, bilinen bir tek açıklaması vardı, o da iki ülkeyi sürekli savaşın eşiğinde tutmasıydı.
Kıbrıs sorunu da İngiltere ve ABD ortak yapımıydı. 100 yılı aşkın bir süreden beri İngiltere'nin başlatıp ABD'nin sürdürdüğü 'komşularla geçimsizlik dengesi' Yunanistan'ın AB üyesi olmasına kadar devam etti.
Ne değiştiyse AB'nin genişlemesiyle değişti. ABD yardımlarıyla ayakta duran Yunanistan, AB tarafından akla ve ekonomiye zarar yöntemlerle hızla borçlandırıldı.
Malûmu aliniz, bizim gibi ülkelerde alınan borçlar, külfetsiz kazanç ve kar telakki edildiğinden, yolsuzluk çarkında hızla kaybolup gider. Komşuda da sistem aynen böyle işledi.
AB'nin ekonomik yükünü neredeyse tek başına üstlenen Almanlar, kendileri için günde bir eşek kadar çalışıyorlarsa, AB ülkeler için ise en az dört eşek kadar çalışarak, üye ülkelerin yolsuzluk çarlarına EURO taşımaya devam ettiler.
Afyon etkisi yapan AB fonları, Yunanlıları adeta mest etti. Kendilerinden geçirdiği, hatta akıllarını başlarından aldığı bile söylenebilir. Politikacılar ve yüksek bürokratlar arasında başlayan AB kaynaklarını yağmalama ekonomisi, kısa sürede her seviyeden Yunanlının yaşam tarzı haline geldi.
Yunanlıların ölülere 'emekli' ve görenlere 'kör' maaşı ödemesi, vakayı adiyedendi. Evlere şenlik tarım kredileri ise tarihe geçecek cinstendi.
Daha niceleri AB denetimindeki Yunanistan'da güpegündüz oluyordu. Ama nedense ve bir türlü AB yetkilileri bunu göremiyordu! Borç vermesine veriyorlardı ama bu paraların nereye gittiğini ise bilmiyorlardı!!!
Gerçekten bilmiyorlar mıydı?!!!
Bu mümkün müydü?!!!
İstanbul'un yarısı kadar ekonomik gücü olmayan Yunanistan'ın bütün gelirleri 'tarihi yapıların restorasyonu'na bile yetmezken, nasıl oluyordu da Yunanlıların yurt dışı bankalarda 500 milyar dolara yaklaşan mevduatlarını kimse merak etmiyordu?!!!
AB uyuyordu veya AB'yi körler idare ediyordu diyelim, bir kuruşluk para hareketini bile izleyen dünya ve AB bankacılık sistemi, nedense 500 milyar dolara yaklaşan mevduatta bir anormallik göremiyordu!
Yunanlıların engelli maaşı almak için kör numarası yaptıkları kesindi, bunu anlamak zor değil!
Dünya sisteminin ölü numarası yapmasındaki kazancı neydi acaba?
Yoksa körleşen dünya sistemi miydi?
Uzattığımın farkındayım:
Özetlersek;
AB, özellikle Almanya, Yunanlıların yolsuzluğuna bilerek göz yumuyordu, borcu ödenemez ve asla geri dönülemez bir noktaya getirdikten sonra da Yunanistan'a el koymak istiyordu!
Operasyon öncesinde ABD'nin rızasının alındığı konusuna girmeye gerek sanırım!
ABD, yaklaşık 50 yıl hibelediği Yunanistan'ı Almanya'ya devretmişti.
Ne yazık ki, bundan Yunanlıların haberi yoktu! Yaşananlara bakılırsa, kimse haberdar olmak da istemiyordu!
Yunanlılar kendilerini uyanık; Almanları ise salak sanıyorlardı!
Gelelim neticeye;
Yunanlıların önünde iki seçenek kaldı: Biri yeni duruma ve Almanya'ya alışmak! Bu o kadar kesin ki, bütün dünya dikkatini bir noktaya toplamış Yunanlıların Almanya'ya boyun eğişini canlı yayında izlemek istiyor.
İkincisi seçenek ise Yunanistan'ın dünya sistemindeki pozisyonu değişiyorsa, kesin olan bir şey daha var ki, o da Türkiye'nin yakın gelecekte karşılaşacağı emri vakilerdi!
Gelecek yazımda da Türkiye'nin olası yeni durumuna değinmek istiyorum…