AKP Hükümeti’’nin şu son bir ayda yaptığı yönetim yanlışlarını, çağdaş demokrasiye sahip bir ülkenin iktidarı yapsa idi, onu bir gün bile iktidarda tutmazlardı.’¶
Bugün AKP İktidarı’’nın uygulamalarına sessiz kalmakla, en azından pasif destek veren TÜSİAD üyeleri, kendi şirketlerindeki profesyonel yöneticilerin böyle hatalar yapmaları halinde, o yöneticileri anında kapının önüne koymazlar da ne yaparlardı?
Bizim halkımızda, ’“demokratik denetim hakkını kullanma’” ve ’“demokratik tepki koyma’” geleneği henüz gelişmediğinden, olan gene halkımıza oluyor.
Atalarımız boşuna dememişler; ’“Tıraşını acemi berbere yaptıran, cebinden pamuğunu eksik etmesin’” diye.
Yapılan yanlışlıkları sıralayalım:
*Açılım: Daha adını bile koyamadılar. Önce Kürt Açılımı, sonra Demokratik Açılım, en sonunda Milli Birlik Açılımı dediler. Habur’’dan gelen PKK militanlarını, Devletin Müsteşarına karşılattılar. Yapılan gösterilere göz yumarak, Türk Milletini üzdüler. Terörle mücadelede Devletin direncini kırdılar. İşi gücü Türk Devletini ve Türk Silahlı Kuvvetleri’’ni karalamak olan, tescilli Devlet düşmanı yazarların dümen suyuna girdiler.
Açılımın ne olduğunu AKP’’li milletvekilleri dahi bilmiyorlar. Bir Devletin en önemli olayını, böylesine acemice ve beceriksizce yöneten iktidara kim güven duyabilir?
*Genelkurmay Başkanı’’nı görevden alma girişimi: Ülkesinin gerçeklerini bilen, yönetim yeteneğine sahip hiçbir siyasetçi, Genelkurmay Başkanı ile ilgili konuları kamuoyu önünde tartışmaz, onu küçük düşürmeye çalışmaz. Halkın bilincinde, Tayyip Radyo Televizyonu adını alan ve kadın eli sıkmayan ’“uzman tarikatçı’” genel müdürü olan TRT’’de yalaka ve çanak soru uzmanı kişileri alıp, ülkesinin Ordusunun Komutanı yıpratmaya çalışan birinin yönetimine kim güven duyabilir?
*Domuz Gribi Aşısı: Önce Milleti korkuttular, normal ölümleri domuz gribine bağladılar. 500 Milyon Dolar para ödediler. Okulları tatil ettiler. Herkes aşı olacak dediler. Bakan kameraların önünde aşı oldu. Sonra Başbakan ’“ Ben aşı olmam’” dedi ve aşıların ABD’’deki aşılar gibi güvenli olmadığını söyledi. İnanın tüm bunlar bir komedi filminde olmadı. Kendi insanının ’“SAĞLIK’” sorunu konusunda bu kadar beceriksiz ve acemi olan bir yönetime, kim güven duyabilir?
*GDO’’lu Gıda Yönetmeliği: Henüz yasa çıkarmadan, yönetmelik çıkardılar. Yani olmayan yasanın yönetmeliği oldu. Tıpkı babası belli olmayan çocuk gibi. Tehlike yok dediler. Tarım ve Sağlık Bakanları ’“Biz GDO’’lu ürün yemeyiz’” dediler ve millete dikkatli olmalarını önerdiler. ’“SAĞLIK’” konusunda milleti ile alay eden bir yönetime kim güven duyabilir?
*El Beşir Olayı: Kendi halkına ’“Soykırım’” uyguladı diye, Dünyada aranan ve yargılanması istenen, Sudan Devlet Başkanını, bile bile davet ettiler. Tepkilere önce ’“Kim karışırmış’” biz çağırdık diye rest çektiler, sonra tepkilerin ağırlaşması üzerine, daveti iptal ettiler. Hem hür dünyaya, hem de Sudan’’a rezil oldular. Basit bir davet konusunu bile yüzüne, gözüne bulaştıran bir yönetime kim güvenebilir ki?
*Remzi Gür Olayı; Bir CHP’’li Milletvekiline ’“RÜŞVET’” teklif ettiği için mahkûm olan Remzi Gür ile Başbakanın telefon konuşmaları basında yayınlandı ve bugüne kadar tekzip edilmedi. Konuşmada, Başbakan Remzi Gür’’den ABD’’deki kızına 25 Bin Dolar göndermesini istiyordu. Böyle önemli bir konuda milletine açıklama yapmayan, tersine konuyu kapatmaya çalışan bir siyasetçiye kim güvenebilir ki?
Sizlere, kısa bir zaman içinde yapılan ve hepsi de ülke için çok önemli sonuçlar doğuracak olan 6 yönetim hatasından bahsettim. Bu anlattıklarıma ’“doğru değil’”, ’“yanlış’” diyebilecek bir kişi var mı acaba?
Bir de bu yönetimin, Anayasa Mahkemesi tarafından, ’“Laiklik karşıtı eylemlerin odağı’” olduğu yönündeki kararını ekleyin, üstüne de AKP’’nin kurucularının, Cumhuriyet dönemine ’“Zulüm dönemi’” demelerini katın ve felaketin büyüklüğünü anlayın.
Acemilik, beceriksizlik ve üstüne üstlük, Cumhuriyetin temel değerlerine açıkça karşı olmak ve yıkmaya çalışmak. İşte karşımızda hayat tarzımızı değiştirmeye çalışan siyasi hareket budur.
Herkesin bu tehlikeyi çok iyi anlaması ve ulaşabildiği herkese anlatması gerekmektedir.
Bu sıkıntıdan çıkmanın tek yolu, milletin katılımı ve siyaset yolu ile aşılacaktır. Bu da adım adım olacaktır.
Birinci adım, AKP’’ye asla oy verilmemesi gerektiğinin iyice anlaşılması ve anlatılmasıdır. ’“İyi de kime oy vereceğiz’” deme lüksümüz yoktur. O sonraki iştir. Zamanı gelince o konu tartışılacaktır.
Unutulmaması gereken, karşımızda bulunan (Siyasi Parti kimliğine bürünmüş, cemaatler birliği) olduğudur.
Hem Demokrasimize, hem Cumhuriyetimize, hem de Ordumuza ve Milletimize sahip çıkacağız.