Son yıllarda Füze Kalkanı olarak da ifade edilen, Uluslararası Füze Savunma Sistemi, esas itibariyle 1980’’li yıllarda başlayan ve Yıldız Savaşları adı ile bilinen bir ABD projesidir.

Tehdidin karşılanmasındaki ana strateji, Soğuk Savaş döneminde de olduğu gibi, tehlikeyi Amerika kıtasından uzakta önlemektir. Strateji 3 safhalı bir sistemi öngörmektedir.
Birinci safha; Sistemin, tehdidin geleceği(İRAN) ülkeye en yakın dost ülkeye(TÜRKİYE) kurulmasıdır.
İkinci safha; Sistemin ikinci ayağının Avrupa’’da kurulmasıdır.
Üçüncü safha; Sistemin Alaska ve Kolorado’’da konuşlandırılmasıdır.
Bu sistemin ilk ayağının Türkiye’’de kurulmak istenmesinin öncelikli ve önemli sebebi İsrail’’in olası bir İran füze saldırısına karşı korunmasıdır. İran’’ın elindeki ’“Şahap 3’” füzelerinin menzili 2000-2500 km’’dir. Bu füzelerin Türkiye ve İsrail dışında herhangi bir NATO ülkesine ulaşması mümkün değildir.

Bölgemizdeki çatışma olasılıkları içinde en yüksek ihtimalli olanı, İran İle İsrail arasındaki bir çatışmadır. İsrail’’in evvelce Suriye ve Irak’’ta yaptığı gibi, İran’’da nükleer silah üretebileceğinden kuşkulandığı tesisleri imha etmesi ihtimali yüksektir. İran böyle bir durumda Şahap-3 füzelerini kullanarak İsrail’’i vuracaktır. İsrail’’in füze kalkanı, kendi başına böyle bir saldırıyı karşılayacak kapasiteye sahip değildir.
Hafızalarımızı yoklarsak; ABD’’nin Irak’’ı işgali sırasında, Türkiye’’ye Irak’’tan yapılabilecek füze saldırısını engellemek için Patriot füzelerini, bir Nato Ülkesinin vetosu sebebiyle alamamıştık. Bugün benzeri bir durum meydana gelse, biz kendimizi savunmak için Nato’’dan Patriot füzelerini geçici olarak dahi alamayacağız, ama başka ülkeleri savunmak için icabında kendi ülkemizin hedef haline geleceği projeyi onaylayacağız. Bizden istenen de budur. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’’ın ifadelerinden anladığımız kadarıyla, Hükümet bu ön izni çoktan vermiş bile’…

İnsanın sinirlerini hoplatan, asabını bozan konular şudur;
*Türkiye için, insanlarımız ve geleceğimiz için bu kadar önemli bir konuda AKP Hükümeti niçin Türk Milletini bilgilendirmez?Haydi işin gizliliği var diyelim, TBMM’’deki muhalefet parti liderlerine niçin bilgi vermez?
*Türkiye, kendi topraklarında kurulacak bu sistemin kullanılmasını istemezse, bunu engelleme olanağı bulacak mı?
*Bu sistemin kullanılmasına karar vermek, işin doğası gereği sadece ’“bir anlık’” meseledir. Bu sistem Türkiye’’nin bilgisi dışında kullanıldığı zaman, gerek İran ile, gerekse diğer Müslüman ülkelerle ilişkilerimiz ne olacak ve o zaman yanımızda hangi ülkeler olacak?
Başbakan Erdoğan’’ın çok önemli dış politika konularında, düşünmeden söz vermesini, sonra vazgeçmesini defalarca yaşadık. Bu acemice davranışlar Türkiye’’ye büyük maliyetler olarak geri dönüyor. Başbakan’’ın umurunda değil. O, mahalle kabadayısı ağzıyla en ciddi dış politika konularını bile iç politika malzemesi yapmaya, kendi tabanına mesaj vermeye devam ediyor. Başbakan’’ın şahsında yıpranan ve güven kaybeden Türkiye olmuş, kimin umurunda?
Başbakan’’ın Dış Politikada yaptığı şu zikzaklar onun, uluslararası platformlarda güvenilirliğini nasıl zedelediğini, Cumhurbaşkanı Gül’’ü ne kadar zor durumda bıraktığını çok açık anlatıyor;
*Meşhur 1.Mart tezkeresini TBMM’’den kolaylıkla geçireceğini, bunun için yeterli çoğunluğa sahip olduğunu ve bu konuya ’“bitti’” gözüyle bakmasını ABD Başkanına söyleyen kişi AKP Genel Başkanı Erdoğan idi. O tarihte Başbakan Abdullah Gül idi. Verilen söz tutulamadı. O günden bu yana
Kürtçü-Bölücü hareket ABD’’nin denetiminde organize şekilde adım adım ilerliyor. Nereye varacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz’…
*İsveç Parlamentosu Ermeni Soykırım iddialarını onayladı. Başbakan Erdoğan, tepki olarak Büyükelçiyi geri çekti. İsveç geri adım atmadı. Büyükelçi paşa paşa 19 gün sonra İsveç’’e geri döndü’…
*İsrail’’e defalarca ’“Terörist Devlet’” yakıştırması yapıldı. Karşılık olarak Büyükelçimizi alçak koltuğa oturtup hakaret ettiler, Mavi Marmara konusunda 9 vatandaşımız öldürüldü. Bizzat Başbakan ’“İsrail özür dileyecek-tazminat ödeyecek’” dedi. İsrail, Mavi Marmara gemisi baskınına katılan komandolarına madalya verdi, özür de dilemedi. Türkiye Dışişleri Bakanı, İsrailli Bakanla otel odasında buluştu’…
*ABD’’de kabul edilen Ermeni tasarısına kızdı, ’“daha da Amerika’’ya gitmem’” dedi, gel dediler 6 gün sonra gitti’…
*NATO Genel Sekreterliğine aday olan Rasmussen’’e, karikatür krizi sebebiyle kızdı ve 3 Nisan’’da,
’“Bu kişiye oy vermeyeceğiz’” dedi, ertesi gün ’“Obama kefil oldu’” dedi ve oy verdi’…
*Son olarak, ’“kumanda bizde olmazsa, füze kalkanına onay vermem’” dedi, olanı sizler görüyorsunuz. Füzelerin kumandası Nato’’da yani Amerika’’da, televizyon kumandası bizim elimizde!...

Türkiye’’nin NATO üyesi olması, NATO’’nun her dediğini yapması demek değildir. Türkiye, hem imza koyduğu uluslararası belgelerin gereğini yerine getirecek, hem de kendi menfaatlerini mutlaka koruyacaktır.
Bunun için asırlar boyu, Türk Milleti olarak yaşadığımız olaylar sonucunda sahip olduğumuz devlet tecrübesinin hafızası olan ’“Dışişleri Bürokrasi’’sine’” güvenmemiz ve danışmamız gerekmektedir. En önemlisi, dik durmasını bilecek ve verdiği sözleri tutacak bir ’“Milli Hükümete’” ihtiyacımız vardır. Hatırlayacaksınız, başımıza bazı NATO Ülkeleri tarafından bela edilen PKK Terörüne karşı, NATO desteği istediğimizde, destek yerine hava almıştık’…

Sonuç olarak; Türkiye’’den istenenler şunlardır;
*Türkiye’’nin cennet yaylalarına, ’“Manyetik Savunma Silahı’” olan bu sistem kurulacak, insanlarımız tabiat örtümüz, hayvanlarımız ve geleceğimiz hem manyetik serpinti, hem de bu silahların kullanılması sırasında nükleer serpinti altında kalacak, ama biz bu sistemin kullanılması sırasında, o sistemi kullanan ilk el olmayacağız.
O füzeler ne zaman, nerede, hangi şartlarda patlar bilemem ama, eğer Başbakan Erdoğan bu şarlatanlığa izin verirse Haziran 2011’’de yapılacak genel seçimde, AKP öyle bir patlar ki, en ufak parçasını Yüce Divanda toplarsınız’…
Şimdi anladınız mı, ’“sıcak para’” baskısı ve plansız borçlanma bir ülkenin yöneticilerine neler yaptırabiliyormuş!...
Not: Ulemadan Üfürükçü Hoca’’dan mesaj var; ’“Ey AKP’’ye her seçimde destek olan cümle cemaat, tarikat, tekke, zaviye, cübbeli- cübbesiz, göbeğine kadar sakallı-sakalsız ulemalar ve Okyanus ötesinin neferleri hepinize müjdeler olsun. Bundan böyle kimse İsrail’’e füze ile saldıramayacak. AKP Hükümetinin verdiği onayla yapılacak füze kalkanının yanına ’“AKP Kalkanı’” yapılacak ve hepiniz İsrail’’i koruyacaksınız. Haydi gazanız mübarek olsun!...’”