Gönül Soyoğul
Hayatla, en keskin hesaplaşmadır bahar temizliği’…
5 Nisan 2010 Pazartesi

Nasıl bir huzursuzluk, nasıl bir gerilim hali. İç daralması’…
’“Temizle bendeki kasveti’” diye yakarıyor sanki dolaplar, çekmeceler.’¶
Her elini attığında çekmeye/gardıroba; o karmaşa adeta avaz avaz konuşuyor.
’“Aklının, kalbinin iki yakasını bir araya getir. Yeter saçıldığın. Bir su yatağı bul, nereye akacağını bilsin hayat.
Bir iyilik yap dolaplara, çekmecelere. Ama en çok da kendine’” diyor.
***
Hayatın akışına, hayat daha rahat aksın diye uydum. Evin/odaların sesine kulak verdim hafta sonunda.
Urla’’daki mangal partisine sırt dönüp, evle konuştum. Bıraktım ona kendimi, söz dinledim.
Ve her çekmeceyi açışta, hep aynı cümleyi sarf ettim:
Ne çok şey biriktirmişim!
 
Hiç giyilmemiş, üzerinden etiketi bile sökülmeden asıldığı yerde bekleyen mahzun gömlekle tanıştım. Daha giyilmeden üzerine bulaşan sandık lekesine iç geçirip helalleştim.
Bazılarını daha görür görmez fırlatıp attım; ’“bu ne arıyor burada bunca senedir’” diye ayıpladım kendimi.
Bazılarını evirdim, çevirdim; ’“acaba bir kere denesem mi’” diye sordum; kimini, ’“son bir şans ver’” deyip aydınlığa çıkardım; kimini ’“hiç şansın yok’” deyip paketledim.
Bazıları uzun süredir hiç ellenmemişti. Ama görünce sevindim, aynı yerlerinde bıraktım.
Hiç kullanılmadığı gibi, hiç kullanılma şansı olmayan eşyalarla karşılaştım.
’“Güle güle’” dedim onlara, ’“boşuna yer işgal etmişsiniz, artık etmeyin. Rahat bırakın beni. Huzur verin’…’”
Çok sevdiklerimi/hep sevdiklerimi, sevdiklerimle paylaşmak üzere ayırdım. Okşayarak, gülümseyerek ayırırken onları; aslında bunun bir ’“veda’” olmadığını anlattım.
En fazla uğraşı, lime lime olanlara, sararıp solanlara, artık bana hayrı olmayacaklara verdim. Neden bunca zaman onları sakladığımı, her baharda neden fırsat tanıdığımı, bana yakışmayacaklarına/yakışmadıklarına, artık hiç tarzım olmamalarına rağmen, neden onlardan ayrılamadığımı sordum. Bir daha, bir daha sordum’… Kimi cevapları hiç sevmedim.
***
Açarken bohçaları, hurçları; saklanmışların yerinden oynamasıyla dağıldı naftalin kokuları. Geçmişin kokusu, sandık kokusu, gizin kokusu. Aralardan sızan hikayelerin kokusu...
Kristal kristal serpilmişliklerin, damla damla erimenin, anımsamanın, aralamanın, elde tutup yüze değdirmenin kokusu yayıldı eve...
Bir de Sunay Akın’’ın dizeleri:
’“Naftalinledim bende kalan yün kazağını
söylemiş miydim size,
naftalin
ki güvelere karşı kullandığı
kimyasal silahıdır
anıların.’”
 
***
Çatır çatır sökmeli bazen insan kendini, biriktirdiklerinden. Yeni kitaplara, yeni nefeslere, yeni hayat imkanlarına yer açmak için sökmeli’…
Biriktirdiklerini sürüklerken insan, ’“hareket edemeyecek kadar’” ağırlaşıyor çünkü.
Atmak; hayatla, kendinle en keskin hesaplaşma aslında: Biriktirdiklerini attıktan sonra, tutunduğun, kendine tutturduğun onca şeyi çekip çıkardıktan sonra, yaşayabilir misin?
Bu biraz hayatı sıfırlamak,
Yeniden sıfırdan başlamaya cesaret etmeye benziyor aslında.
Karar alıncaya kadar kasvet, alıp da yaptıktan sonra da huzur veriyor insana.
Ilık, ballı süt içmiş gibi oluyor iç.
O kadar sakinleştirici, bir o kadar şifalı yani.
Çekmecelerden, sandıklardan daha rahat akıyor artık hayat. Akmalı’…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Kartla ödemede 'derin' sorular!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Yolun sonu
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Hangisi?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Buraya kadar!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Pişmanlıklar
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Gürgen Kral
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (6) “Hamam mı? yoksa Spa mı?”
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Rüşvet ile jest arasında!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva