Tayfun MARO
Doğu'nun Rönesansı
14 Temmuz 2024 Pazar

Bu yazıyı beş yıl kadar önce yazmıştım. Meselenin bugünlerde tartışıldığı gibi kutsal kitap nasıl indi, ne diyor gibi konulara odaklanmaktan ziyade, dinlerin misyonunu tamamlamasıyla ilgili olduğunu, düşünüyorum.

Geçen yüzyılın sonunda ilan edilen ‘dinler çağı’ doğu toplumlarında hükmünü sürüyor. Ama bu defa iklim, İslamiyet açısından, birinci bin yılın koşullarını barındırmıyor.

Hıristiyanlığın gelişiminden farklı olarak, İslamiyetin doğup büyüdüğü topraklarda toplum dinamikleri, sistemin din dışı yapılarla olan zıtlıklarını değişime yol açacak boyutta çatışmaya dönüştürmeden çalıştı. Din ve bilim cami avlusunda buluştu. Külliye, muhtemel din ve bilim çatışmasının önünü aldı. Seküler alan dogmatizme teslim oldu. Dini referanslara dayalı dünyevi açıklamalar her türlü tartışmadan azade kabul gördü.

Ancak bu çatışmasız ortamdan gelişme çıkmadı. Aksine, değişime kapalı statik yapılar çıktı ortaya. Ve bu yapı, geçen yüzyılda, kapitalist sistemi rahatsız etmeye başladı.

Bu gelişmeler üzerine, geçen yüzyılın sonunda, yeni dünya düzeninin ideologlarının Aydınlanma düşüncesine ve Moderniteye açtığı cephede kendilerine yer bulan dindarlar, modernite ötesine inşa etmek istedikleri din toplumlarının fikri yapısını yeniden oluşturmak üzere hareketlendiler.

Kitap getiren üç büyük dinin ortaya çıktığı Ortadoğu ve Doğu Akdeniz havzası, gerçekte, batı kültürünün başladığı yerdir. Batı Aydınlanmasını başlatan düşünce, bu topraklardan Batı’ya aktarılmıştır.

Gelin görün ki batılı düşünürlere bu kaynakları aktaran islam düşünürleri, kendi toplumlarına bu bilgileri aktaramamışlardır. Örneğin, İbn-i Haldun, İbn-i Sina gibi önemli islam düşünürleri, dinin baskıcı karakteri yüzünden islam toplumlarınca pek anlaşılmamış, eserleri hak ettikleri ilgiyi görmemiştir. İslam toplumlarında, toplumsal gelişmenin önünü açacak değişime açık fikirler ilgi görmemektedir. Bu ilgisizliği, iktidar gruplarının çıkarlarının, İmam-ı Gazali’nin soru sormanın ve felsefi düşüncenin önünü kesen yaklaşımıyla mükemmel uyumuna bağlamak mümkündür.

Aslında bu satırlara sığmayacak bir konuya kısaca değinmekten muradım, İslamcı düşüncenin 500 yıl önce ıskaladığı Rönesans’ı anımsatmaktır.

Bundan 500 yıl önce, İslam toplumları sadece Rönesans’ı, Aydınlanma’yı ıskalamadı fakat aynı zamanda, Kapitalizmi de teğet geçti. Kapitalizmin öncülleri islam dünyasında ortaya çıkmadı. Antik düşünce, Kartezyen bilim, modern iktisat, İslamcı düşüncenin hüküm sürdüğü Ortadoğu’da pek kabul görmedi.

Bugün, dışında kaldıkları kapitalist sistemde kendilerine yer açmaya çalışan islamcıların  paradoksu; Aydınlanma düşüncesine ve moderniteye savaş açarak, modern ötesinde yer tutmaya çalışıyorlar. Postmodern düşünceye yakın duruyorlar. Nihayetinde, kapitalizmin yeni dünya düzeninin fikri yapısı postmodern düşünceyle hemhaldir. AKP’nin beyin takımı içinde yer alan Postmodernist entelektüellerin Derrida’dan, Adorno’dan girip Foucault’dan, Lacan’dan çıkmaları bu yüzdendir. Yapısalcılık, Yapısökümcülük, Kuantum fiziği, Belirsizin bilimi gibi yeni dünya düzeninin düşünce tarzını oluşturan felsefe ve bilim alanlarında kalem oynatmaları bu yüzdendir.

İslam toplumları yeni dünya düzenine uyum sağlamanın yolunu arıyor. Müslümanlar, kapitalist sisteme eklemlenmek istiyorlar, ‘modern ötesi’nde kendilerine yer açmak için mücadele ediyorlar. Şeriati’nin “abdestli kapitalistler” dediği insanlardır bunlar.

Hadi, Doğu, ıskaladığı Rönesans’ının peşinde, sistemin değerleriyle buluşarak yeni bir toplum sentezine varmak istiyor…

Ya Cumhuriyet Devrimini yapmış Türkiye neyin peşinde?

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Küllerden yeniden doğmak mümkün mü?
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Başkan ormanda
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Gazze’ye mektuplar (1)
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Nazım Hikmet'i sever miydi?
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Söke söke 1 puan!
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Şeytan Üçgeni
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Mücbir sebep...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Vasatlığın dibi
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Renkli örümceğin ağında
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kılıçdaroğlu’nun derdi, CHP’nin hali!
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva