Türkiye için büyük önem taşıyan tarihi seçim bitti..
Vekiller ve Cumhurbaşkanı seçildi..
Gözler kabinede..
Kimine göre 'beklenen' oldu…

'Tayyip bey geçen iki seçimde olduğu gibi aynı oyla seçildi… (hep yüzde 52 gibi..)'

Kimine göre ise 'sürpriz'..
'Millet ittifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu seçilecekti, olmadı…'

Suriyeliler etkili oldu, yurtdışı oylar sonucu etkiledi..
Sandıklara sahip çıkılmadı..
Oylar da kaçaklar, sahtecilikler oldu!
Ah şu çok başlılık!
HDP'nin (yani Yeşil Sol) olumsuz etkisi..
Yükselen milliyetçilik!
Seçim gitti ya!
Say saydığın kadar..
Çok seçim yaşamış biri olarak net söylüyorum; seçimde herkes kazanır!
Seçimin kaybedeni olmaz!
İşin mantığı şudur; herkes kendini rahatlatacak bir çıkış yolu bulur..
Seçim kaybedilse de..
Takdir halkın!
Ben hep 'Sezar'ın hakkının Sezar'a verilmesinden' yanayım..
Bu seçimin kaybedeni Kemal Bey.. (Kılıçdaroğlu)..
Ama nasıl bir kayıp?
Elinden geleni yaptı mı?
Türkiye'yi karış karış gezdi mi?
Her kesime kucak açtı mı?
Uzlaştırıcı bir seçim dili kullandı mı?
Halka somut öneriler sundu mu?
Bu gibi soruların yanıtı ; hep 'evet'..
O zaman neden hep bir suçlu arama arayışı..
Neden 'ortak hataları' görmeme hatası..
Neden sandığa gitmeyip de ahkam kesme alışkanlığı..
Birbirimizi 'kılıçtan geçirerek' nereye varacağız?
İğneyi kendimize de batırsak mı?
Neden sandığa gitmedik?
Neden 'ötekileştirici' dile biz de tutulduk?
Neden yeterince çalışmadık?
Neden ikna mekanizmasını bizim dışımızdaki insanlara taşımadık?
Öyle çok şey var ki..
Kemal Bey'i suçlama yaklaşımı anlamsız!
Benim hakkım 'helaldir'..
Hala çözüm ve öneri yerine 'infaz' kolaycılığı içinde olanlara Nasrettin Hocanın fıkrasını hatırlatmak zorundayım:


'Hırsızın hiç mi suçu yok!'