Bütün kurumlarda ve tabii ki siyasette kendini çok hissettiren, kalite erozyonu, yeni değil aslında… Aziz Nesin'e çok yıllar öce 'Zübük' romanını yazdıran bu gerçek, bugün daha ağır bir şekilde kendini hissettiriyor. Zübük'ü arar hale geldik.

Şu sıra eş dost sohbetlerine daha çok konu olmaya başladı ve siyaseti yakından izleyenler çok sık dile getirmeye başladı bu konuyu:

'Neden bu kadar kalite düştü?'

***

Siyasette kalite, sadece diploma ile ölçülebilecek bir şey değil şüphesiz. Kişilik, ahlak ve tabii ki, bilgi de bu konuda değerlendirmeye alınmalıdır.

Siyasi partilerin temsil ettiği ya da ettiğini düşündüğümüz değerler vardır. Ya da ürettikleri söylemler ile biz partileri tanırız ve / veya tercih ederiz. Ama öteyandan partilerde bu söylem dışında bir de siyasi pratik vardır. Bu alan, çoğu seçmenin bilmediği bir alandır. Hani 'iki şeyi halkın önünde yapmayacaksın, biri sosis diğeri siyaset…' sözü, bu alanın hiç bir zaman öyle 'imrenilecek' durumda olmadığını anlatır.

***

Bu alan çıkarların adeta çeteleştiği, rant ve mevki dağıtımı uğruna her türlü prensip ve ahlaki ilkenin yük olarak görüldüğü bir alandır. Hamaset boldur ama siyasi söylem açısından içi boştur.

Özellikle 90'lı yıllardan itibaren ideoloji ve karakter kaybı hızla ivme kazanmaya başladı. O zaman siyasette maharet; bilgi, görgü, ahlak olmaktan epeyce uzaklaştı. Zaten tam olarak öyle değildi, ama yine de modernizmin bazı çıpaları vardı. Oysa postmodern dönem öyle mi, kalitesizlik prim bile yapıyor. Ayrıca himayecilik, hamaset, cemaatçilik, çetecilik daha işe yarar hale geldi siyasi pratik açısından çok elverişli ortam oluştu.

Buna kutuplaşmayı da ekleyince, her türlü kalitesizlik su kaldırmaya başladı. Bizim kutuptakiler otomatik olarak iyi, diğer kutuptakiler otomatik olarak kötü nasılsa…

***

Felsefeci İonna Kuçuradi hoca, bu nedenle sıkça, postmodernizmin her alanda kalitesizliği meşrulaştırdığını hatırlatıyor.

Bir süredir müthiş bir paradoks yaşıyoruz. Bu kirlenme ve erozyonu gören ve daha önce partilerde daha ağırlıklı olan bazı kesimler, 'Bu koşullarda siyaset yapılmaz!' diyerek bu pratikten uzak durmayı tercih ediyorlar.

Ama siyasi vasıf açısından daha nitelikli kesimler siyasi pratikten uzaklaştıkça, bu alanı işgal edenler siyasette kalitenin daha da düşmesini sağlıyor.

Tavuk yumurtadan çıkıyor ama yumurta da tavuktan...

Kalitesiz siyasi pratik karşısında daha nitelikli siyaset yapabilecek kişiler uzaklaşıyor. Nitelikli siyaset yapabilecek kişiler uzaklaştıkça da siyasette kalite düşüşü artıyor. İşimiz giderek zorlaşıyor. Parti olarak, partili olarak, şehirli olarak ve yurttaş olarak...

ABD'de Trump'ı Başkan yapan siyasi ortam, bizi de boş geçmiyor elbet.