Seçim sürecinde en çok dikkat çeken lider Selahattin Demirtaş oldu. Demirtaş meydanlarda da hayli etkiliydi… Kuşkusuz bunun birçok nedeni var. 'En fazla öne çıkan özelliği hangisi' sorusuna verilecek yanıt sanırım 'mizahi yanı' olabilir…
Her ne kadar 'Ön yargıları kırmak için mizah yapıyorum' dese de esprili ve zeki kişiliği her fırsatta kendini gösteriyor. Tebessüm etmeyi yaşamının bir parçası haline getirmiş, 'asık suratlı siyasetçi' portresi dışında bir kişilik…
Bunu en iyi mizahçılarla buluşmasında gördük… Buluşmanın, sekiz soru sekiz yanıt bölümünde mizahçıları hem güldürdü hem de bolca malzeme verdi.
Diğer önemli özelliği ise gerginlik dilinden uzak durması ve şartlar ne olursa olsun barış dili kullanmaktan vazgeçmemesi denebilir…
'Siyasi rekabet seçmenler arasında cereyan eden şeyler değil. Genel başkan, eş genel başkanlar olarak rekabeti sürdürüyoruz, gerilim sokağa yansısın, seçmenler arasında sorun olsun istemiyoruz' Demirtaş barış dilini partisine yapılan saldırılarda da kullandı.
'Ananı da al git' ile başlayıp para ve faiz politikasına müdahaleye kadar uzanan 'gerginlik siyaseti' düşünüldüğünde bu yaklaşımın umut vermediği söylenebilir mi?
Türkiye seçmeninin önemli çoğunluğunun, parti programı veya seçim bildirgesi incelemek yerine parti liderinin söylediklerine ve duruşuna itibar ettiği bir gerçek.
Buradan hareketle HDP'nin alacağı oylarda 'Selahattin Demirtaş' adının ciddi etkisi olacağını söylemek mümkün. Bu konuda Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınan yüzde 9,8 oy pekala referans olarak gösterilebilir.
Demirtaş; seçmenin ilgisini çekmesini ise kendine has üslubuyla ifade ediyor. 'Her zaman mağdurun ve mazlumun yanındayım. Ben ezilmişlerin sesiyim, içlerinden çıkmış birinin muktedire kafa tutması ve bunu başarması insanların hoşuna gidiyor bence.'
Toplumun 'farklı renklerinin' temsilini, emeğin emekçinin yanında olmayı, doğaya saygıyı, kadını siyasi yaşama katmayı ilke edinen HDP'nin barajı geçerek Türkiye siyasi hayatına yeni bir soluk getireceğini düşünüyorum…